Azerbaycan uçağının radarı yok muydu? EUROCONTROL’un dağıtımı adil değil. DHMİ, ne kadar ‘Hava parası’ alıyor? 

Azerbaycan uçağının radarı yok muydu? EUROCONTROL’un dağıtımı adil değil. DHMİ, ne kadar ‘Hava parası’ alıyor? 

Geride kalan 2024 yılının son haftası dört ayrı uçak kazasıyla tarihe geçti. Elbette düşen veya düşürülen dört uçak için dört farklı neden vardı. Fakat bu kazalarda biri, uçağın silahlı saldırıya uğramasıyla gerçekleşmişti.  Komşu ve kardeş ülke Azerbaycan’ın bayrak taşıyıcı şirketi Azerbaycan Havayolları uçağının dıştan (harici) gelen askeri amaçlı bu saldırıyı neden göremediği sorusu bana çok soruldu.

Brezilyalı, Empresa Brasileira de Aeronáutica’ adlı şirketin ürettiği Embraer 195 tipi uçağın Bakü’den kalkıp Çeçenya’nın Başkenti Grozni’ye gitmek için yola çıktığını biliyoruz. Uçağın kaptanı Rostov Hava Kontrol Kulesi’nden gelen “Grozni’de sis var’ talimatı üzerine önce Dağıstan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Mahaçkale Havalimanı’na oradan da olumlu yanıt alamayınca, Hazar Gölü’nün Doğu yakasındaki Kazakistan’ın Aktau Havalimanı’na inmeye niyetlenmişti.

Embraer 195, Rusya Hava Sahası’nda Ukrayna kaynaklı drone saldırılarını püskürtmek isteyen Rus füze savar sisteminin vurduğu drone parçalarının hedefi olmaktan kurtulamadı. Yaralı (!) uçak bu haliyle inerken ne yazık ki başarılı olamadı ve kırıma uğradı. Bu kazayla ilgili olarak çokça sorulan “Uçağın radarı yok muydu? Tehlike yaratan dronları göremedi mi?” şeklindeki soruyu dört kaptan pilota sorarak merakları gidermek istedim.

Kaptan Pilot E. S. (Halen faal görevde)

“Yolcu uçaklarındaki radar, weather (hava durumu) radardır ve sadece yağmur ve şimşek bulutlarını gösterir. TCAS* cihazı çarpışmamak için diğer uçakları ve transponder cihazı da hem kendi konum ve irtifa bilgisini dışarı yayınlarken, hem de bu yayını yapan çevresindeki yakın uçakların bu bilgilerini görür. Transponder cihazı olmayıp dışarıya kendi bilgilerini yayınlamayan cisimleri (dron dahil) yolcu uçaklarının göreceği bir cihaz yok. Bunu ancak askeri nitelikli radar ve tespit cihazları tanımlayabilir.”

Kaptan Pilot Sabri Duman (Emekli)

“Transponder cihazı açıksa, uçağın radarında görünen cisimlerin (uçağın) sefer numarasını görebilirsiniz, fakat Transponder kapalıysa herhangi bir cisim de göremezsiniz. Dronlar ve insansız hava araçları da radarda gözükür fakat tanımlanamaz. Ne olduğunu anlayamayız.”

 Kaptan Pilot Ali Karaçoban (Emekli)

“Radar sistemi sinyal gönderip, karşıdaki uçağa veya cisme çarpıp geri dönen sinyalin yorumlanmasıyla olur. Pilot karşıdaki cismin; konumu, irtifası, süratini yorumlayabilir. Sürekli update yaptığından uçak mı dron mu olduğuna karar verebilir. 5’nci, 6’ncı nesil uçaklarda görünmezlik özellikleri kazandırıyorlar. Hedef uçak, ya sinyalleri dağıtıyor, yutuyor veya bazı teknolojik sistemlerle geri sinyal göndermiyorlar. Sivil uçaklarda da aynı. Çok daha tekemmül etmiş sistemler var. Pilot uçarken etrafında ne kadar uçan cisim varsa hepsini irtifa, sürat ve istikamet olarak gösterir. Tehdit teşkil ediyorsa hem renk olarak hem de sözlü uyarır.”

Kaptan Pilot İ.B (Halen faal görevde)

“Drone’lar küçük olduğu için bunların transponder cihazları yok. (Transponder cihazı belli bir ağırlığa sahip). İnsansız hava araçlarının (İHA) yine küçük olanlarında da bu cihaz yok, belli boyutun üzerinde olanlarında transponder mevcut. Radar, bu araçların transponder vasıtasıyla irtifa konum ve süratini görebiliyor. Ancak tüm İHA’ların uluslararası kodlandırılması yapılmadığından radar ekranında sadece İHA oldukları belli, ayrıntılı tipleri belli değil. Hava trafik kontrolörleri süratine göre tiplerini tahmin edebilirler. Uçakların tipleri zaten uçuş planından belli. Uçaklar kendi ekranlarında transponder olan diğer hava araçlarını görebilirler.” Demek bu kazada, ne uçağın teknik sorunu, ne de pilotların bir hatası yoktu. Onlar ellerinden geleni yaptı ve kahramanca sonsuza uğurlandılar.  Bu kaza, Ukrayna tarafından drone saldırısına uğradığını söyleyen ve buna savunma sistemiyle karşılık veren Rusya Genelkurmay Başkanlığı ve hava sahası yönetiminden sorumlu Rusya Federasyonu Sivil Havacılık İdaresi (RFCAA), yani Rusya Federal Hava Taşımacılığı Ajansı (Rosaviatsiya) adlı kuruluşun da uyarı (notam) bildirisi yayınlaması gerekirdi. Kaza bundan kaynaklandı demek de doğru değil. Çünkü, saldırı ani gelişen bir olaydı. Hava sahasını tümden sivil uçuşlara kapatmak belki de daha doğru bir hareket olacaktı. Sivil uçakların askeri hedef olmasını önleyen Şikago Konvansiyonu’na imza atan Rusya Federasyonu savaş suçu işlemiş oldu. Bu nedenledir ki, kazada hayatını kaybedenlerin yakınlarına tazminat ödemekle yükümlüdür.  Dileriz böyle kazalar bir daha olmasın. Emniyetli uçuşlar Türkiye’m.

*ACAS ya da TCAS, hava taşıtlarında transponder adı verilen bir çeşit radarı kullanarak pilotlara, diğer uçaklarla çarpışmayı önlemek amacıyla ‘yüksel’ veya “alçal” gibi komut veren sistem.

————————————————————

EUROCONTROL’un dağıtımı adil değil   DHMİ, ne kadar ‘Hava parası’ alıyor?

Kısaca EUROCONTROL diye tanınan Avrupa Hava Seyrüsefer Emniyeti Teşkilatı, 41 ülkenin üye olduğu uluslararası bir kuruluş olarak, hem Avrupa çapında gelişmelere öncülük eder, hem de üye devletleri destekler. Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çekya, Danimarka, Ermenistan, Estonya, Gürcistan, Finlandiya, Fransa, GKRY, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, Karadağ, Kuzey Makedonya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Moldova, Monako, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Ukrayna ve Yunanistan bu teşkilatın üyesidir. Amacı, Avrupa’da tek bir hava sahası oluşturmak olan ve 1960’da kurulan bu teşkilata Türkiye 1989’da katıldı. Amaçları arasında ‘Tek Avrupa Hava Sahası’nı sağlamak da olan kuruluş faaliyetlerini yürütebilmek için hava sahasından geçişlerde ücret almak için Yol Ücretleri Merkez Ofisi (The Central Route Charges Office-CRCO) adlı bir birim oluşturmuştur.

CRCO adlı bu birimin görevi, etkin bir maliyet geri dönüşüm sistemiyle hava seyrüsefer kolaylıkları ve hizmetlerine kaynak sağlamak ve desteklemektir. Yol Ücretleri Sistemi, EUROCONTROL üye devletlerin hava seyrüsefer hizmet sağlayıcıları (Türkiye’de DHMİ – Devlet Hava Meydanları İşletmesi) ile hava ulaştırma endüstrisinin gereksinimlerini karşılama amacı doğrultusunda, yol ücretlerine ilişkin ortak ilkeler çerçevesinde, şeffaf ve görüş alış verişine dayalı bir yöntemle çalışmaktadır. Sistem, maliyetlerin geri dönüşümü esasına göre işlemekte olup, belirli bir hava sahasında ülkelerin sağlamakta olduğu hava seyrüsefer hizmetlerinin teminine yönelik olarak katlanılan tüm maliyetlerin EUROCONTROL aracılığıyla hava sahasını kullanan havayolu şirketlerinden tahsil edilmesi esasına dayanır.  Söz konusu maliyetler, birim fiyatlarla yıl içerisinde ilgili ülke hava sahasını kullanan tüm kullanıcılara yönelik olarak EUROCONTROL tarafından yapılan tahakkuk ve faturalandırma sonucunda tahsil edilmektedir.

Tahsil edilen geçiş ücretleri her ülkeye geçiş saatlerine göre dağıtılmaktadır.  İşte bu üst geçiş ücretleridir ki, DHMİ çalışanlarını birbirine düşürmüştür.  EUROCONTROL yol ücretlendirmeleri hava aracı ağırlık katsayısı, mesafe katsayısı ve birim fiyat çarpımıyla belirlenmektedir. Birim fiyat, ilgili ülke için uygulanan fiyattır ve bu fiyatlar, her ülke için ve her yıl farklılık gösterir. Örneğin, 2023 yılında Moldova’nın üst geçiş birim fiyatı 226.12 Euro, İsviçre’nin 118.83 Euro ve Belçika’nın da 113.20 Euro iken, Türkiye hava sahasının üst geçiş birim ücreti neden 30,95 Euro’dur. Bunun kriteri nedir?

Şimdi bu bilgiler ışığında, 1 milyon metrekarelik bir hava sahasına sahip Türkiye Cumhuriyeti’nin seyrüsefer faaliyetleriyle yetkili kurumu DHMİ, EUROCONTROL’den ne kadar üst geçiş ücreti tahsil etmekte, ne kadar üst geçiş ücreti ödemekte ve aradaki fark yıllara göre ne kadardır. Bu konuda DHMİ web sitesinde kamuya açık bir bilgiye rastlayamadığımıza göre, bu konu TBMM veya Sayıştay denetimine de kapalı mıdır acaba?

Bu arada, komşumuz İran devletinin Türkiye hava sahasını kullandığı halde EUROCONTROL Teşkilatı’na, haliyle Türkiye’nin hakkı olan ödemeleri yapmadığını, buna rağmen teknik nedenlerle durdurulan bazı havayolu şirketlerinin (İran Air Tour) Avrupa uçuşlarına izin verdiğini, bu konuda DHMİ’nin sessiz kaldığını görüyoruz. Aynı şeyi Türkiye yapsaydı, bence İranlılar hemen bizi şikayet ederdi.  Sayın bürokratlar, hakkımızı aramada takındığınız çekingen tavrın sebebi ve gerekçesi nedir lütfen açıklar mısınız?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir