Bugün takvimler 17 Eylül’ü gösteriyor. Kiminin doğum günü, kiminin de acıyla hatırlayacağı ölüm yıldönümü. 17 Eylül, bundan tam 62 yıl önce, Başbakan Adnan Menderes’in asılarak idam edilmesinin de yıl dönümü. 14 Mayıs 1950’de işbaşına gelen Demokrat Parti’nin, 10 yıl sonra 27 Mayıs 1960’da yapılan bir askeri darbeyle iş başından uzaklaştırılmasından sonra yargılanan Demokrat Partili Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan 16 Eylül 1961’de, Başbakan Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961’de İmralı Adası’nda idam edilir.
Menderes Ailesi’nin ve onu sevenlerin üzüntüyle andığı bu acı olaydan iki yıl önce, Londra yakınlarında uçak kazası geçiren Adnan Menderes bu kazadan sağ kurtulmayı başarmıştı. 14 kişinin can verdiği kazanın nasıl meydana geldiğini ve olayda bir ihmal, bir kasıt olup olmadığını öğrenebilmek için geçmişe bir daha bakmakta fayda var.
Başbakan Menderes, Türkiye, İngiltere ve Yunanistan arasında varılan mutabakat üzerine Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşu için “Üçlü Kıbrıs Antlaşması” nın imzalanacağı toplantıya katılmak üzere İngiltere Başbakanı Harold Macmillan’ın daveti üzerine Londra’ya gitmeye karar verir. Menderes ve beraberindeki heyeti taşıyan Türk Hava Yolları’nın TC-SEV tescil işaretli Vickers Viscount 793 D tipi uçağı 17 Şubat 1959 tarihinde Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan Londra’ya gitmek için havalanır.
Roma’da yakıt ikmalı yapan dört motorlu uçak, Londra Heathrow Havalimanı’na yaklaştığı sırada yoğun sis nedeniyle Paris’e yönlendirilmek (Divert etmek) istendiyse de, daha sonra alternatif havalimanı olan Londra’nın 40 km. güneyindeki Gatwick Havalimanı’na yönlendirilir. Fakat, uçak inişe 4,5 kilometre kala, sis ve kötü hava koşulları nedeniyle Surrey bölgesindeki Newdigate Köyü yakınlarındaki ormanlık alana düşer. Ağaçlara çarpan uçağın iki kanadı kopar ve ters döner. Uçakta bulunan 8 kişilik mürettebattan 5’i, 16 yolcudan ise 9’u hayatını kaybeder.
Olayı inceleyen tarihçiler, Menderes’in uçağının düşmesinden bir saat önce bir Yunan uçağının havalimanına indiğini ve pilotun görüş mesafesinin de bir milin üzerinde olduğunu söylediğini yazıyor.
Acaba, uçak Gatwick’e o saatte bilerek mi yönlendirilmişti. Uçağa bir komplo mu kurulmuştu? İşin burası hiç net değil?
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin ve Türk Hava Yolları’nın bu kazayla ilgili olarak nasıl bir soruşturma yaptığı, yerel otoritelerin yaptığı soruşturmanın nasıl takip edildiği doğrusu bugün bile merak edilen bir konu olmayı sürdürmektedir.
Kazadan sonraki iki yıl içinde yapılan soruşturmaların 27 Mayıs darbesinden sonra takip edilip edilmediği da başka bir merak konusu. Askeri mahkemelerce ‘suçlu’ bulunarak asılan bir başbakanın geçirdiği uçak kazasının izini sürmeye o günkü yönetim gerek görmemiş olabilir mi? Tüm bu soru işaretlerinin cevaplarını aradan 60 küsur yıl geçtikten sonra net bir şekilde açıklayabilecek bir havacılık otoritesi veya resmi makam var mıdır?
Kazada, 14 kişi hayatını kaybederken, mürettebat ve yolculardan 7 kişi kazadan yaralı olarak kurtulurlar.
Menderes’ı uçak enkazından çıkaran bölge sakinleri onu evlerine götürüp, ardından da acil servisi arayıp, Red Hill Hastanesi’ne naklini sağlarlar.
Tedavinin ardından, onu kurtaran ailenin evine dönerek dinlenir. (Menderes, kendini kurtaran Margaret ve Tony Bailey Çifti’ni Türkiye’ye davet eder, onlar da kabul edip, tatile gelirler.)
Feci kazayı, İngiliz gazetelerinden Daily Mail “Menderes Mucizesi” manşetiyle verirken, Daily Herald Gazetesi “Barış uçağında dehşet”, başlığıyla duyurur.
İngiliz basını kazanın hemen ardından 19 Şubat 1959’da imzalanan ve “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulmasını” sağlayan Londra Anlaşması’na da sayfalarında yer verir.
20 Şubat 1959 tarihli Daily Mail gazetesi “Başucu Anlaşması” başlığıyla manşetten duyurduğu haberinde, “Menderes’in tedavi gördüğü klinikteki (Harley Street’teki, The London Clinik olabilir) odasında İngiltere Başbakanı Macmillan ve Yunanistan Başbakanı Konstantin Karamanlis ile Londra Anlaşması’na imza attığını” yazar.
Londra’nın güney batısında bulunan Brookwood Türk Hava Şehitliği’nde, üzerinde kazada hayatını kaybedenlerin isimlerinin yazılı olduğu bir anıt vardır.
TBMM, 11 Nisan 1990’da idam edilen Menderes, Zorlu ve Polatkan’ın itibarlarını iade eden kanunu kabul eder.
Kanun uyarınca Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun naaşları, 17 Eylül 1990’da İmralı’dan alınıp, devlet töreniyle Vatan Caddesi’ndeki Anıt Mezar’a defnedilir. Anılarda yaşıyorlar. Ruhları şad olsun.
Mutlu yarınlar Türkiyem…
—————————————————————
İstanbul, 2022’de yedinci sıraya yükseldi
Dünyanın en büyük havalimanı hangisi?
Dünyadaki tüm havalimanlarının başarı öncelik ve büyüklükleri farklı zaman ve şartlarda yapıldığından, bu nedenle de sıralamanın her an değiştiğini söylemek mümkün. Aslında havalimanları yolcu ve inen- kalkan uçak sayısı gibi iki ana kriter üzerinden değerlendirilmelidir. Bu işlerle uğraşan kuruluşlar yeme içme, güvenlik, gecikme, fiyat ve mimari görünüm gibi bir çok konuda “En iyi, en konforlu, en ulaşılabilir havalimanları” nı seçmek için anketler yapıp yayınlıyorlar. “En büyük havalimanı hangisi” deyince bir meydanın coğrafi olarak ne kadar yer kapladığına bakarak bir sonuç alabiliriz. Dünya çapında yapılan değerlendirmeye göre, Dammam’daki (Suudi Arabistan) Kral Fahd Havalimanı 776 km2’lık yüz ölçümüyle dünya üzerinde en geniş alana sahip havalimanıdır. ABD’deki Denver (Colorado) Havalimanı 136 km2 ile ikinci ve İstanbul Havalimanı da 76.5 km2’lık alanıyla dünya üçüncüsüdür.
Asıl ve en önemli kriter olan yolcu sayısı veya inen kalkan uçak sayısına bakınca
Uluslararası Havalimanları Konseyi’nin (ACI) 2022 rakamlarında sıralama şöyle:
1- Hartsfield-Jackson Atlanta (ABD) 93,7 milyon, 2- Dallas Fort Worth (ABD) 73,4 milyon, 3- Denver (ABD) 69,3 milyon 4- Chicago O’Hare (ABD) 68,3 milyon, 5- Dubai (BAE) 66.1 milyon. 6- Los Angeles (ABD) 65.9 milyon 7- İstanbul (Türkiye) 64.3 milyon, 8- Londra (İngiltere) 61.6 milyon, 9- Yeni Delhi (Hindistan) 59.5 milyon 10- Paris Charles de Gaulle (Fransa) 57,5 milyon.
Bu rakamlara göre bu havalimanlarında iniş ve kalkış yapan uçak trafiğinin de aynı şekilde rekor kırdığı görülmektedir.
Doğal olarak 330 milyonluk bir nüfusa sahip olan ABD’nin havalimanları iç hat yolcu trafiğinde rekorları elinde tutuyor.
Yine aynı şekilde Yeni Delhi, Hindistan’ın nüfusunun çokluğuyla öne çıkıyor. İlginç olan şu ki geçmişi dört yıl olan İstanbul Havalimanı, Londra ve Paris gibi iki eski ve önemli havalimanını geride bırakmış.
2023 yılının ilk sekiz ayında bu sayılar fazla bir değişiklik göstermemiş ve bu havalimanları yerlerini korumuşlardır.
Gelecek yıllarda bu sıralama, İstanbul Havalimanı’nın dördüncü pistinin ve Çin’de yapılan Daxing Havalimanı tesislerinin genişletilmesiyle değişecektir. Çin’in nüfus faktörü, bu havalimanın 2025’te 100 milyonluk bir kapasiteye ulaşacağı görüşünü hayli kuvvetlendiriyor.
Gazeteci Vahap Munyar’ın aktardığına göre İstanbul Havalimanı’nın CEO’su H. Kadri Samsunlu geleceğe yönelik olarak planlarını şöyle dile getirmiş.
“Avrupa’daki havayolu şirketleri hâlâ pandeminin zararları ile mücadele ederken İstanbul Havalimanı, bu yıl pandemi öncesi yolcu sayısını yüzde 10 aşarak 75 milyon yolcuya ulaşacak.“
En büyük havalimanları arasındaki yerleri konusunda iddialı konuşan Samsunlu, dört sene içerisinde 100 milyon yolcuyu geçerek dünyada ilk beş havalimanı arasına gireceğiz.
Havalimanı kapasitemizin yüzde 75’ini kullanıyor olmamıza rağmen dördüncü pistin inşaatına da başladık. 500 milyon Euro’luk yatırım öngörüyoruz. Dördüncü pist inşaatı 36 ay sürecek. 2026 Ağustos ayında hizmete açmayı planlıyoruz.”
Samsunlu, ileriye yönelik hedeflerini bu şekilde dile getirirken sıralamada iki basamak yükseğe çıkarak dünyanın en büyüklerinden olmayı hedefliyor. Fakat listedeki diğer havalimanlarının da boş durmayacaklarını ve onların da hedefleri olduğu gerçeğini gözden kaçırmamalı.
Evdeki bu hesap çarşıya uymayabilir.