Lockheed Martin tarafından üretilen 5. nesil savaş uçağı F-35’in üretiminde kullanılan uranyum stoğunun ABD’de azalması, ulusal güvenlik endişelerini artırıyor. ABD hükümeti, uranyum tedarikini sağlamak için Türkiye gibi uranyum rezervlerine sahip ülkelerle görüşmelere başlamayı düşünüyor.
Güney Çin Denizi’nde yaşanan gerilimler, ABD ve Çin arasındaki güç mücadelesini derinleştiriyor. Çin’in deniz filosunun hızla genişlemesi ve modernleşmesi, ABD’nin stratejik avantajını tehdit ediyor. Rapora göre, 2030 yılına kadar Çin’in gemi sayısının 435’e ulaşması beklenirken, ABD’nin uranyum stoğunun kritik seviyede azalması, savunma endüstrisinde ciddi tedarik zorluklarına yol açıyor.
ABD ordusu, denizaltılar, savaş uçakları, füzeler ve radar sistemleri gibi kritik savunma ekipmanlarının üretiminde kullanılan uranyuma bağımlı durumda. Japonya ve Güney Kore gibi müttefik ülkelerden yapılan uranyum ithalatı ise ABD’nin stratejik güvenliğini riske atıyor; çünkü bu kaynakların savaş durumunda ulaştırılması garanti değil.
Türkiye’nin son yıllarda Nevşehir’de keşfedilen 22 bin tonluk uranyum rezervi, ABD için stratejik bir alternatif olarak öne çıkıyor. Bu rezerv, Türkiye’nin uranyum üretim kapasitesini önemli ölçüde artırmış durumda ve ABD’nin uranyum tedarik zincirini çeşitlendirme potansiyeline sahip.
Uzmanlar, ABD’nin uranyum ihtiyacının artmasıyla birlikte Türkiye gibi uranyum zengini ülkelerle stratejik işbirliklerini güçlendirmesi gerektiğini vurguluyor. ABD hükümeti ise 2027 yılına kadar sürdürülebilir bir uranyum tedarik zinciri oluşturmayı hedefliyor.
Özetle, ABD’nin uranyum sıkıntısı, stratejik güvenliği ve savunma endüstrisini ciddi şekilde tehdit ediyor. Türkiye gibi uranyum rezervleri bulunan ülkelerle yapılacak işbirlikleri, ABD’nin ulusal güvenliği için kritik öneme sahip.