AMAN HA DİKKAT!

Son günlerde tüm dünyada askeri ve sivil uçakların kazalarının arttığını gözlemlemekteyiz. İstatistikler uçak kazalarının birbiri ardından gelmekte olduğunu göstermekte. Bu varsayımın her ne kadar mantıkla ifadesi mümkün olmasa da yinede göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek. Bu nedenle tüm şirketlerimize ve pilotlarımıza “Aman ha Dikkat!” diye seslenerek bu haftaki konuma geçmek istiyorum.
 
Sivil havacılık akademimizin otoritelere yönelik 4 aylık sürede değerlendirerek yazmış olduğu bildiriye,yazı tarihi olarak henüz resmi otoritelerden cevap gelmezken kalemşor olarak nitelendirdiğim sözcülerden beklenen cevabı almış bulunmaktayız. Sahibinin sesi olarak arada sırada yayın yapan bu kalemşorumuzun bu haftaki görevi sivil havacılık akademisi olmuş. Bu yazı inşallah yazarın kendi görüşlerini ihtiva ediyordur(!)  Yoksa resmen yandık.
 
 
Kalemşorumuz akademinin yetkili mercilere yönelik yazdığı bu bildiriyi okumuş ve havacı olmadığından kesinlikle bilemeyeceği bir konu üzerine (bilmesi de gerekmiyor) yetkisiz kalemiyle değerlendirmeler yaparak bazı maddelerine yönelik “bende imzamı atarım” diyecek kadar benimsemiş, bazı maddelerini ise kendi bilgisi doğrultusunda imza atmayacağını belirten yorumlarda bulunmuş. Gülermisin ,ağlarmısın. Sanırsınki yazar değil Noter makamı.
 
 
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi havacılık misyonuna sahip olmadan her kaza/kırım veya bu tür mesleki konularda ahkam kesen yazarlarda son günlerde artışlar var. Sanırım havacılık sektöründen nemalanma son günlerin moda akımı olsa gerek. Bu bilinçsiz ayağı yere basmayan köşe yazıları, eskiden seyrettiğimiz Türk yapımı uçak temalı filmlere taş çıkartacak kadar eğlenceli oluyor. Tam evlere şenlik yazı ve yorumlar.
 
 
Lufthansa’nın uçağı hard landing yapıyor. Manşet; Lufthansa düştü şeklinde. Uçağın düşmesi ile piste sert inişi ve sonucundaki kırımı uçak düştü olarak vermek de neyin nesi.
 
Spanair in henüz havalanamadan pist dışına çıkarak yanmasını aynı medya Spanair in uçağı düştü olarak vermişti. Henüz havalanmayı beceremeyen uçak nasıl düşer onu sorgulayan yok.
 
THY’nin motorunun sadece fan kapağı kopuyor. Manşette “THY’nin motor parçaları piste dağıldı veya fren ünitesinin parçaları kopmuş” şeklinde. Resme bakıyorsun sadece kapak düşmüş.
 
 
Uçak yakıt almak için bir meydana teknik iniş gerçekleştirir. Bunun adı uçak mecburi iniş yaptı olur.Uçak hava şartları nedeniyle başka bir meydana normal prosedür olarak divert eder. Hemen yazı hazırdır. İnilen meydanda ILS yokmuymuş? Başka pilotlar inmiş ancak xxx şirketi inememiş. Pilot kadınmış o yüzden inilecek meydana inmeye çekinmiş. vb..
 
 
Uçak türbülansa girer sallanır veya tazyikleme hatasından kaynaklanan oksijen maskeleri düşer.Yolcular ölümden döndü-havada can pazarı manşetleri yazılır.
 
 
THY’nin Amsterdam kazası raporu okunur birde bakarsın tüm gazetelerde %80 Boeing suçlu çıkmış.Allah, Allah dersin bir daha gerçek raporu okursun öyle bir rakamda yok, beyanda yok. Üstelik THY ye yönelik bir dolu uyarı var.
 
Atlas jet in uçuşunu yapan World Focu’s a ait uçak düşer. Suçlu anında medyada belirlenir. Ancak mahkeme hala suçluyu medya kadar kolay bulamaz(!)
 
 
Pakistan’daki uçak kazası olur bu canlı kara kutular yine görevdedir. Suçlu pilotlardır manşete çekilir iş biter.
 
Bu ve buna benzer onlarca örnek verebilmek mümkün. Tamamda şimdi bu haber manşetleri okunma yüzdelerini artırmak için planlı şekilde yapılıyorsa işin boyutu farklı, bilgisizlik nedeniyle bu tür saçma manşetler atılıyorsa daha farklı oluyor. Yazılanlarla yaşananlar bire bir doğru olsa mesele yok. Ancak, sırf okuma yüzdeleri artsın diye yazılıyorsa,olan bu yazılanlara inanan insanlara oluyor ve uçaklara yönelik gereksiz bir korku oluşuyor.
 
Medya kendine göre haklı olarak en çabuk olarak kaza ile ilgili bir şeyler söylemek zorunda. Bunu anlamak mümkün. Ancak bu görevini en azından havacılık misyonu almış birilerine sorarak yapsalar bu kadar hata oluşamaz.
 
 
Havacılık otoritemizin sitesinde faaliyetler,anlaşmalar,alınan ödüller,gazetelerde çıkan yazılar var. Tamam onlarda önemlide, Allah aşkına birazda kaza/kırım raporlarını yayınlayın. Yayınlayın ki; Biz havacılar bu raporları okuyarak nelerin yanlış yapılıp da uçağın düşmesine sebep olduğunu okuyup öğrenelim ve bunlardan ders alarak bu konuların üstüne eğilip aynı hataları yapmamaya çalışalım.Olmaz mı?…
 
 
Yaraları bir daha deşmenin ne faydası olur ki dimi ama. Hadi yayınladık diyelim, şimdi bazıları bunları okuyacak bir sürü yazı yazacak, sorular soracak uğraşılacak gibi değil hani. Belki de haklılar. Ölen ölmüş. Allah diğerlerini esirgesin deyip geçmek de var sonuçta. Yapılanda aynen o. Kader diyip geçmek daha kolay olsa gerek(!)
 
 
Şimdi birde başka taraftan bakalım olaya; Şimdi Pakistan’daki kaza ile ilgili birileri manşet atıp suçlu pilotlar dedi ve bu beyinlere kazındı ya, mümkün değil bundan sonra kim ne derse desin bu bilgi hafızalarda aynen öyle kalır. Uçağın kara kutusu okunsa ve yayınlansa bile kamu oyunda beyinlerde suçlu olarak pilot hatırlanır.
 
THY’nin Amsterdam kazası ile ilgi kamu oyuna soru sorup suçlu kimdi deyin cevabı hazır. Boeing diyeceklerdir. Biz istediğimiz kadar “ya kardeşim Boeing’ in sucu olduğu gibi bizim pilotlarda, eğitimde, CRM de yanlışlar vardı” diyelim hiç etkilemez. Suçlu Boeing’ tir işte o kadar. Kimsede çıkıp ta bu %80 Boeing  kusurlu imiş diye yazan yazarı yakalayıp “ya kardeşim nerden yumurtladın  bu rakamı” demez. Dese de önemsenmez. Boeing hatalı, bizimkiler pür-i pak temizdir.

Exit mobile version