ARKADAN KABAKÇI GELİYOR!

23 Aralık 2013 Pazartesi
Bu hafta yine iki ayrı konu ile sizlerleyim. Birincisi yeni imzalanan toplu iş sözleşmesi diğeri ise gün geçtikçe sıklaşan ve ülkemizdeki milyonları üzüntüye boğan askeri uçak ve bilhassa helikopter kazalarının son günlerdeki artışını konu eden ve “Sikorsky kazası ardındaki sorular “ başlıklı köşe yazım olacak. Bilhassa Sikorsky kazasını arkanıza yaslanarak müsait olduğunuz bir zamanda okumanızı isterim.
Binlerce THY çalışanını ilgilendiren, haftanın değil senenin en önemli gündemini teşkil eden THY-Hava-İş sendikası arasında imzalanan 24.Dönem toplu iş sözleşmesini irdeleyebilmek için Hava-İş sitesindeki dosyayı bir türlü açıp okuyamadığımdan, konuyla ilgili görüşümü sizlere daha sonra sunmaya karar verdim.

Aslına bakacak olursanız, okuyabilsem bile 23.Dönem toplu iş sözleşmesi ile yan yana koyup satır aralarında yatan anlamları ve kelimelerle oynanarak yapılan oyunları anlayıp sizlere sunmam birkaç günümü alabilir. Bu nedenle, yeni sendika yönetimin bu iki sözleşme arasındaki farklılıkları nasıl anlayıp bir iki günde imzalayabildiklerini çok merak ediyorum.
Keşke, Hava-İş sitesinde genel Toplu iş sözleşmesini veren linkin yanı sıra “değişen maddeler” başlığı ile farkları sunsalardı o dosyaya erişmek daha kolay olurdu.
Toplu iş sözleşmelerinde Kelime oyunu nasıl oluyor derseniz, Örneğin; “Yapılacak” kelimesi ile “yapılabilir” veya “Uygulanır” ile “uygulanabilir” kelimeleri arasında çok büyük fark vardır Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. İlk bakışta eski maddenin aynı olarak gördüğünüz bir çok madde içeriğinde değişikliğe gidilmeksizin bir tek kelime oyunu ile sizin aleyhinizde kullanılabilir veya yoruma açık hale gelebilir. (Dosyayı açıp okuyabilenler tek tek maddeleri nokta ve virgülüne kadar incelesinler)
Sizler gibi ben de yeni toplu iş sözleşmesinin neler getirip neler götürdüğünü anlamaya çalışırken birileri,  kendi kişisel menfaatleri doğrultusunda, olağan üstü genel kurul çalışmalarına başlamış diye duyumlar almaktayım. Eski yönetimde çalışıp yeteri kadar görev yapamayıp istediğini(!) bulamayan, bir veya birkaç kişinin delege bazında çalışmaya başladıkları kulağıma geliyor. Bilginiz olsun.
Değerli okurlarım;
Yazılarımı hiçbir zaman, laf olsun torba dolsun mantığında yazmadığımdan bu Toplu iş sözleşmesinin ne getirip neler götüreceğini hususunda sizlere NET bir bilgilendirme yapamayacağım için fazla detaya girip ne kendimi rezil etmeye nede THY çalışanlarına yanlış bilgi verip kafalarını karıştırıp bilgi kirliliği yaratmayı istemiyorum.
Bilirsiniz veya duymuşsunuzdur. Mermi veya bıçak yarası alan kişiler, ilk anlarda yani sıcağı sıcağına pek acı hissetmezler. Zaman ilerledikçe bu acı kendini gittikçe artan bir şekilde hissettirir.
Bu örneği neden mi verdim? Toplu iş sözleşmesinden hemen sonra Toplu iş sözleşmesini okuyabilen kişilerden bazılarının, bu toplu iş sözleşmesini çok beğendiklerinden olsa gerek ki, sevinç naraları atmaya ve” işte bu” der gibi yorumlar atmaya başladığını gözlemledim.
Öncelikle bir toplu iş sözleşmesinin 2 yıldan 3 yıla çıkmasının çalışanların aleyhine neler getirdiğini bir kez daha düşünmelerini salık veriyorum.
Toplu iş sözleşmelerinde ilk senenin ilk altı ayını kapsayacak olan rakamlar her zaman yüksek olup daha sonraki altı aylık dilimler küçük rakamlar eşliğinde üstüne enflasyon farkı konularak yapılıyor. Ülkemizdeki reel enflasyonla hükümetin açıkladığı enflasyon miktarları arasında her zaman çok farklar oluşmakta. Unutmayın ki sizler reel enflasyondan etkilenen piyasa koşullarında yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Buda sizin her zaman için gelir düzeyinizin rakamsal bazda ilerlerken alım gücü olarak geriye düştüğünüzü gösterir.
İşte bu nedenledir ki Toplu iş sözleşmelerinde ilk başlayan rakamın yüksek olması, geçmiş senelerde yenilen gerçek enflasyondan kaynaklı kazığın mümkün mertebe azaltılması amaçlıdır.
Bunun yanı sıra, evinizdeki çamaşır, bulaşık, buzdolabı vb… gibi olmazsa olmaz beyaz eşyalarınızın zaman içinde eskiyip değişmesi ihtiyacını karşılayabilmek için birde refah klozu ilave edilmelidir.
Bu nedenle 24. Toplu iş sözleşmesini 3 yıla çıkarmasının THY için karlılığı tartışılmaz. Ayrıca, Türk ekonomisinin balon misali hızla yükselip daha sonra stabil olup düşüşe geçmesinin belirtileri piyasaya yansımaya başladı. İki sene sonra yani 25.Toplu iş sözleşmesine gelindiğinde belki de ilk altı aylık veri olarak %30 lar bile istense yeterli olmayacak durumlara gelinebilir. Bu nedenle THY 2016 yılına kadar rahat nefes alabilir. Ondan sonra kim öle kim kala diyorlardır.  
Kısaca; Çok önceleri yazdığım gibi, personel giderlerini azaltabilmek için hazır hale gelmiş görünmekte. Hatırlarsanız, THY/Teknik A.Ş için alınan teknisyenleri işveren farklı bir kadro altında çalıştırmak istemiş ve sendika bunu reddettiğinden HABOM kurulup bu teknisyenler işverenin istediği şartlarla orada çalışmaya başlamışlardı. Aynı senaryo kabin personeli üzerinde de oynanıyor. Part Time adı altında düşük ücretle alınan kabin memurları, Part Time uygulamadan çıkıp aynı THY/Teknik A.Ş de yapılan oyun gibi yeni bir kadro eşliğinde yine eskilere nazaran düşük ücretle işe başlayacaklar. Sendika buna artık aralarında yapmış olduklarını düşündüğüm anlaşma ile karşı çıkamaz. Çıksa bile THY bu sefer, HABOM örneğinde görüldüğü üzere, Kabin A.Ş yi kurar.
REV3 konusu;
Rev3 ün iptal edilip tekrar Rev2 ye dönülmesi konusuna gelindiği maddesine baktığımızda,  zaten ben bu madde uygulama aşamasına geldiğinde, THY’nin menfaatine olmadığını düşünüyor ve neden çıkarıldığını anlayamıyordum. . Neyse eğrisi doğrusuna denk geldi ve kaldırılıyormuş. Bu arada ER seferlerindeki uçuş ekibinin 24 saate indirilmiş hali aynen devam etmekte
Gelecekte ne olur derseniz; Görünen köy kılavuz istemezTHY’nin istediği her yerde ucuz iş gücüdür. Bu nedenle Teknik AŞ’de ve THY Kabin de, emekliliği gelen herkes çıkartılıp yeni statüde işçi alımlarına devam edilecektir.
Gelelim grevdekilere ve 305 olarak adlandırılan çalışanlara;
Tabii ki grev yapan çalışanlar işe döneceklerdir. Bu konuda sorun olamaz. 305 konusu ise daha farklı. Bu konuda en kısa zamanda bir komisyon kurulacağını düşünüyorum..Tazminat alanlar,davayı kazanıp yargıtay aşamasında olanlar ve davayı kaybedenler olarak ayrı,ayrı teklifler sunulacaktır. Her ne kadar bu tür hassas konulara değinmeyi yani yol göstermeyi uygun görmesem de THY yönetimine pek güvenemediğimden bu olaya temkinli yaklaşıyorum. Geçen zaman dilimi içerisinde her hangi bir yerde iş bulup çalışıyor ve birde üstüne üstük,  THY’den tazminat aldıysanız bence hiç geriye dönmeyin. Çünkü sizler, maalesef THY yönetimin gözünde sabıkalı gibi değerlendirilecek olacağınızdan, bir punduna getirilip tekrar kapıya konma ihtimaliniz yüksek. 
Ayrıca; Tüm çalışanlarına verilmesi planan 5500 TL brüt ücret grev kırıcılığı yapılması için verdiğiniz söze istinaden mi verilecek? Geçmişte sadece yöneticilere verdiğiniz yüksek miktarda ekstra paralardan çalışanlara verilmemişti. Şimdi ise tüm çalışanlara diyerek neyi kesdediyorsunuz? Yöneticiler de birer çalışan olduğundan onlarada mı verilecek? Kısaca, THY yönetimi hala ne yaptığını tam olarak bilmiyor…
 Aslına bakacak olursanız; Aşağıda, kıssadan hisse vermeye çalışıp koyduğum fıkra çok şey anlatıyor. Tabii anlayana! 
 “Timurlenk öğle uykusuna yatmış, bir gürültüyle fırlamış, sokaktan hıyarcı geçiyor;
– Taze hıyar, körpe hıyar!..
Timurlenk kükremiş;
– Yakalayın şu herifi, her ne satıyorsa birini münasip bir yerine sokun!..
Hıyarcı başlamış gülmeye;
– Ne gülüyorsun ulan?
Herif kıkır kıkır;
– Nasıl gülmeyeyim, arkadan asma kabakçı geliyor!..”
Exit mobile version