Atatürk Havalimanının ‘Sağır ve Erişilmez’ Pasaport Polisleri Annesine sürpriz yapmak için dönüş bileti elinde 1 haftalığına Türkiye’ye gelen Veceslav Novikov’un Atatürk Havalimanı’nın “Pasaport Kontrolünde” yaşadıkları kabusa döndü. 23 yaşındaki Novikov içeriği meçhul “güvenlik” söylemi ile ülkesine iade edilmesi kararı verildi. Pasaport polisinin açıklamadığı gerekçe oğul ve annenin trajedisine dönüştü.
Veceslav Novikov 23 yaşında Özbek asıllı. Mesleği aşçılık, iki kardeşten küçük ve erkek olanı, Taşkent’te ikamet ediyor. Yıl boyunca çalışıp biriktirdiği parasıyla Türkiye’deki annesine sürpriz yapmak için vizesini ve biletini alıyor, otel rezervasyonunu yaptırıyor, dönüş bileti elinde olan Veceslav Novikov cebinde 70 dolar 50 lira ile 1 haftalık tatil için Türkiye’ye geliyor. Beraberinde aile dostları da var. Uçağı 12.10.2017 tarihinde sabah saat 11:00’den önce Türkiye’ye iniyor. Novikov’un çilesi de Türkiye’ye uçağı iner inmez başlıyor.
DERDİNİ DİL BİLMEYEN POLİSE ANLATMAK DA DERT!
Pasaport kontrol noktasındaki polis rutin kontrollerini yaparken Novikov’un pasaportta yer alan resminin sakalsız güncel halinin sakallı olmasından dolayı polis farklı bir prosedür uygulamaya başlıyor. Önce Novikov’un kamera önüne geçmesi isteniyor. İncelemesini bitirdikten sonra polis nezaretinde havalimanın içerisindeki polis merkezine götürülüyor. Pasaport polisi Novikov’un pasaportuna ve telefonuna el koyuyor. Uygulama buraya kadar rutin devam ediyor. Polis gerekli inceleme sonunda ülkesine geri göndermek kararı alıyor. Novikov Rusça ve Özbekçe biliyor İngilizcesi ve Türkçesi ise yok denecek kadar az. Hal böyle olunca Novikov’un derdini anlatması da pek mümkün olmuyor.
“TEK İSTEDİĞİM SANA SÜRPRİZ YAPMAKTI ANNEM, BEN TÜRKİYE’YE NE YAPTIM?”
Sonrasında ise telefon trafiği başlıyor. Novikov’un telefonuna el konulduğu için tutulduğu odadaki sabit hattan ulaşılabiliyor. Annesi Galiya Novikova durumu anlatıyor. Annesinin aktardığına göre Novikov bir taraftan ağlıyor ve ağlarken de bunları anlatıyor: “Annem ben pasaport kontrolündeydim polis beni önce kameraya geçmemi söyledi sonra bir odaya aldılar. Odada çok sayıda yabancı vardı. Ben neden böyle bir şey yaptıklarını sormak istedim. Onlara elimde dönüş biletinin ve otel rezervasyonumun olduğunu söylemek istedim. Ama polisler Rusça ve Özbekçe bilmiyordu ben de olmayan İngilizcem ve Türkçemle durumu anlatmaya çalıştım. Bana polislerden biri iki tokat attı. Annem ben bir şey yapmadım ve beni itmeye başladı ve bir şeyler söyledi. Benim de ona vurmamı ister gibi davranıyordu. Oturdum ağladım annem ben ne yaptım. Tek istediğim sana sürpriz yapmaktı. 1 yıl boyunca eşek gibi çalıştım para biriktirmek için. Ben Türkiye’ye ne yaptım annem..” TELEFON AÇILSA MUHATAP YOK MUHATAP BULSA BİLGİ YOK Bu sözlerle birlikte anne de ağlayarak telefonlara sarılıyor. Havalimanı polis merkezinden, Atatürk Havalimanı santraline kadar kime ulaşabilirse ona derdini anlatmak istiyor. Telefonda ulaşmak kolay olmuyor. Bazen saatlerce telefonun başında bekliyor. Cevap verildiğinde ise muhatap bulmak, bilgi almak ve makul konuşmak çok mümkün olmuyor.
“ALLAH AŞKINA BENİM OĞLUM NE YAPMIŞ? ŞİMDİ BEN NE YAPAYIM SESİMİ KİME DUYURAYIM?” Yaşananları anne Novikova ağlayarak şöyle anlatıyor “Bir oğlum ve kızım var onlar benim tek varlığım kocamı yıllar önce kaybettim. Onlara bakmak ve büyütmek için yıllardır yurt dışında eşek gibi çalıştım. Halen de çalışıyorum. Yavrum bana sürpriz yapmak için geliyor, polisler onu alıkoyuyor. Benim oğlum ne yapmak hele bana bir söylesinler. Uyuşturucu mu kaçırmış, terör olayına mı karışmış, birine zarar mı vermiş Allah aşkına ne yapmış. Kırmızı çizgiyi mi geçti, yanındaki ile mi kavga etti. Çocuğumun tek suçu annesini görmeye gelmek mi? Böyle muamele olur mu? Ben onları gözümden esirgedim tırnaklarına taş değdirmedim. Polis ne hakla benim oğluma vuruyor. Bana söylesinler benim oğlum ne yapmış? Nereyi arasam cevap veren olmuyor. Şimdi ben anne olarak ne yapayım, nereye gideyim, sesimi kime duyurayım?” Annenin ağıtları ve soruları ardı ardına geliyor. Annenin aktardığına göre sakal da cebindeki düşük miktar da evladının geri çevrilme nedeni. Ulaştığı bütün noktalarda anneye durum ile ilgili bir açıklama yapılmıyor.
“GÜVENLİK” GEREKÇESİNE SIĞINIP KONUYU KAPATIYORLAR
Konuyu Mülki İdare Amirliği’ne iletmesi ve orası aracılığıyla çözmesi isteniyor. Dosyahaber’e ulaşan anne mağduriyetini aktarıyor. Dosyahaber ilk olarak Danışma biriminden süreçle ilgili bilgi alıyor. Gümrük noktasından telefon vasıtasıyla Pasaport polisine ulaşabiliyor. Veceslav Novikov’un durumuna ilişkin bilgi verilmiyor. Yalnızca ülkesine iade edileceği bildiriliyor. Novikov ile ilgili görüşme izninin Mülki İdare Amirliği’nin inisiyatifinde olduğu bilgisi üzerine, Mülki İdare Amirliği’nden yapılan telefon görüşmesinde Pasaport polisi “güvenlik nedeniyle” diyerek bilgi vermeyi reddediyor. Mülki İdare amirliğinde sonuç alınamayınca bu kez de Emniyet Müdürlüğü’ne ulaşılarak konuyla ilgili sözlü bilgi talep ediliyor. Emniyet Müdürlüğündeki yetkililer “konunun doğrudan pasaport polisinin konusu olduğunu ve hiçbir bilgi sahibi olmadıklarını” ifade ediyor. DHMİ, Havalimanı İdare Amirliği kadar birçok noktada sonuç alınamıyor. Dosyahaber gerekçesi açıklanmayan “Güvenlik” söylemi adı altında Veceslav Novikov’un ülkesine iade edileceği bilgisine ulaşıyor. Annesinin Novikov’a para ulaştırmasına da müsaade edilmiyor. Vize İhlal Ofisi’nden de bilgi almak mümkün olmuyor. Birinci derece yakınına açıklama yapabilecekleri gerekçesine sığınan yetkililer Dosyahaber’in girişimlerini reddediyor. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nden sonuç alınamıyor. Novikov’un hukuku “güvenlik” adı altında ihlal ediliyor.
PASAPORT KONTROLÜN “ERİŞİLMEZ VE SAĞIR” POLİSLERİ
Pasaport polisiyle havalimanı içerisinde görüşmek neredeyse imkansız. Dış Hatlar Geliş bölümünde duvara monte edilen telefondan dahili olarak “7329 ve 7060” aranıyor. Ama saatlerce bekleseniz ya o telefon açılmıyor ya da meşgule düşüyor. Havalimanı pasaport polisi ile o telefon arasındaki set Çin Seddi’ni andırıyor. Oysa 2014’den yılından bu tarafa Atatürk Havalimanı’na dünyada birçok ülkenin kullandığı parmak izi ile 15 saniyede pasaport kontrolüne olanak sağlayacak Biyometrik Otomatik Geçiş sistemi bankoları yerleştirilmişti. Birkaç yıldan bu taraf da yüz tanıma sistemi kullanılıyor. (Sistem aynı benzer sistemleri kullanan ülke vatandaşlarının geçişine kolaylık sağlıyor)
“ÖZBEKİZ, TACİKİZ, AYNI KÖKENDENİZ AMA SURİYE’DEN GELEN KADAR TÜRKİYE’DE KIYMETİMİZ YOK” Telefonu ve belgeleri incelenen Novikov’la ilgili hiçbir sorun olmadığını iddia eden anne Novikova, “Ben sesimi kime duyuracağım. Ben evladımın neden Türkiye’ye sokulmadığını kimden öğreneceğim. Sakal bıraktı saçını farklı kesti diye böyle bir karar alınır mı? Polisin “güvenlik” gerekçesi altında hukuku ihlal ettiğini düşünüyorum. Benim oğlum annesini görmek istemekten başka bir şey yapmadı. Bana tatmin edici bir açıklama yapsınlar. Deport kararı verilirse oğlumun Türkiye’ye girmesi yasak olacak. Sadece bununla sınırlı olmayacak. Türkiye’den gönderilen çocuğum kendi ülkesinde kim bilir nasıl muameleye maruz kalacak. Ben yavruma hasret mi kalacağım? Ben yavrumu polis karakollarında mı kaybedeceğim. Biz Özbekiz, Tacikiz aynı kökendeniz ama Suriye’den gelenler kadar Türkiye gözünde kıymetimiz yok. Türkiye’de soydaşlarına bu eziyeti ve ayrımcılığı reva mı görüyor” diyor.
“GÜVENLİK PARANOYASI” HUKUK İHLALLERİNİN TEMELİ OLMASIN! Türkiye özellikle Suriye’de yaşanan iç savaş ve katliamlardan dolayı yoğun göç aldı. Suriyelilere açılan kapılardan Türkiye’ye girmek isteyen çok sayıda yabancı vatandaşı da harekete geçirdi. Özellikle 3. Dünya ülkelerinden yoğun girişlerin yaşandığı Türkiye’de güvenlik kaygısı da ön plana çıkmaya başladı. Reina ve benzeri saldırılara yönelik hassasiyetler toplumun güvenliği için şart olsa da paranoya haline dönmesi hukuk ihlallerini de beraberinde getiriyor. Atatürk Havalimanı’na dünyada birçok ülkenin kullandığı parmak izi ile 15 saniyede pasaport kontrolüne olanak sağlayacak Biyometrik Otomatik Geçiş sistemi bankoları yakın zamanda yerleştirildiği biliniyor. Veceslav Novikov’un yaşadığı bunlardan sadece bir tanesi ama farklı yapısal değişimler gerçekleşmezse bu mağduriyet hiçbir zaman eksilmeyecek.
ÇARESİZCE BAŞINA GELECEKLERİ BEKLİYOR
Veceslav Novikov, haberin hazırlandığı saatlerde bekleme odasında çaresizce yaşayacaklarını bekliyor. Türkiye buluşmaları kabusa dönen ana ve oğul Dosyahaber’e yaşadıklarını aktarırken çekindiklerini de ifade ediyorlar. Çünkü her ikisi de hedef olmaktan korkuyor. Özbek yasaları ve uygulamaları çok daha farklı ve sert olduğu için Anne Novikova çocuğunun Özbekistan polisinin elinde ne yaşayacağını bilmediğinden çok tedirgin. Çünkü Türkiye’de şüphe nedeniyle gönderilen Özbekistan vatandaşları kendi ülkelerinde çok daha ağır muamele görebiliyor ve gerekçe de bu “deport” veya iade kararları oluyor. Çaresiz Anne sosyal medya üzerinden sesini duyurmaya çalışırken oğlunun endişeli bekleyişi sürüyor. Her ikisi de gelebilecek o güzel haberi bekliyor. (Dosyahaber)