Kuşlar şüphesiz doğanın en güzel yaratıklarıdır. Ancak, havacılık camiasını pek sevmedikleri kesin. Sanki, büyük bir organizasyon altında çalışıyorlar ve kendilerini taklit ederek, gökyüzünde uçan insanoğlundan intikam almak için büyük bir uğraş içindeler.
Kuşlardan ilk çekinmem ve onların neler yapabileceğine tanık olmam, çocukluk yaşlarımda seyrettiğim bir filmde oluşmuştu. Ünlü yönetmen Alfred Hitchcock’un 1963 yapımı olan gerilim filmi The Birds ( KUŞLAR)’ün çok etkisinde kalmıştım.
Daha sonra 1975 yılında girdiğim THY’deki minik çelik hangarımızda, kuşlarla ikinci tanışmam gerçekleşti. Hangarımızın çelik yapısının her yerinde kuşlar yuva yapar, uçaklarımıza zarar verir, FOD’ye neden olurlardı. Biz de hangardan uzaklaştırmak için, sapanla onlara taş atar, bir daha hangara gelmemelerini sağlamaya çalışırdık. Bu ilkel sistemde geçici başarılar sağladık, ancak; daha sonra yeni hangarımızın açılmasıyla, sapanlarımızın yerini artık modernleşmiş ve bilye atan modern havalı tüfeklerimiz almıştı. Keskin nişancı arkadaşlarımızın, günün her saatinde, ellerinde tüfekleriyle kuşlara karşı atış yapmalarını gözlerdik.
Zamanla bu ilkel sistemlerin yerini, teknolojik gelişmelerin son ürünleri olan gelişmiş, görsel kuş kovucular aldılar. “Korkuluk” dediğimiz, üstünde asık suratlı insan motifleri bulunan onlarca şişme balon, yeni hangarımızın değişik bölgelerine asılmaya başlandı. İlk günlerde güzel sonuç aldığımız bu balonlara, kuşlarımız sonradan alıştılar ve değil kaçmak, üstüne onlarcası birden konarak, sanki bizlerle alay eder hale geldiler ve sonunda balonları da kullanamaz olduk. (Sonradan öğrendim ki; o balonlardaki şekillerin arada bir değiştirilmesi gerekiyormuş!)
Bu kadar büyük teknolojik olanaklara sahip olmamıza karşın, hala bu kuşlara karşı yenik düşüyoruz.
İnsanoğlu, büyük zararlar vermesine, uçakları düşürebilme olasılığına, pilotların korkulu rüyası olmalarına karşın, bir türlü kuşlardan kurtulabilmeyi beceremiyor!
Yaptığım incelemede öğrendim ki, bu mücadelede öncelikle; kuşlara uygun ortam sağlamamak ve dışarıdan gelen kuşları engellemeye çalışmak gerekiyormuş.
Havalimanlarımızı gözlemlediğimizde,Kuşlara, özellikle kargalara, istenmeden de olsa havalimanlarımızda harika bir ortam sağlanmış görünüyor!
Atatürk Havalimanımızın Başmüdürü Sayın Celal Özuğur ile yaptığım görüşmede; kuşlarla mücadele çalışmaları yapıldığını, fakat bu çalışmada bir türlü başarılı olamadıklarından sözetti. Kendisine bazı önerilerim olduysa da, sanırım bu konu DHMİ Genel Müdürü’nün yetkisinde. Bu konu sadece Atatürk Havalimanımıza değil, tüm meydanlarımıza uygulanması gereken sistemleri içerdiğinden, bu yazımla birlikte DHMİ Genel Müdürü Sayın Mahmut Tekin’in dikkatini bir kere daha bu önemli konuya çekmek istiyorum.
Yaptığım araştırma neticesinde oluşan tavsiyelerim:
1- Havalimanı temizliğine son derece dikkat edilmeli ve yiyecek, içecekle ilgili kafeterya, restaurant gibi yerlerin attıkları çöplere mutlaka dikkat edilerek, hiçbir şekilde ağızların açık bırakılmamaları sağlanmalıdır.
2- Kargo sahasındaki yangından sonra oluşmuş artıklar daha dikkatli temizlenmelidir.
3- Sadece havalimanlarında değil, çevresinde tarımsal ürünler yetiştiren tüm tarla, sera gibi yerler kapattırılmalı veya sonic, ultrasonik ve akustik cihazlar, sadece havalimanımıza değil yakınımızdaki tarlalara veya seralara da sadece yerleştirilmeyle kalınmamalı, çalışıp çalışmadıkları periyodik olarak kontrol edilmekle kalmayıp, frekans değişiklikleri de zaman, zaman yapılmalıdır.
4- Yararlı olmadıkları Sayın Özuğur tarafından söylense de, mutlaka havalimanının birçok yerinde Bio-akustik kuş kovucular, -Görsel kovucular, -Sonic, Ultrasonik kovucular, -Lazer tabancalarla mücadele yapılmalıdır. (Şu anda Havalimanlarımızda yazık ki, hiçbiri bulunmuyor.)
İstanbul Atatürk Havalimanı Başmüdürü Sayın Celal Özuğur, bu aygıtları kontrol amacıyla, kısa süreli deneme şeklinde alıp kullandıklarını, yararlı olmadıklarını gözledikleri için geri verdiklerini söyledi. Aslında bu tür aygıtlara alışan kuşlara karşı, zaman, zaman aletlerde frekans değişikliği yaparak, kuşları o alıştıkları frekanstan uzaklaştırmak, zaman, zaman yer ve konum değişiklikleri yapmak yararlı oluyor.
En azından yukarıda saydığım ve dikkat edilmedikleri, burada yayınlanan resimlerle kanıtlanmış olan çevre temizliği ve bu konuda yapılmış tüm teknolojik cihazların kullanılması, mutlaka %100 olmasa da büyük bir miktarda bu tehlikeyi önleyecektir diye düşünüyorum.
Adını burada yazarak, reklamını yapmak istemediğim bir firma, bu konuda çok başarılı sonuçlar alıyor. (İstendiği takdirde adını verebilirim.)
Bu yeni sistem, Türkiye’de: Anadolu Üniversitesi, Fenerbahçe Tesisleri, Fenerbahçe Orduevi, 1.Ordu Komutanlığı gibi kurumlarımızın yanı sıra, dünyada; British Havacılık, İngiliz Havayolları, İtalya Havaalanları, Hollanda Kraliyet Hava Kuvvetleri, Singapur Hava Kuvvetleri, İngiliz Sivil Havacılık İdaresi tarafından kullanılıyor. Bir gün, gittikçe artan kuş saldırılarından gördüğümüz maddi zararlar dışında bir darbe yersek, bunun sorumlusu, sanırım bu uyarılarımızı önemsemeyen ilgililer olacaktır ve bu teknolojik aygıtlara sonradan sahip olmanın hiç bir anlamı kalmayacaktır.
Kuşların verdiği ve verebileceği zararlara baktığımızda; özellikle alanlarımızdaki iniş ve kalkışlarda, uçakların büyük tehlike içinde oldukları gözlemlenecektir. Kuşların; motor blade (pal-pervane)’erini kırdığı, eğdiği ya da motora giren havayı engelleyerek güç kaybına, motorda vibrasyona ve ısınmaya yol açtığı bilinen ve sürekli rastlanan olaylar.
Ayrıca, kamikaze örneğinde olduğu gibi; kuşlar kokpit camlarına çarparak çatlamasına, uçağın radarının bulunduğu nose dome(radom) denilen bölgeye çarparak uçağın burnunun çökmesine ve radar sisteminin olumsuz etkilenme riskine, kısaca, uçağın uçmasına engel olacak buna benzer bir çok örnek verilebilir.
Bugün; çöplüğe dönmüş, hiçbir teknolojik araç gereç kullanılmayan meydanlarımızın yanı sıra,şirketlerin kendi hangarlarında bile gerekli önlemi almamış ya da aldırmamış, bu önemli eksikliği denetlemeyen bir sivil havacılığımız var.
Oysa, bunların denetlenmesi, ilgili meydanların ve hangarların bu tehlikeye karşı ne gibi emniyet önlemleri aldığının gözlemlenmesi gerekir.
Şu anda en azından; sapanla taş attığımız, tüfeklerle avcılık yaptığımız, şimdi ise gülümseyerek andığımız bu eski sistemlere geri dönsek mi acaba? diye düşünüyorum (!). Ya da, elimizde davul, tokmakla dolaşıp kuşların ürkmelerine ve kaçmalarını mı sağlasak(!) (Zamane kuşları; kendilerine karşı uygulanan dedelerinden duydukları bu ilkel sistemler için, bizlere de mutlaka gülmekten kırılacaklardır..!)
Hiçbir kuş kovucu sistemin kurulu olmadığı havalimanlarımızda ve hangarlarımızda, eskiden olduğu gibi en azından sapanla, tüfekle, davul, zurnayla avcılık ve kuş kovuculuğu yapmak, şimdiki güvensiz ortamdan daha iyi olacaktır sanırım.
İyi haftalar, emniyetli uçuşlar.