İstanbul Havalimanının tamamıyla aktif olarak çalışmaya başlayacağı iddia edilen 7 Nisan’a az kaldı. Bu hafta ben sizlere yaşanan aksaklıklardan bahsetmeyeceğim. Bu hafta geçmişe dönüp konuyu derinleştirmeye çalışacağım
Gelin sizleri, Atatürk havalimanının kapanmasının konu olmadığı ve Silivri’ye yapılması düşünülen yeni havalimanı ile birlikte çalışmasının düşünüldüğü günlere götüreyim.
İşte o günlerde bir iftar yemeğinde o zamanın Ulaştırma Bakanı’nın Anadolu Hisarında bulunan Kıyı Emniyet’in Sosyal Tesislerinde verdiği bir iftar yemeğinden sonra yaptığı sunuma götüreyim. Binali Bey Silivri’ye yapılması planlanan havalimanı ile ilgili geniş bilgiler vermişti. Silivri’ye yeni yapılacak limanın Atatürk havalimanına bağlanacağını anlatılmıştı.
Hatırlarsınız bu projenin gündemde olduğu zamanları… Havalimanının Silivri’ye yapılacağının açıklanmasından sonra, o bölgeye yakın olacağı düşünülen arsa ve evlerin fiyatları tavan yapmıştı.
Silivri’ye havalimanı yapılıp Atatürk’e bağlantı verileceği söyleminden sonra başta THY yönetim kurulu başkanı Candan Karlıtekin Silivri’de yeni bir havalimanına gerek olmadığını ve Atatürk havalimanının büyütülmesinin imkân dâhilinde olacağına yönelik görüş belirtiyordu.
İşte o zamanlarda, yani Atatürk havalimanının büyütülmesi ile ilgili planlar sunulduğu ve Silivri’ ye bile gerek duyulup, duyulmayacağı tartışmaları sürerken, THY’nin Genel Kurulu geldi çattı. Tabii ki THY’nin genel kurullarını hiç kaçırmamaya özen gösterdiğinden o Genel Kurulda da ordaydım. Genel Kurul henüz başlamamış ve hissedarlar cay kahve içerken yanımıza gelen Bay Hamdi Topçu ile ayaküstü sohbet etmeye başlamıştık.
Konumuz; Atatürk havalimanı büyütülebilir mi yoksa Silivri mi daha iyi olur sohbetinde, Bay Hamdi, “yahu siz ne diyorsunuz”… Atatürk havalimanının bulunduğu arsa bugün en az 10 Milyar dolar eder. Bu arsa havalimanı biraz daha büyüyecek diye harcanır mı!!!?” diye devam etti. (Atatürk Havalimanı’nın yer aldığı ve yaklaşık 12 km2 olan arazinin tamamı Devlet’in adına DHMİ’nin mülkiyetindedir…)
Bu hafta bu konuşma aklıma geldi ve bir senaryo yazmaya karar verdim.
Konu; Neden İlla ki
Bay Hamdi’nin, Atatürk havalimanının bulunduğu arsanın değeri en az 10 Milyar dolar dediği zamandan bu güne tam 4 sene geçti. Sizce o 10 Milyar Dolar eden arsa, acaba bugünlerde ne kadar eder?
Şimdi bu en az 10 Milyar Doları aklımızda tutalım
Şimdi de gelelim Yeni İstanbul Havalimanı’nın konumuna. Bildiğiniz üzere İstanbul Havalimanı, Avrupa yakasının Karadeniz kıyısında bulunuyor.
Yeni Havalimanı neden bu bölgeye yapıldı?
Hatırlar mısınız bilmem. Bugünlerin popüler semtlerinden olan ATASEHİR, eskiden Kadıköy’ün çöplüğü idi. Çöp arabaları topladıkları çöpleri orada ki boş arazilere dökerlerdi.
Bir gün baktık ki o arazinin yarısını Ağaoğlu alıvermiş. Peş peşe binalar, gökdelen gibi yüksek yapılar, AVM’ler derken şu anda en yoğun semtlerden biri oldu. Büyük bir yerleşim alanı…
İstanbul her geçen gün göç alıyor. Tasını tarağını toplayan İstanbul’a geliyor. Ayrıca, siyasi iktidarı şimdiye kadar yapı sektörü ayakta tuttu. Yapı sektörü tam 250 civarında yan sektörleri besliyor. Hem işsizler iş buluyor hem, de alan da veren de memnun.
Şimdilerde ise ibre terse döndü. Alım gücünün düşmesi ve banka faizlerindeki yükselme, inşaat sektörünü bayağı vurdu.
Ne yapmalı da hem inşaat sektörünü, hem yeni havalimanı ihtiyacını hem de işsizliği önleyecek çözüm bulalım diye düşünülmeye başlandı.
Cumhurbaşkanı’nın her zaman dilinden düşürmediği ve mutlaka yapılacak dediği dev proje Kanal İstanbul’u şimdi düşünelim.
Kanal İstanbul’un popüler olması ve yeni havalimanının olduğu bölgenin tamamı ile projeler, oteller, binalar ve AVM’ler ile dolması, hem işsizlik açısından hem de inşaat sektörünü tekrar canlandırabilmek için önemli. İşte o zaman Atasehir’den çok daha büyük bir proje ile karşılaşabiliriz.
Şimdi sizlere soruyorum? En az 10 milyar Dolarlık bu Atatürk Havalimanı arazisinin millet parkı olacağını gerçekten düşünen var mı?
Bu bölge acaba satıldı mı satılmadı mı, onu dahi bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey, özel jetler ve helikopterler için o bölgede ufak bir havalimanı ve yeterli büyüklükte terminal binası kalacağı söylentisi. (Burasının bir süre daha THY Kargo ve THY Teknik tarafından kullanılacağı bilgisinin dışında, ki o işler en geç 2022 başında biter gibi anlatılıyor; hatta THY Kargo için daha da kısa süre telaffuz edilmekte…) Bu da son derece mantıklı. Verilen söz üzerine makul ölçüde biraz da yeşil alan bırakıp vatandaşın çimler üzerinde “keyfince biraz yuvarlanması, mangal yapması” sağlanır. İşte o kadar.
Gelelim Kanal İstanbul projesine;
Kanal İstanbul gibi müthiş bir proje sizce ne kadar devlete yük olur veya devlet o yükü mevcut durumda kaldırabilir mi? Bir yerden para gelmeli ki, bu para ile Kanal İstanbul yapılabilsin. İşte o zaman oralarda, yakınlarda mutlaka bir havalimanı olmalı ki her geçen gün o bölge de gelişsin. Zemin etütlerinin olumsuzluğu, kuşların göç yolu olması, hava akımlarının olumsuzluğunu yazdık çizdik ama kimsenin umurunda olmadı. O işin ayrı bir boyutu. O konuya çok girdik ama kimse tınlamadı inşaatlar sürdü gitti ve havalimanı ufaktan da olsa faaliyete geçti.
Şimdide gelelim Yeni Havalimanın’ın tam olarak faaliyet geçtiğinde İGA’nın kazancına;
Havalimanlarının kârlı olabilmesi için dış hatların iç hatlardan daha yoğun yolcu akışı olması gerekir. Örneğin, Atatürk havalimanı genelde dış hatlardan kazanır. Antalya havalimanının yolcusunun %80 i yurt dışı kaynaklı. Sabiha Gökçen ise bu konuda şimdilik şanssız. Çünkü iç hatlar yoğun dış hatlar düşük seyrediyor. Bu nedenle istenen karlılığa ulaşamıyor. Dış hatlardan kişi başı 15 Euro alınırken iç hatlardan kişi başı 3 Euro terminal işletmeciliğine kalıyor. Yeni İstanbul Havalimanı’nda ise İstanbul çıkışlı yurt dışı yolcusundan kişi başı 20 Euro alınacak (İçten dışa transfer yolcudan da 17 Euro alınacak…). Ayrıca, IGA, Atatürk, Esenboğa, Adnan Menderes, Antalya gibi havalimanlarında DHMİ’nin gelirlerini de tahsil edecek, zira o hizmetleri de IGA verecek. 76.5 km2’lik kendisine tahsis edilmiş alanda havayolları, diğer firmalara kiralayacağı araziler ile Airport City adı altında kurulacak “ticarethane bölgelerinden” dolaylı ve dolaysız edeceği gelirler de cabası!… Bunların karşılığında ise Devlet’e yılda (KDV dahil) 1 Milyar 45 Milyon Euro yıllık kira ödeyecek… Yani TAV gibi sadece terminal işletmeciliği değil, koskoca bir havalimanı kompleksinin işletmeciliğini yapacak! Büyük, çok büyük çaplı bir iş amma çok da güzel para…
Bunların yanı sıra birde Duty Free işletmecilerinden ve havalimanındaki dükkânlardan elde edilecek kira gelirleri var. Sadece Duty Free’ den gelen gelir yolcu başına ortalama 10-15 Euro… Hem de bu gelir, sadece gidenden veya gelenden değil. Her ikisinden ayrı, ayrı alınıyor; Duty Free’den alışveriş yapsın ya da yapmasın her dış hat gelen ve giden yolcusu üzerinden alınıyor!
Duty Free’lerin “ben bu ara iş yapamadım, satışım olmadı!” deme şansı yok; çatır, çatır yolcu başına o parayı ödeyecek. Havalimanlarındaki dükkânlara ne demeli? Astronomik rakamlarla kiralar ödeniyor. Kısacası, Havalimanı işletmecisi açısından bayağı kârlı iş…
Uçandan kaçandan, yiyenden içenden, alışveriş yapandan yapmayandan para almak hoş olmalı…
Diyeceğim şu ki, İstanbul Havalimanı İstanbul’un (Atatürk Havalimanı’nın) havalimanı yetersizliğini giderebilmekten öte, çok daha büyük ve Kuzey İstanbul Şehirleşme Projesi’nin ilk ve önemli bir aracı olmaktadır. Sizler bu bölgenin, imara açılmadan daha 10-15-20 yıl daha bugünkü haliyle kalabileceğini, yeşilin muhafaza edilebileceğine inanıyor musunuz? Bakın, işte en yakın örneği: bu bölgede THY, Devlet’in şirketi olan İmar Konut ile birlikte kendi personeli için her şey bittiğinde 14.000 villa tipi konutun oluşturacağı bir şehircik inşa ettirmeye başladı, başlamak üzere!…
Son günlerde THY İGA’dan pay alacak ya da Sani Şener yani TAV her an ortak olabilir diye bir dolu senaryolar havada uçuşuyor. Yahu kardeşim, 7 Milyar Euro civarı borcu olan ve yıllık 1 küsur Milyar Euro kira ödeyecek, ayrıca işletme giderleri de bir hayli yüksek olacak bir yere Sani Şener Bey yani TAV neden girsin ki? Havalimanı ihalesi başladığında girse idi ne alâ… Ancak şimdi kesinlikle girmez diye düşünüyorum.
Şimdi de gelelim THY’ye: bakın, ona bir şey diyemem. Yukarıdan ne derlerse onu yapacaklardır. Emir komuta büyük yerden. THY yönetimi “bu tür bir hisse alımımız yok!” dedi. Doğrudur: şimdilik olmayabilir ama ya yarın…??
Ayrıca şu ara nakit para ihtiyacı var. THY’nin yeterli nakiti mi var? Yeni gelen uçakları bile 20-25 senelik taksitlerle alıyor. Ayrıca, THY’’nin Varlık Fonundaki hisselerinin dahi bir yerlere ipotekli olup olmadığını bilemeyiz ki? O fonda bulunan varlıkların hepsi de ipotekli olabilir veya hiç biri ipotekli değildir.
Varlık Fonu= Muamma !!!