Borajet’in eski sahibi Yalçın Ayaslı, hakkında karalama kampanyası yapılarak şirketini bilabedel satmak durumunda bırakıldığını belirterek, “Baskıyla mallarımı haczettiler” dedi
Borajet’in eski sahibi Yalçın Ayaslı, şirketinin satışı ve geçmişteki ortaklarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Sabah yazarı Dilek Güngör’ün sorularını yanıtlayan Ayaslı’nın açıklamaları şöyle:
Siz NASA’ya teknoloji üreten bir bilimadamısınız. Neden havacılığa girdiniz? FETÖ firarileri Faruk Bayındır ve İbrahim Halil Koca ile ortaklığınız nasıl oldu? Neden bu isimleri tercih ettiniz?
Amerika’da 1985’te kurduğum ve 20 sene yönettiğim Hittite Microwave adlı şirket 2005’te Nasdaq’ta halka açıldıktan sonra, kendimi emekli ettim. Şirket hisselerinden elime geçen paranın büyük bir bölümünü (400 milyon dolar) Türkiye’ye yatırım için harcadım. Bu süreç içinde Türkiye’de gerekli emlak alımı, tapu, vakıf şubesi açma gibi hukuki işlemler için Taksim’de vakıf ofisimizin yan komşusu olan Koca Hukuk bürosunu kullandık. Benim Halil Koca ile tanışmam bu şekilde oldu. Kendisi o zaman ve sonrasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün avukatıydı ve polis kimliği vardı. Türkiye’de ülkeye yararlı olacak yatırım imkânlarını aradığımı öğrendiği için beni Faruk Bayındır ile tanıştırdı. Mali zorluklar içinde olduğu söylenen hem hava taksi lisansı hem de pilot yetiştiren bir uçuş okulu bulunan Adana merkezli OvaAir adlı şirketi alarak İstanbul’da daha büyük boyutlarda bu işleri yapabilmek için beni ikna ettiler. Bu ilişkiyi kurdukları için, başlangıçta onlara da ufak bir hisse verdim. (Yani 2 bin hisse içinde 1’er hisse) Bu duyulduktan sonra, işi daha da büyütüp bölgesel havayolu olmak ve daha kapsamlı yatırımlara gitmek icin çok ısrarlar aldım. Sonucunda uçuş okulunu Faruk Bayındır’a devredip her ikisini de hissedarlıktan çıkartıp Borajet olarak 8 yıl önce bölgesel havacılık işine girdim.
KARALAMA KAMPANYASI YAPTILAR
Daha sonra adınız sıkça FETÖ ile anıldı. Neden hiç açıklama yapmadınız?
Böyle bir soruya muhatap olmak bile beni son derece üzüyor. Ben ne Pensilvanya’ya gittim, ne başka yerde gördüm veya tanıştım, ne konuştum ne de yazdım. Bank Asya ile ilgim olmadı. Benim kim olduğumu, nerede durduğumu ve Türkiye için neler yapmaya çalıştığımı Türk devletinin en üst makamlarına kadar herkes biliyor. Medyada beni ve Borajet’i FETÖ ile ilişkilendirmek, maksatlı olarak ve büyük bir gayretle yapılan adımı ve şirketimi karalama projesinin bir parçasıdır. Projenin 2016’da yapılan ilk ayağında Borajet’in piyasa değeri düşürülmüş, şirket bila bedel ele geçirilmiş, bu yetmediği gibi 2017’de karalama projesinin ikinci ayağında da Türkiye’deki bütün mal varlıklarımın listesi çıkartılmış ve bunları vermem için bir baskı unsuru olarak kullanılmıştır. Bu yalanlar ile devletin savcı ve hakimleri hala meşgul edilmektedir. Ben hayatımda gazetecilere beyanat vermedim. Yaptığım yatırımlar, kurduğum vakıf ve hayır işleri ile orada burada kendimi hayırsever işadamı diye satmaya çalışmadım. Şimdi mahkemelerde bana yapılanlar sorgulanacak, adalet yerini bulacak.
Bildiğim kadarıyla Borajet ile yabancı firmalar da görüşüyordu. Ama siz SBK ile ortaklık yaptınız. Neden?
Ben ve şirketimle ilgili medyada karalama kampanyası başlamadan önce Borajet’e ilgi gösteren birkaç yabancı alıcı ile görüşülüyordu. Karalama kampanyasıyla Borajet, THY, bankalar ve piyasa açısından çalışamaz hale getirildiğinde şirketin zor günler geçirdiği artık ortalıkta konuşulan bir konu haline gelmişti. Bu süreçte geçen sene kasım sonu aralık başında Sezgin Baran Korkmaz, Borajet Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Fatih Akol’a ulaşmış ve şirketi devir almak arzusunu bildirmiş. Ben bu kişi ile hiç tanışmadım ve konuşmadım. Bütün ilişki ve devir süreci iki üç hafta içinde Fatih Akol tarafından gerçekleştirildi. Bana kendisi Borajet’in o günkü şartlarda artık yürütülemeyeceğini, Sezgin Baran Korkmaz adlı yatırımcının geniş ilişkileri ile Borajet’i alıp, büyütüp 3. Havaalanı açılışına kadar götürebileceğini belirtti. Bu nedenle, banka borçlarını da üzerime alarak ve 220 milyon dolardan fazla yatırım yaptığım şirketimi bila bedel olmak üzere şirketin devamlı ve ileride olacak bir satışdan yüzde 25 kâr hissesi almak şartıyla devrettim.
HARAÇ KESMEK İSTEDİLER
Şirket bilabedel devredildi diyorsunuz ama SBK 253 milyon TL’lik bir alacaktan bahsediyor? Bu nasıl oluyor?
Çalışanlardan aldıkları ifadelerle SBK, ‘253 milyon TL alacağımız var’ diye bir rakam ortaya atıyor. Borajet her sene bağımsız mali denetimlerden geçiyordu, gizli saklı hiçbir şey yoktu. Nasıl oluyor da bila bedel devir alanlar, şirketi devraldıktan sonra aniden 253 milyon TL’lik yolsuzluk keşfediyorlar, kendi çalışanlarına itiraf ettiriyorlar ve Yalçın Ayaslı’dan bu rakamı ödemesini talep ediyorlar? Bütün mal varlıklarımın listesini çıkarıp avukatıma gösterdiler. Bunların hepsini bu çıkardıkları borca karşılık devretmemi istediler. Bana kesilen haraç buradan kaynaklanıyor.
İRAN’A UÇUŞ AMBARGOSU YOKTU
Borajet’in İran şubesiyle ambargoyu deldiği iddiaları da ortaya atıldı. Borajet’in İran’daki şehirler arasında yurtiçi uçuş yapabilmesi ilginç değil mi?
Van havaalanının İran, Ermenistan ve Kuzey Irak bölgesinden uçuşlar ile bir merkez haline getirilmesi için o zamanki valinin çalışmalarına Borajet olarak katkı vermek istedik ve uçuşlar başladı. Türk havayolu şirketlerinin İran’a uçmasına engel olacak bir Amerikan ambargosu da yoktu ve başka havayolları da zaten İran’a uçuyordu. Konuyu Amerika’daki avukatlarıma da sordum. Onlar ‘risk almayalım, uçmasanız daha iyi olur’ cevabı verince bir hafta içinde uçuşları durdurdum. Mesele bundan ibarettir. Bu, beni hem Türkiye hem de Amerika’da karalamak icin nelere tenezzül edildiğinin bir örneğidir.
ODEABANK’A TAZMİNAT DAVASI AÇTIM
Odeabank’tan aldığınız kredinin erken çağrılma mevzusu var. O nedir? Mega Varlık işe nasıl müdahil oldu?
Odeabank kredisi için ben bankaya tazminat davası açtım. Bu banka daha vadesi gelmemiş bir Borajet kredisini Jacob Kingston’un sahibi olduğu Mega Varlık şirketine satıyor. Mega Varlık bu krediyi hemen geri çağırıyor ve benim Amerika’da haberim bile olmadan Türkiye’deki bütün mal varlıklarıma ve banka hesaplarıma haciz koydurtuyor. Bu krediyi cezası ile ödeyerek hacizi kaldırttım. Diğer bankalar üzerinden de aynı oyunu oynamak istediler. Eğer bunda başarılı olsalardı, bugün bütün mal varlıklarım bu kişilere geçmiş olacaktı.
Hakkınızda çıkarılan yakalama ve tedbir kararı kaldırıldı mı?
Savcılığa verilen şikayet dosyalarından biri için Türkiye’deki bir adrese tebligat yapılıp, bir hafta icinde ifade vermeye gelmedim diye savcılıktan böyle bir yakalama kararı alınıp hemen medyaya servis yapılmış. Halbuki benim Amerika’da yaşadığım ve adresim devlet kayıtlarında var. Amerika ve Türkiye arasındaki ikili anlasmalar ile de ifadenin nasıl alınabileceği belirlenmiş. Ben daha sonra ifademi Türk Konsolusluğu vasıtası ile yolladım ve yakalama kararı kaldırıldı.
ÇALIŞANLARA FİZİKSEL SALDIRIDA BULUNDULAR
Savcılığa SBK aleyhine yaptığınız suç duyurusu dilekçesinde çalışanlarınızın zorla yalan beyanda bulunduğunu öne sürmüşsünüz. Bunu kim yaptırıyor?
Borajet çalışanlarına baskı ve hatta fiziksel saldırı yapıldığını savcılık dosyamızda belirttik. Ayrıca bazı çalışanların evlerine haciz konularak ellerinden beni suçlayan ifadeler alındığını ve bunlarla devletin savcılarının meşgul edildiğini biliyoruz. Bunun delillerini verdik. Ayrıca ben ve ailem de SBK’nin hakaret ve tehditlerine maruz kaldık. Bana kestikleri bu haracı ödemem icin baskı oluşturmak için bana bir ticaret, üç ceza davası açıldı. Dört defa bütün mal varlıklarıma haciz talepleri oldu.
THY’YE SATMA PLANI YAPTILAR
Bilançoların makyajlandığı söyleniyor…
Bila bedel yapılan devir anlaşmasının ertesi günü Hürriyet gazetesinde SBK’nın Borajet’i 260 milyon dolara satın aldığı haberi çıktı. Burada makyajlamanın kimin tarafından yapıldığını açıkça görüyorsunuz. Benim edindiğim bilgiler, Fatih Akol ve SBK’nin bu hayali rakamlar ile THY’na gidip, sahip olduklarını iddia ettikleri ilişkiler ile şirketi 360 milyon dolara THY’ye satma planları olduğu şeklinde. Yani aslında şirketi yürütme niyetiyle almamışlar, yürütecek bir kapasiteleri de yok. Şirketin faaliyetine devam etmesi ve çalışanların maaşlarının verilmesi için ben her ay 5 ila 7 milyon arası doları kendi cebimden yollamak durumunda kalıyordum. Bu gizli bir bilgi değil, şirketin defterlerinde, banka hesaplarında gözüküyor. Şirketin yeni sahiplerinin de 3. Havaalanı’nın açılmasına kadar bu seviyede bir yatırım katkısında bulunulması gerektiğini bilmemelerine imkan yok. Başka türlü bu kadar yaratılmış varlığı ve marka değeri olan bir şirketi bila bedel almaları nasıl mümkün olabilirdi? Ancak THY’ye hemen devir ile çabucak kâr edip işten çıkma planları yürümeyince, panik halinde şirket çalışanları, tazminatları bile ödenmeden işten çıkartılıyor, uçakların uçması icin gereken normal harcamalar yapılmıyor ve aldıktan sadece 3.5 ay sonra Nisan 2017’de uçuşlar durduruluyor. Devir işlemi gerçekleştikten sonra, Fatih Akol ve Tolga Üzümcü’den (devir sürecinde SBK ile paylaşılan bütün bilgileri hazırlayan kişiler) “verdiğimiz bilgiler doğru değildir, makyajlanmıştır” diye ifadeler alınıyor.
BİLABEDEL DEVRETMEK ZORUNDA KALDIM
SBK şirketi devraldıklarında teknik iflasta olduğunu söylüyor. Siz 2016’da değerinin 377 milyon dolar olarak ölçüldüğünü savunuyorsunuz. Açıklamalar çelişkili…
Bahsettiğiniz 377 milyon dolar şirket değerlendirilmesi Haziran 2016’da Ata Invest tarafından yapılmıştı. Henüz daha benim ve Borajet üzerinde medya kampanyası başlatılmamıştı. Kâr etmeyen bir şirket olmasına rağmen, uçakları, hangarları, lisans ve uçuş slotlarıyla özellikle 3. Havaalanı’nın açıldığı zaman düşünüldüğünde ciddi bir istikbal vaad ediyordu. Bazı Borajet uçakları, Anadolujet altında uçuyordu. Bunu değerlendiren ve yeni uçakları ile Türk piyasasına girmek isteyen Bombardier ve Embraier şirketleri ile 1.6 milyar Dolar seviyesinde ucak alım ve kira ön anlaşmaları yapılmıştı. 2016’da yapılan asılsız karalama yazıları ile durum değişti. Borajet’i benim sahipliğimde devam ettirmek imkânsız hale geldi, ben de bila bedel devretmek durumunda kaldım.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir. (BorsaGündem)
Siz NASA’ya teknoloji üreten bir bilimadamısınız. Neden havacılığa girdiniz? FETÖ firarileri Faruk Bayındır ve İbrahim Halil Koca ile ortaklığınız nasıl oldu? Neden bu isimleri tercih ettiniz?
Amerika’da 1985’te kurduğum ve 20 sene yönettiğim Hittite Microwave adlı şirket 2005’te Nasdaq’ta halka açıldıktan sonra, kendimi emekli ettim. Şirket hisselerinden elime geçen paranın büyük bir bölümünü (400 milyon dolar) Türkiye’ye yatırım için harcadım. Bu süreç içinde Türkiye’de gerekli emlak alımı, tapu, vakıf şubesi açma gibi hukuki işlemler için Taksim’de vakıf ofisimizin yan komşusu olan Koca Hukuk bürosunu kullandık. Benim Halil Koca ile tanışmam bu şekilde oldu. Kendisi o zaman ve sonrasında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün avukatıydı ve polis kimliği vardı. Türkiye’de ülkeye yararlı olacak yatırım imkânlarını aradığımı öğrendiği için beni Faruk Bayındır ile tanıştırdı. Mali zorluklar içinde olduğu söylenen hem hava taksi lisansı hem de pilot yetiştiren bir uçuş okulu bulunan Adana merkezli OvaAir adlı şirketi alarak İstanbul’da daha büyük boyutlarda bu işleri yapabilmek için beni ikna ettiler. Bu ilişkiyi kurdukları için, başlangıçta onlara da ufak bir hisse verdim. (Yani 2 bin hisse içinde 1’er hisse) Bu duyulduktan sonra, işi daha da büyütüp bölgesel havayolu olmak ve daha kapsamlı yatırımlara gitmek icin çok ısrarlar aldım. Sonucunda uçuş okulunu Faruk Bayındır’a devredip her ikisini de hissedarlıktan çıkartıp Borajet olarak 8 yıl önce bölgesel havacılık işine girdim.
KARALAMA KAMPANYASI YAPTILAR
Daha sonra adınız sıkça FETÖ ile anıldı. Neden hiç açıklama yapmadınız?
Böyle bir soruya muhatap olmak bile beni son derece üzüyor. Ben ne Pensilvanya’ya gittim, ne başka yerde gördüm veya tanıştım, ne konuştum ne de yazdım. Bank Asya ile ilgim olmadı. Benim kim olduğumu, nerede durduğumu ve Türkiye için neler yapmaya çalıştığımı Türk devletinin en üst makamlarına kadar herkes biliyor. Medyada beni ve Borajet’i FETÖ ile ilişkilendirmek, maksatlı olarak ve büyük bir gayretle yapılan adımı ve şirketimi karalama projesinin bir parçasıdır. Projenin 2016’da yapılan ilk ayağında Borajet’in piyasa değeri düşürülmüş, şirket bila bedel ele geçirilmiş, bu yetmediği gibi 2017’de karalama projesinin ikinci ayağında da Türkiye’deki bütün mal varlıklarımın listesi çıkartılmış ve bunları vermem için bir baskı unsuru olarak kullanılmıştır. Bu yalanlar ile devletin savcı ve hakimleri hala meşgul edilmektedir. Ben hayatımda gazetecilere beyanat vermedim. Yaptığım yatırımlar, kurduğum vakıf ve hayır işleri ile orada burada kendimi hayırsever işadamı diye satmaya çalışmadım. Şimdi mahkemelerde bana yapılanlar sorgulanacak, adalet yerini bulacak.
Bildiğim kadarıyla Borajet ile yabancı firmalar da görüşüyordu. Ama siz SBK ile ortaklık yaptınız. Neden?
Ben ve şirketimle ilgili medyada karalama kampanyası başlamadan önce Borajet’e ilgi gösteren birkaç yabancı alıcı ile görüşülüyordu. Karalama kampanyasıyla Borajet, THY, bankalar ve piyasa açısından çalışamaz hale getirildiğinde şirketin zor günler geçirdiği artık ortalıkta konuşulan bir konu haline gelmişti. Bu süreçte geçen sene kasım sonu aralık başında Sezgin Baran Korkmaz, Borajet Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Fatih Akol’a ulaşmış ve şirketi devir almak arzusunu bildirmiş. Ben bu kişi ile hiç tanışmadım ve konuşmadım. Bütün ilişki ve devir süreci iki üç hafta içinde Fatih Akol tarafından gerçekleştirildi. Bana kendisi Borajet’in o günkü şartlarda artık yürütülemeyeceğini, Sezgin Baran Korkmaz adlı yatırımcının geniş ilişkileri ile Borajet’i alıp, büyütüp 3. Havaalanı açılışına kadar götürebileceğini belirtti. Bu nedenle, banka borçlarını da üzerime alarak ve 220 milyon dolardan fazla yatırım yaptığım şirketimi bila bedel olmak üzere şirketin devamlı ve ileride olacak bir satışdan yüzde 25 kâr hissesi almak şartıyla devrettim.
HARAÇ KESMEK İSTEDİLER
Şirket bilabedel devredildi diyorsunuz ama SBK 253 milyon TL’lik bir alacaktan bahsediyor? Bu nasıl oluyor?
Çalışanlardan aldıkları ifadelerle SBK, ‘253 milyon TL alacağımız var’ diye bir rakam ortaya atıyor. Borajet her sene bağımsız mali denetimlerden geçiyordu, gizli saklı hiçbir şey yoktu. Nasıl oluyor da bila bedel devir alanlar, şirketi devraldıktan sonra aniden 253 milyon TL’lik yolsuzluk keşfediyorlar, kendi çalışanlarına itiraf ettiriyorlar ve Yalçın Ayaslı’dan bu rakamı ödemesini talep ediyorlar? Bütün mal varlıklarımın listesini çıkarıp avukatıma gösterdiler. Bunların hepsini bu çıkardıkları borca karşılık devretmemi istediler. Bana kesilen haraç buradan kaynaklanıyor.
İRAN’A UÇUŞ AMBARGOSU YOKTU
Borajet’in İran şubesiyle ambargoyu deldiği iddiaları da ortaya atıldı. Borajet’in İran’daki şehirler arasında yurtiçi uçuş yapabilmesi ilginç değil mi?
Van havaalanının İran, Ermenistan ve Kuzey Irak bölgesinden uçuşlar ile bir merkez haline getirilmesi için o zamanki valinin çalışmalarına Borajet olarak katkı vermek istedik ve uçuşlar başladı. Türk havayolu şirketlerinin İran’a uçmasına engel olacak bir Amerikan ambargosu da yoktu ve başka havayolları da zaten İran’a uçuyordu. Konuyu Amerika’daki avukatlarıma da sordum. Onlar ‘risk almayalım, uçmasanız daha iyi olur’ cevabı verince bir hafta içinde uçuşları durdurdum. Mesele bundan ibarettir. Bu, beni hem Türkiye hem de Amerika’da karalamak icin nelere tenezzül edildiğinin bir örneğidir.
ODEABANK’A TAZMİNAT DAVASI AÇTIM
Odeabank’tan aldığınız kredinin erken çağrılma mevzusu var. O nedir? Mega Varlık işe nasıl müdahil oldu?
Odeabank kredisi için ben bankaya tazminat davası açtım. Bu banka daha vadesi gelmemiş bir Borajet kredisini Jacob Kingston’un sahibi olduğu Mega Varlık şirketine satıyor. Mega Varlık bu krediyi hemen geri çağırıyor ve benim Amerika’da haberim bile olmadan Türkiye’deki bütün mal varlıklarıma ve banka hesaplarıma haciz koydurtuyor. Bu krediyi cezası ile ödeyerek hacizi kaldırttım. Diğer bankalar üzerinden de aynı oyunu oynamak istediler. Eğer bunda başarılı olsalardı, bugün bütün mal varlıklarım bu kişilere geçmiş olacaktı.
Hakkınızda çıkarılan yakalama ve tedbir kararı kaldırıldı mı?
Savcılığa verilen şikayet dosyalarından biri için Türkiye’deki bir adrese tebligat yapılıp, bir hafta icinde ifade vermeye gelmedim diye savcılıktan böyle bir yakalama kararı alınıp hemen medyaya servis yapılmış. Halbuki benim Amerika’da yaşadığım ve adresim devlet kayıtlarında var. Amerika ve Türkiye arasındaki ikili anlasmalar ile de ifadenin nasıl alınabileceği belirlenmiş. Ben daha sonra ifademi Türk Konsolusluğu vasıtası ile yolladım ve yakalama kararı kaldırıldı.
ÇALIŞANLARA FİZİKSEL SALDIRIDA BULUNDULAR
Savcılığa SBK aleyhine yaptığınız suç duyurusu dilekçesinde çalışanlarınızın zorla yalan beyanda bulunduğunu öne sürmüşsünüz. Bunu kim yaptırıyor?
Borajet çalışanlarına baskı ve hatta fiziksel saldırı yapıldığını savcılık dosyamızda belirttik. Ayrıca bazı çalışanların evlerine haciz konularak ellerinden beni suçlayan ifadeler alındığını ve bunlarla devletin savcılarının meşgul edildiğini biliyoruz. Bunun delillerini verdik. Ayrıca ben ve ailem de SBK’nin hakaret ve tehditlerine maruz kaldık. Bana kestikleri bu haracı ödemem icin baskı oluşturmak için bana bir ticaret, üç ceza davası açıldı. Dört defa bütün mal varlıklarıma haciz talepleri oldu.
THY’YE SATMA PLANI YAPTILAR
Bilançoların makyajlandığı söyleniyor…
Bila bedel yapılan devir anlaşmasının ertesi günü Hürriyet gazetesinde SBK’nın Borajet’i 260 milyon dolara satın aldığı haberi çıktı. Burada makyajlamanın kimin tarafından yapıldığını açıkça görüyorsunuz. Benim edindiğim bilgiler, Fatih Akol ve SBK’nin bu hayali rakamlar ile THY’na gidip, sahip olduklarını iddia ettikleri ilişkiler ile şirketi 360 milyon dolara THY’ye satma planları olduğu şeklinde. Yani aslında şirketi yürütme niyetiyle almamışlar, yürütecek bir kapasiteleri de yok. Şirketin faaliyetine devam etmesi ve çalışanların maaşlarının verilmesi için ben her ay 5 ila 7 milyon arası doları kendi cebimden yollamak durumunda kalıyordum. Bu gizli bir bilgi değil, şirketin defterlerinde, banka hesaplarında gözüküyor. Şirketin yeni sahiplerinin de 3. Havaalanı’nın açılmasına kadar bu seviyede bir yatırım katkısında bulunulması gerektiğini bilmemelerine imkan yok. Başka türlü bu kadar yaratılmış varlığı ve marka değeri olan bir şirketi bila bedel almaları nasıl mümkün olabilirdi? Ancak THY’ye hemen devir ile çabucak kâr edip işten çıkma planları yürümeyince, panik halinde şirket çalışanları, tazminatları bile ödenmeden işten çıkartılıyor, uçakların uçması icin gereken normal harcamalar yapılmıyor ve aldıktan sadece 3.5 ay sonra Nisan 2017’de uçuşlar durduruluyor. Devir işlemi gerçekleştikten sonra, Fatih Akol ve Tolga Üzümcü’den (devir sürecinde SBK ile paylaşılan bütün bilgileri hazırlayan kişiler) “verdiğimiz bilgiler doğru değildir, makyajlanmıştır” diye ifadeler alınıyor.
BİLABEDEL DEVRETMEK ZORUNDA KALDIM
SBK şirketi devraldıklarında teknik iflasta olduğunu söylüyor. Siz 2016’da değerinin 377 milyon dolar olarak ölçüldüğünü savunuyorsunuz. Açıklamalar çelişkili…
Bahsettiğiniz 377 milyon dolar şirket değerlendirilmesi Haziran 2016’da Ata Invest tarafından yapılmıştı. Henüz daha benim ve Borajet üzerinde medya kampanyası başlatılmamıştı. Kâr etmeyen bir şirket olmasına rağmen, uçakları, hangarları, lisans ve uçuş slotlarıyla özellikle 3. Havaalanı’nın açıldığı zaman düşünüldüğünde ciddi bir istikbal vaad ediyordu. Bazı Borajet uçakları, Anadolujet altında uçuyordu. Bunu değerlendiren ve yeni uçakları ile Türk piyasasına girmek isteyen Bombardier ve Embraier şirketleri ile 1.6 milyar Dolar seviyesinde ucak alım ve kira ön anlaşmaları yapılmıştı. 2016’da yapılan asılsız karalama yazıları ile durum değişti. Borajet’i benim sahipliğimde devam ettirmek imkânsız hale geldi, ben de bila bedel devretmek durumunda kaldım.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırımcı profilinize uymayabilir. (BorsaGündem)