"ALO FETVA"HATTI-YÖK DEKİ KOMEDİ-AIREX 2012

Aslına bakacak olursanız, Airex ile ilgili, suya sabuna dokunmayan bir yazı yazarak bu haftaya başlamak isterdim. Ancak gelen mailler ve sosyal paylaşım sitelerinden atılan mesajlar, bu haftayı sadece Airex’e ayırmama izin vermedi. Yine, ona buna dalaşacağım ve bol düşman kazanacağım bir yazı ile huzurunuzdayım!
Önce, tabii ki, geçen haftanın en önemli konusu Airex Havacılık Fuarını ele almak lazım. Airex havacılık fuarının ismini THY’nin üst düzeyinin önerisi ile İstanbul Air Show olarak değiştirmişler. Benim bildiğim, adı Air Show olan fuarlar, uluslararası ses getiren fuarlardır. Bizim İstanbul Air Show ilgili haber ve tanıtımlar hangi yabancı medya organında yayınlandı? Okuyanınız, bileniniz var mı?
Bizim ülkemizdeki Türkçe yayınlanan tanıtımları, yabancılar anlamış mıdır? Ne dersiniz?
Mint Fuarcılığın tek başına yaptığı uğraşlar ile her iki senede bir yapılan bu fuarın, uluslararası bir niteliğe kavuşması için, isminin İstanbul Air Show olması maalesef yeterli olamaz. Bu fuardan bir şeyler bekleyeceksek, DHMI’nin ve SHGM’nin çok daha fazla destek vermesi gerekiyor. Adı Air Show ama ne Türk Yıldızları, ne de akrobasi uçakları, Show bile yapamadı. Neden yapmıyorlar diye sorduğumda; İstanbul hava sahasının bu tür gösteri uçuşları için en az bir iki saat kapatılması gerektiğinden izin alınamamış olduğu söylendi.
İstanbul Air Show 4 gün sürüyor. Bu dört günde, uçaklar birer saatlik süre ile AHL yerine Sabiha Gökçen’e yönlendirilemez miydi?
Kısaca, bizim Air Show’umuz bir lodos kadar bile etkili olamadı!
Bu güne dek yapılan 9 AIREX fuarına katılan biri olarak, bu yılki AIREX’in diğerlerine göre daha sönük geçtiğini söyleyebilirim.
Her zamanki gibi kendimiz çaldık kendimiz oynadık…
*************************
Gelelim ikinci konumuza;
YÖK( Yükseköğretim kurumu) Başkanlığı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, yükseköğretim kurumlarının fakülteler ve yüksekokullar bünyesinde yer alan programlarından mezun olanlara hangi unvanların verileceği konusundaki yazısı 26-07-2012 tarihli yükseköğretim yürütme kurulu toplantısında incelenmiş ve yeni unvanlar yayınlanmış…
Bence hiç yayınlanmasaydı daha uygun olurdu. Bakın, şimdi yaşanan komediye;
Sektörümüzde, Teknik Lise, SHYO 2 senelik, 4 senelik, TYP’liler diyerek adlandırılıp hepsine birden teknisyen denilerek işin içinden çıkılan bu mesleğe koskoca YÖK tarafından verilen unvanlara bakın.http://www.memurlar.net/haber/281770/ Bu linke tıkladığınızda görüleceği gibi, uçak elektrik, elektronik mezunlarına “mühendis” denirken, aynı öğrenim kriterleri doğrultusunda eğitim gören, uçak gövde motor ve uçak gövde motor-motor bakım(!) teknisyenleri ise “makinist” olarak değerlendirilmiş:)Güler misin? Ağlar mısın?
Sevgili YÖK; sen bizim eğitim ve öğretim kurumlarımızın en üst merciisin. Senin bilgi alabileceğin bir dolu kurum, kuruluş, yüksekokul, fakülte ve devlet kurumları varken sen bu saçmalığı nasıl yayınlarsın..?
Önce, SHYO mezunlarının en gözde bölümlerinden biri olan Gövde-Motor mezunlarına konulan makinist unvanına yönlenelim.
Makinist ’in sözcük anlamı, Türkçe sözlükte; lokomotif, vapur, fabrika vb.’nin makinesini işleten kimse. Makinelerden anlayan, makineleri onarabilen usta. Gösterimci, olarak belirtilmiş.
Ben bu unvanı daha çok, DDY( Devlet Demir Yolları)’ de trenleri kullanan kişilere makinist denir diye biliyordum. Sanırım YÖK tren, vapur, fabrika vb… ile uçağı aynı kategoride görmüş ve bakmış ki bu havacılar da tamirci, makinist diyelim olsun bitsin diyerek işi bağlamış.
İyi ki pilotlar için YÖK’den bir tanım istememişler. İsteselerdi sanırım onların bazılarına astronot, bazılarına da sürücü deyiverirdi
Hazır bu makinist konusu gelmişken, hem kızgınlığınız geçsin hem de biraz gülümseyin diyerek, bir anımla bu konuyu pekiştireyim…
Teknik A.Ş’nin Hat bakım bölümünde vardiya şefleri vardır. Bu vardiya şeflerinin önünde, VHF telsizi her an açıktır. Uçuşa giden veya dönen uçaklar, bir sorunları olduğunda bu bölümü arayarak sorunlarını iletirler… Vardiya şefleri aldığı arızayı ilgili bölüme ileterek arıza ile ilgili konuyu kapsayan uzman teknisyenleri uçak başına yönlendirirler.
Bende, yeni UTED başkanı olmuşum ve bu makinist ifadesine acayip sinirleniyorum. O zamanlar pilotlarımızın hepsi asker kökenli ve askerlikte bu teknisyenlere makinist demeye alışmışlar. Bu yanlış ifadeyi değiştirmek, uçak teknisyenliği mesleğinin temsilcisi olarak tabii ki bana düşüyor diye düşünürken, telsizden; ‘”Makinistlik!,Makinistlik ! diye seslenen kaptanın sesini duydum ve telsizden ona; “Buyurun DDY(Devlet Demir Yolları) sizi dinliyor” diye cevap verdim.
Kaptan; “ Ne DDY’si kardeşim! Ukalalık yapmayın uçak atölyesi değil mi orası ” diye tekrar seslendi. Ben; “ Evet kaptanım, ama siz makinistlik dediğiniz için burada makinist bulunmadığından espri yapmak istedim. Buyurun uçak teknisyeni arkadaşlar sizi dinliyor, devam edin lütfen!” dediğimde, kaptanla telsizde ufak çapta bir tartışma yaşamıştık.
Şimdilerde kaptanlar, pilotlar ne diyor bilemiyorum, ama makinist diyen eski kafalılar pek kalmadı sanırken, bir de baktım ki bizim YÖK hala oralar da seyrediyor.
İşin daha da komiği; SHYO’ ların uçak elektrik-elektronik bölümlerinden mezun olanları da mühendis yapmışlar.
Zaten, SHYO’ ların 4 senelik kadersiz mezunları , ”Biz neyiz” kavgası verirken, araya YÖK giriyor ve birine mühendis, diğerine makinist deyiveriyor:) Hani bazı sözler vardır. İnsanların çok ağrına gidecek diyerek; “kavgada bile söylenmez” derler ya… Aynı, böyle bir durum söz konusu.
YÖK; yaptığı bu hatayı mutlaka düzeltecektir. Daha doğrusu düzeltmek zorundadır. İlla bir unvan verecekseniz, hiç olmazsa elektrik-elektronik/Mekanik ayırımı yapmadan hepsine birden uçak bakım mühendisi deyin olsun bitsin.
Birileri, bu yeni görev tanımlarının yanlışlığını, SHYO’ların bölümlerinin arasında bir fark olmadığını, biri neyse diğerine de o unvanın verilmesi gerektiğini, onlara mutlaka anlatacaktır. Bu görev, şüphesiz SHGM’ye düşüyor. Bu konuda girişimi mi yaptım. Onlarda bu saçmalığa şaşırdılar.
SHGM kendi verdiği lisansta bile “Uçak bakım teknisyeni “ifadesini kullanırken, YÖK’deki bazı eski kafalılar, “Makinist” demiş. Hele hele, bunu YÖK yapıyorsa bir kez daha durup düşünmek lazım.
YÖK, kendine bağlı yüksekokulların mezunlarının unvanlarına nasıl makinist diyebiliyor, anlayan beri gelsin…
………………………………………………………………..
Üçüncü konu olarak tabii ki THY… Bu şirketimizin yönetimin yaptıkları ile ilgili saatte bir yazı yazabilmek mümkün…
THY en iyi haber ve yorum kaynağım:) Sağ olsunlar, yaptıkları her girişim benim için bir malzeme oluyor. B747’ yi alırlar, A380’i alırlar. Bunların alamayacağı yok yani… Hamdi Topçu beyi, sektörde ve medya içerisinde en eski tanıyanlardan biriyim dersem, yalan olmaz. THY’de çalışırken bir kokteylde tanışmış ve kendisi ile yaptığım sohbette basketbol oynadığını söylediğinde hafif bir kahkaha atarak “Hamdi Bey; Siz olsa, olsa güreşçi olursunuz” diyerek kendisine takılmıştım:) Hamdi bey de bana haftada bir basket oynadığını söyleyerek beni kendi aralarında yaptıkları basket maçlarına davet etmişti. Hamdi Bey, o zamanlar THY yönetim kurulu üyesi idi. Hamdi beyin, o zamanlar çok farklı ve toplumcu bir kişilik yapısı vardı dersem buna sakın şaşırmayın. Ancak yanılmışım…
Değerli okurlarım;
” At ahıra kadar kovalanır” diye benim sıklıkla yazdığım bir sözüm vardır. Bu sözden benim anladığım, birinin üstüne çok fazla gidilmemesi gerektiğidir. Minicik bir kediyi bile duvara sıkıştırdığınızda, korunma içgüdüsü ile üstünüze atlayabilir.
Siz, Hamdi Bey; Bu kişileri eylem yaptı diye işinden attınız. Bu tür eylem, yani uçakların sefere verilmediği daha önce de yaşandı diye yazmıştım. İnceleyin göreceksiniz. Tam iki tam gün bir tane bile THY uçağının havalanmadığı eylemde, eylemi organize eden kişiler dışında kimse atılmadı.
Diyelim ki, siz o dönemki THY yönetiminden daha sert ve acımasız çıktınız ve hepsini özrüne, raporunun ciddiliğine vb… bakmadan işlerine son verdiniz. Olabilir. Sonuçta yapılan eylem, yasalara göre suç ve yasalar size bu hakkı veriyor. Bu yaptırımınızı kurunun yanında yaşında yandığını tekrar belirterek anlayabiliyorum.
İleride, bu atılanların bazıları mahkeme tarafından işe iade edilecek ve siz bu işe iadelere karşı yine kanunların size verdiği yetkiyi kullanıp 8 brüt maaşlarını net olarak ödeme pahasına, işe başlatmayacaksınız. Bunu da anlayabilirim. (Bizim dönemimizde de mahkeme tarafından işe iade edildik ve işe alınmak yerine 8 maaş daha tazminat vererek işe alınmamıştık. )
Ancak;
İşten attığınız işçilerin Toplu iş sözleşmesi; 1 Ocak 2011 de başlamıştı. Sizin bu işçileri işten attığınız tarih 29 Mayıs 2012 olduğuna göre, 17 aylık maaş farkı+ 5 İkramiye farkı borcunuz var. Korkmayın, bu borcu cebinizden ödemeyeceksiniz. Bu borç THY’nin borcu…
Hadi diyelim ki; Bu borcu kanuna, nizama uydurdunuz. Bu borç, kanuna, nizama uysa da kesinlikle vicdana uymaz da sığmaz da…
Atı ahıra kadar kovaladınız. Yani işten attınız. Şimdi her fırsat buldukça atı hala ne dürtüyorsunuz
Bunu ben değil, burada bu yazıyı okuyan hiçbir insan evladı anlayamaz. Tekrar söylüyorum; hani, “kul hakkı” derler. Ben sizin kadar bu konulara pek vakıf olamam, ama(!) vicdanımdan çok korkarım. Siz Kul hakkı ben ise vicdan diyeyim. Sonuçta her ikisi de aynı kapıya çıkar.
Hatırlarsınız, Başbakanınınız bu tür dini içerikli konularda polemiğe girmez ve karşısındakine “Ulemaya danışın” derdi.:) Bende size ulemaya yani “Alo Fetva” hattına bir telefon edin diyorum. ( Tel no: 190 Ücretsiz hat) Onların cevabını duyun ve sakın kimseye söylemeyin.
Yasalardan korkunuz yok. Maşallah Grev yasağı çıkartacak kadar güçlüsünüz. Size karşı tek silah bu “Alo Fetva” hattındaki ulemalar olabilir diye düşündüm
Onları da boş ver diyorsanız ben size ne diyeyim ki…
Exit mobile version