AVRUPA HAVACILIĞINDA “BREXIT” BİLMECESİ

İngiltere’nin veya daha doğru bir ifade ile Büyük Britanya’nın Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararı (Brexit) almasının üzerinden neredeyse iki yıl geçti.
Onca konu başlığı arasında pek ön plana çıkmasa da, Brexit’in en sarsıcı biçimde hissedileceği noktaların başında havayolu sektörü geliyor.
İngiltere şu an AB havayolu pazarı içerisinde olduğundan, birlik üyesi herhangi bir ülkenin havayolu şirketleri buradaki havalimanlarına serbestçe uçuş yapabiliyor.
Bunun tam tersi, İngiltere tescilli şirketler için de geçerli.
Ama Brexit sonrasında bu durum değişecek ve İngiltere, AB ile ayrı bir ikili hava ulaştırma anlaşması yapmak zorunda kalacak.
Halihazırda İngiltere’deki havalimanları Avrupa Birliği açısından bir iç hat uçuşu statüsündeyken, Brexit sonrasında bu durum değişecek ve dış hat gibi değerlendirilmeye başlanacak.
İngiltere Başbakanı Theresa May, 29 Mart 2017 tarihinde Brexit sürecini resmen başlatırken, sürecin yaklaşık olarak iki yılda tamamlanması öngörülmüştü.
Ryanair CMO’su Kenny Jacobs 2017 yılının Mart ayında yaptığı bir açıklamada, söz konusu iki yıllık süre içerisinde İngiltere ile Avrupa Birliği arasında havacılıkla ilgili gerekli ikili anlaşmaların tamamlanmaması durumunda, 2019 yılının Mart ayı ve sonrasında ciddi problemlerin yaşabileceği konusunda uyarıda bulunmuştu.
Özellikle Ryanair, easyJet, Jet2.com, Virgin Atlantic ve British Airways gibi şirketler, söz konusu değişiklikten ciddi bir biçimde etkilenecek.

Anlaşma Tehlikede

Bu tehlikenn farkında olan İngiliz hükûmeti, havacılık konusuyla ilgili bir geçiş süreci anlaşması taslağı hazırladı.
Ancak Kenny Jacobs, Brexit’i savunan İngiliz parlamenterlerin, Başbakan May’e baskı yaparak, söz konusu geçiş süreci anlaşmasının imzalanmasını engellemelerinden korkuyor.
Korkulan bu durumun gerçekleşmesi halinde, İrlanda tescilli bir havayolu olan Ryanair’in, İngiltere çıkışlı olarak operasyon yapması imkânsız hale gelecek.
Ryanair’i etkileyen diğer bir husus, şirketin mülkiyet yapısı.
AB kurallarına göre, bir havayolu şirketinin “Avrupalı” sayılabilmesi için, hisselerinin yarıdan fazlasının AB üyesi kişi ve kurumlara ait olması gerekiyor.
Ryanair’deki Avrupalı hisse payı %60 mertebesinde. Ancak bunun 20 puanlık bölümünün İngilizler’e ait olduğu tahmin ediliyor.
Yani Brexit sonrasında Ryanair’daki Avrupalı hisse oranı %40 mertebesine gerileyebilir.
Bu konuya da değinen Kenny Jacobs, Ryanair hissedarlarından İngiliz olanların bir bölümünün şirket merkezini Frankfurt’a alma planları olduğunu ve dolayısıyla söz konusu durumun kendileri için herhangi bir sorun teşkil etmeyeceğini belirtti.
Öte yandan, İngiltere tescilli easyJet ise AB içerisinde gerçekleştirdiği uçuşlar için Viyana’da “easyJet Europe” adı altında yeni bir havayolu şirketi kuracağını ve yeni kuracağı bu şirket için bir “Havayolu İşletme Ruhsatı” (AOC: Air Operator’s Certificate) alarak, filosundaki mevcut 110 uçağı yeni ruhsat altında faaliyet gösterecek şekilde yeniden tescil ettireceğini duyurmuştu.
Virgin Atlantic ve British Airways gibi şirketlerin de AB üyesi ülkelere yaptıkları uçuşların sayısında, eskisi kadar rahat davranamayabilecekleri belirtiliyor.
Neticede önümüzdeki haftalarda Avrupa’daki bir çok havayolu şirketinin gözü kulağı, yukarıda değindiğimiz anlaşma taslağının akıbetinde olacak.

AB Havayolu Pazarının Serbestleştirilmesi

AB üyesi ülkeleri kapsayan havayolu pazarının serbestleştirilmesi, kademeli bir biçimde zamana yayılarak gerçekleştirilmişti.
1 Ocak 1988 tarihinde başlayan süreç, üç ayrı paket şeklinde, 1 Nisan 1997 tarihinde tamamlanmıştı:
1.Paket: 14 Aralık 1987’de kabul edilerek, 1 Ocak 1988 tarihinde devreye giren ilk paketle birlikte, AB havacılık pazarıyla ilgili bazı kurallar yumuşatılmaya başlanmıştı. Birlik içerisindeki uçuşlara yönelik bilet fiyatları ve kapasite ayarlamalarına devletlerin müdahale etme yetkisi nispeten kısıtlanmıştı.
2.Paket: 24 Temmuz 1990’da kabul edilerek, 1 Kasım 1990 tarihinde devreye girmişti. Bilet fiyatları ve havayolu şirketlerinin kapasite paylaşımları konularında tamamen olmamakla birlikte daha fazla serbestlik sağlanmıştı. Şirketlere, tescil edildikleri devlet ile AB üyesi diğer devletler arasında istedikleri kadar yolcu ve kargo taşıması yapma imkânı verilmişti.
3.Paket: 23 Temmuz 1992’de kabul edilerek, 1 Ocak 1993 tarihinde devreye girmişti. Havayolu şirketleri bu paket sonucunda, AB içerisinde tam kabotaj hakkına sahip duruma gelmişti. Üçüncü Paket, kendi içerisinde iki kademeden oluşmaktadı.
1.Kademe: 1 Ocak 1993 tarihinden itibaren AB içerisindeki uçuşlarda havayolu şirketlerine tarife ve kapasite serbestliği getirilmişti.
2.Kademe: 1 Nisan 1997 tarihinde devreye girmiş ve havayolu şirketlerine AB içerisindeki uçuşlarda tam kabotaj hakkı tanınmıştı.
Sonraki yıllarda bu serbestlik, AB üyesi olmamalarına karşın Norveç, İzlanda, İsviçre gibi diğer bazı devletleri de içine alacak şekilde genişletilmişti.
Birlik içerisindeki havayolu pazarının serbestleştirilmesi beraberinde dört önemli fayda getirmişti:
a- bilet fiyatlarının ucuzlaması,
b- uçuş noktalarının çeşitlenmesi,
c- uçuş sıklığının artması ve,
d- AB üyesi ülkeler arasındaki hava trafik pastasının dramatik bir biçimde büyümesi. (havayolu101)

Exit mobile version