Airbus Kargo Pazarlama Müdürü Crawton Hamilton, Airbus’ın ilk geniş gövdeli kargo uçağı olan A350F’in gerçek anlamda 21. yüzyıl uçağı olduğunu belirterek, “Önemli olan A350 gibi 21. yüzyıla ait bir uçağı 21. yüzyıla ait bir kargo uçağına dönüştürebilmek. Böylelikle yalnızca bugünün şartlarına uygun bir uçak üretmekle kalmıyor, önümüzdeki 60 yıl hizmette kalacak bir uçak yaratıyoruz” dedi.
İstanbul’da gerçekleşen ve tüm dünyadan havacılık ve kargo sektörünün temsilcilerini buluşturan Dünya Kargo Sempozyumu’nda (WCS) Airbus Kargo Pazarlama Müdürü Crawton Hamilton ile Airbus’un kargo sektöründeki faaliyetlerini konuştuk.
Airbus ailesi ülke bazında nasıl bir çeşitlilik gösteriyor?
Ana ortak ülkelerimiz Fransa, Almanya, İspanya ve Birleşik Krallık. Ancak bizim dünyanın pek çok bölgesinde ofislerimiz, eğitim, yedek parça ve montaj merkezlerimiz var.
Washington DC, Miami, Mobile – Alabama, Tianjin – Çin ve Tokyo gibi. Mesela Singapur’da bir eğitim merkezimiz var. Orta Doğu’da Dubai’de varız. Temelinde tüm dünyaya yayılmış durumdayız. Çin’e gittiğinizde çalışanlarımızın çoğu Çinli, diğer yerlerde de aynı, ancak merkeze geldiğinizde de yine çalışanlarımızın çok farklı ülkelerden olduğunu görüyorsunuz.
Bizi farklı kılan en büyük özelliklerimizden biri bu çeşitlilik zaten. Türkiye’deki genel merkezimiz Ankara’da bulunuyor. Ayrıca Airbus personeli Kayseri’de mevcut. İstanbul Havalimanı, Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen Havalimanlarında da saha servis ofislerimiz hizmet veriyor
Uçakların ömrü 20 yıl uzadı
Belirli bir anda havada tüm dünya çapında kaç Airbus uçağı uçmakta?
Şu an dünyada hizmette olan 2000 ile 2200 arası kargo uçağının yüzde 10’u Airbus. Bu uçakların çoğu önceki nesil A300’lerden oluşuyor ve Fedex, UPS gibi taşıyıcıların filosunda yer alıyor. Yakın zamanda UPS uçaklarına yüklediği yeni kokpit ile yalnızca kapasitelerini artırmakla kalmadı aynı zamanda uçakların ömrünü 20 yıl kadar da uzatmış oldu. Onun dışında fly-by-wire teknolojisini kullanan A330-200F gibi uçaklarımız var.
Şu anda gökyüzünde 70 ton kapasiteye sahip 38 adet A330-200F var. Bunların dışında EFW ve ST Aerospace tarafından yolcu uçağından dönüştürülen A320, A321 ve geniş gövdeli A330-200 ve A330-300 uçakları var. Şu anda gökyüzünde olan uçaklarımız bunlar ama, tabi ki 2025 sonunda hizmete girecek olan ve üretim hattından çıkan ilk geniş gövdeli uçağımız A350F’i de unutmamak lazım.
Airbus teknolojik yeniliklerde nasıl bir yolculuk içinde, özellikle kargo uçaklarında?
Ana teknolojilerde kargo uçakları çoğunlukla yolcu uçaklarımız ile aynı teknolojik özellikleri taşıyor kuşkusuz. Aerodinamik, güç üniteleri ve iniş takımları ve çoğu sistem aynı. Bu da pazara halihazırda denenmiş ve kendini kanıtlamış teknolojiler getirmemizi sağlıyor.
Kargo pazarına baktığımızda ise en önemli yeniliğimiz yan kargo kapımız.175 inç genişliğinde tamamı karbon yan kapımız, bunun nedeni de A350’nin bir karbon uçak olması. Uçağın neredeyse yüzde 70’i ileri teknoloji karbon malzemelerden oluşuyor. Bir başka kritik teknoloji de kargo yükleme sistemi. Ayrıca uçaklarımızın dijital menşeli olması bir başka önemli nokta.
Müşterilerimize önereceğimiz ULD takip sistemi, çevre koşulları gibi hizmetlerin omurgası halihazırda mevcut. A350 gibi 21. yüzyıl uçaklarımızda mevcut. Sonuç olarak önemli olan A350 gibi 21. yüzyıla ait bir uçağı 21. yüzyıla ait bir kargo uçağına dönüştürebilmek. Böylelikle yalnızca bugünün şartlarına uygun bir uçak üretmekle kalmıyor ancak önümüzdeki 60 yıl hizmette kalacak bir uçak yaratıyor oluyoruz.
En büyük avantajımız inovasyon
Türkiye’de müşterileriniz kimler?
Kargo taşıyıcısı olarak Türkiye’de Turkish Cargo’nun yanı sıra MNG havayolları ve ULS Havayolları Kargo Taşımacılık müşterilerimiz arasında yer alıyor.
Airbus’u rekabetçi üstünlük boyutuyla sektörde nerede görüyorsunuz?
Aklıma ilk gelen müşterilerimize sunduğumuz seçenek avantajı, ki 50 yıldır kargo sektöründe bu bir ilk. Her zaman bir rekabet içerisindeyiz ve bizim masaya getirdiğimiz en büyük avantajımız inovasyon ve teknoloji. Fly-by-wire, yan lövye ve gaz kolu gibi özelliklerle müşterimize ortak kullanım avantajı sunuyoruz. A320, A330 ve A350 uçakları için aynı pilot havuzunu kullanmak kargo sektörü için bir ilk. Daha önce 757 ve 767 ile A300 ve A310 tipi uçaklarda benzeri yaşanmıştı, ancak bu daha da entegre bir sistem ve biz de bu noktada verimliliği artırabiliyoruz.
Bir başka konu ise olaylara farklı bir açıdan bakabilmemiz. Endüstrideki ortaklarımıza işlerini nasıl yapmaları gerektiğini söyleyemeyiz, çünkü onlar bizden daha fazlasını biliyorlar. Biz de bunun bilincindeyiz. Ancak müşterilerimizi dinlediğimiz zaman, ki havayolları ile 100’ün üzerinde geri bildirim seansı düzenledik, diyelim ki 100 öneriden bize 90 geri dönüş sağlamışlar, biz de bunların yüzde 80-90’dan fazlasını adapte edebiliyoruz.
Somut bir örnek verebilir misiniz?
Örnek vermek gerekirse, kokpitte hava sirküle edilir, ancak bu hava kabini de kapsar. Diyelim ki canlı hayvan taşıyorsunuz bu da kabindeki kokunun tüm uçağa yayılması anlamına geliyor. Biz de kabine taze hava vermeye başladık. Çünkü 21. yüzyılda yaşıyoruz ve 21. yüzyıl pilotları için bu yüzyılın uçaklarına ihtiyaç var.
Böylece diğer konulara da bakmaya başlıyorsunuz. Uçağın yanında bulunan büyük kargo kapımız gibi. Havayollarının bizden bir başka isteği ise motorları tek seferde ve kolaylıkla taşımak oldu. Böylelikle uzun süre alan, verimliliği azaltan ve yerde geçen süreyi artıran malzemeleri bağlamak, vs gibi işlemleri yapmak zorunda kalmayalım dediler.
Biz de böylelikle modern uçak motorlarına baktık ve bu motorları tek seferde kolaylıkla yükleyebilmek için bir çözüm ürettik. Sonuç olarak müşterilerimizi dinlemek ve onların istekleri doğrultusunda hareket edebilmek bizi farklı kılan en önemli özelliklerimizden bir tanesi diyebilirim.
Müşteri odaklı ürünler, uçaklar ya da kullanıcı dostu teknolojiler diyebilir miyiz?
Biz tasarımlarımızı her zaman kullanıcı merkezli yapıyoruz. Teknolojilerimize baktığınız zaman kullanıcılarımızı düşünerek tasarladığımızı görebilirsiniz. Bu bizim en büyük hedefimiz. Örnek vermek gerekirse ‘büyük kargo kapımız’. Müşterilerimize, kullanıcılara sorduk: Var olan kapılarınızı nasıl kullanıyorsunuz, ne istersiniz, var olan çözüm iyi mi, kötü mü? Önemli olan olaylara bütünsel olarak bakabilmek ve öncü olmak Airbus’ın DNA’sında var.
Sürdürülebilirlik için tüm endüstri bir araya gelmeli
Sürdürülebilirlik konusunda neler yapıyorsunuz?
Hem ekolojik açıdan sürdürülebilirlik hem de yönetim, işleyiş konusunda sürdürülebilirlik önemli. Biri olmadan diğerinin olması mümkün değil. Dolayısıyla IATA’nın 2050 nötr karbon hedeflerine ulaşmasını sağlarken bir yandan da işlerin ilerleyebilmesini sağlamalıyız. Müşterilerimiz her zaman bizim itici gücümüz oldu.
Diğer sektörlerin aksine, bizim sektörümüzde eğer müşteriniz memnun değilse bunu dile getirir ve bu aslında bizim için büyük bir avantaj, böylece isteklerini duyabiliyor ve o doğrultuda tasarımlar yapabiliyoruz. Sürdürülebilirlik açısından bakacak olursak her zaman bir baskı vardı. Bugün 1950’lere kıyasla birim başına yüzde 70 daha az yakıt kullanıyoruz. Ama tabi ki gerçek anlamda sürdürülebilirliği sağlamak için tüm endüstri bir araya gelmeli.
THY’nin oldukça hırslı büyüme planları var
Türkiye’de havacılık sektörüne ilişkin izlenimleriniz nasıl?
Türkiye’de de herkesin bildiği üzere THY’nin oldukça hırslı büyüme planları var ve WCS’da bahsedildiği üzere İstanbul’un konumu, binlerce yıldır dünyanın merkezi olduğu göz önüne alındığında aslında çok gerçekçi hedefleri var. Burada kargo merkezlerine gittiğinizde hedeflerini daha iyi anlayabiliyorsunuz ve biz de bu hedeflerini gerçekleştirmede onların yanında olmak istiyoruz. Tabi ki bizim açımızdan bu uçak satmak anlamına geliyor, ancak sonuçta bu da Türkiye’ye daha fazla gelir, havayolunun büyümesi ve Türkiye markasının dünyaya yayılması anlamına geliyor.