Sevgili Okurlarım;
Geçen hafta yazdığım ve 1987 senesinde THY’de döviz bazlı (Dolar karşılığı TL ) maaş uygulamasını hatırlatmam üzerine bugün aldığım bir mail’de benzer uygulamanın döviz ve altın sepetine sabitlenme çalışmalarının başladığı bilgisini almış bulunmaktayım. Ancak bu uygulamanın sadece F/O ve Kaptanlara yapılması düşünülüyormuş. Geçen hafta yazdığım makalede ( TIKLAYIN) dolar karşılığı maaş uygulamasının tek yönlü olduğundan itirazlara yol açtığını ve bu nedenle uygulama başladıktan sonra kaldırılmış olmasını detayları ile yazmıştım.
Bu nedenle tekrar aynı yanlışa düşülmemesi ve uygulamanın THY’nin %100 ortaklıklı işletmelerinde de aynen uygulanmasını dilerim. Tabii ki bu aşamalarda hem Hava-İş hem de Çelik-İş’in tetikte olması gerekir.
Çelik İş’in ilk altı ay için istediği ve şu anda tarafsız arabulucuda bulunan teklifini mutlaka revize etmesi gerekir. Çünkü merkez bankası bile sene sonu Dolar/TL nin 5,69 olacağını iyimser bir görüş olarak değerlendirmişken, bir sendikanın toplu iş sözleşmelerinde ilk altı ay için %14 istemesi de neyin nesi oluyor. Böyle komik bir teklif Teknik A.Ş’nin karşısına geldiğinde o da aynı komiklikle davranmış ve %14 ü kabul etmeyerek %8 teklif etmişti. Toplu sözleşme tarafsız(!) arabulucuda çözüm bekliyor.
THY’NİN AMERİKADAN UÇAK ALMAYACAĞIZ BLÖFÜ…
Amerika’nın Türkiye’mize yönelik tehditlerine karşı yapılan uygulamalar maalesef çok cılız kaldı. TV’lerde seyrettiğimiz üzere, kimi dolar yakıyor, kimi banka kuyruğuna girmiş elinde getirdiği doları medyanın önünde bozdurarak şov yapıyor. kimi ise elindeki IPhone’unu tekmeleyip eziyor.
Kimse kusura bakmasın ama bu tür show eylemler çok cılız kalmakta. ABD’ye bu kadar cılız hamlelerle karşılık veremeyiz.
Birçoğumuzun bildiği bir hadisimiz vardır. “Sağ elin verdiğini sol el bilmemelidir” diye yazar. Bu hadiste anlatılmak istenen, yaptığınız bir hayrı, orada burada söylememeniz nedenlidir. Hatta bir güzel sözümüz daha vardır. “Yaptığınız bir hayrı balık bilmezse Halik bilir” denilerek yapılanın karşılığını beklememek gerektiğini anlatılmaya çalışır.
Ancak TV’lerde ellerinde dolar demetleri karsılarında TV kameraları dolar bozdurmak gibi basit bir show’dan ABD hiç etkilenmez. Kimse kimsenin elini tutmuyor. Tepki koyacaksan gidersin tek başına bankaya verirsin dolarını alırsın TL’ni işte bu kadar. Bunun dışında yapılan şovlar gerçekten komik kaçmaktadır.
Şimdide Gelelim En Çok Dolar Kullanan ve Dolarla Borçlanan THY’mize…
ABD’nin ülkemize yönelik tehditvari yaptırım kararları karşısında bizim de karşılık vermemiz gerekiyor. Ancak bu tür yaptırım kararları alırken incir çekirdeğini doldurmayacak kadar küçük yaptırımların faydadan çok zararı olur.
Bu nedenle tüm ülke ABD’ye ne yaptırım uygulayalım derken THY’nin reklamları kestik demesinden başka hiç sesinin çıkmamasını manidar bulmaktayım.
Şimdi bakalım THY ABD den kaç milyar dolarlık alım yapacak.
Bildiğim kadarı ile 15 tane B787 siparişimiz var.
Ayrıca, B737 8 MAX’dan tamı tamına 65 adet 2018 Ağustos -2022 Mayıs ayına kadar sipariş verilmiş.
B737-9 MAX dan ise 2019 Şubat-2020 Ağustos’a kadar toplamda 10 adet sipariş vermişiz.
KISACA B787, B737-8 MAX VE 737-9 MAX TOPLAM 90 ADET UÇAK SİPARİŞİ…
Airbus’dan alınacak olan NEO’ları yazmıyorum. Çünkü onlar ABD malı değil.
Bu kadar uçak sizce kaç milyar dolar eder. THY bu siparişlerini iptal etse BOEING kanalı ile TRUMP duymaz mı? THY’nin bu hamlesi bence etkili olabilir. THY bunu yapabilir mi? Bilemem ama en azından blöf bile olsa denenebilir.
Türkiye’nin THY kanalı ile yapacağı bu iptallerin yapacağı etki yanında dolar bozdurmak, IPhone kırmak vb… Sıfır kalır.
Tabii ki, THY’nin kendi inisiyatifinde yapabileceği işler değil bunlar. THY gibi ipi yukarıya bağlı şirketler, üst makamlara sormadan nefes bile alamaz.
Bir an düşündüm de THY olarak üstüne vazife olmadan Boeing alımlarını durdururum tarzı bir hamle blöf olarak kullanılabilir. Bir bakarsınız tutar… Baktın ki, bu blöfü Boeing gördü ve hayhay dedi ve THY ortada kaldı.
İşte o zaman üst makamlar (Hükümet kanadı) devreye girer ve THY’nin blöfünün Türkiye’yi bağlamayacağı söylenerek, iptal kararını onlar veremez diyerek çözüm bulunur.
UĞUR CEBECİ
Geçen hafta THY’nin basın müşaviri Yahya Üstün’ün Uğur Cebeci’nin yolculuğu öncesi yolladığı mail ortalığı karıştırdı. Karıştırdı diyorum çünkü bu mail de yazanlar her zaman yapılıyordu. Ancak sessiz sedasız, mail ortamı ile değil telefon görüşmeleri ile… Hamdi Topçu zamanından beri gittikçe abartılarak yapılan bu uygulama, THY’nin medyadan korkusu nedenlidir.
Uğur Cebeci’yi çok eskiden beri tanırım. Bir zamanlar eşi olan Güliz hanımla uçuş görevlerinde birçok kez karşılaşmıştım. Uğur beyin havacılığa meraklı olduğunu Güliz hanımdan öğrenmiştim. Sonraları birde baktım ki, Uğur Bey havacılık yazarı oluvermiş. Hürriyet gibi yüksek tirajlı ve herkese hitap eden bir gazetede yazı yazmak kolay olmasa gerek. Uğur Beyin tanınmışlığı, büyük bir gazetede yazması ve havacılığa gerçekten meraklı olmasından kaynaklanır.
Teknik kökenli THY Genel Müdürü Yusuf Bolayırlı ile birlikte hangarlarda dolaşır ve Yusuf beyden devamlı teknik bilgiler alan Uğur Cebeci ile birçok kere karşılıklı sohbet etmiştim. Uğur Beyi UTED gecelerine davet eder, ağırlardık. Uğur Bey’de bu davete karşılık hem gazetesinde gecemize yer verir, hem de video olarak TV’lerde yayınlatırdı. Kısaca o zamanlar diyaloğumuz iyi idi.
Bir gün, genel müdürümüz Yusuf Bolayırlı Beyin yanında bana espri ile karışık laf sokması ve benim ona (onun üslubu ile) cevap vermem nedeniyle arkadaş ve dost ilişkimizin arasına kara kedi girmişti. O günden beri kendisiyle görüşmeyiz.
Uğur Bey, sadece teknik hangarlarda gezmez hemen hemen her uçuşunda kokpitte bulunurdu. Tabii ki, bu kadar çok teknik adam ve kaptanla diyalog kuran birisi için uçak hakkında (yüzeysel de olsa) bilgi sahibi olması son derece normaldir.
Kendisini yukarıda değindiğim nedenle sevmesem de, havacılık yazarıyım diye ortalarda dolaşan tüm gazeteci/habercilerden çok bilgili olduğunu söyleyebilirim.
Ancak bu bilgi seviyesi bir teknisyen veya kaptan ile kesinlikle karşılaştırılamaz. Uğur Bey ile birlikte çalışan Tolga Özbek’i de tanırım. Benim UTED başkanı olduğum dönemlerde UTED binasına uğrayan ve dergilerimizi yakından takip eden havacılığa meraklı biridir. Uğur Bey kadar olmasa da o da bilgili bir arkadaşımızdır.
Kısaca her ikisinin de havacılık bilgisi ve mazisi diğer yazarcıklardan çok daha fazladır.
Siyasi hükümet tarafından göreve getirilen THY yönetimlerinin ülkenin en çok okunan gazetesinde yazan biriyle kötü olmamaya çalışması doğaldır.
Uğur Cebeci’nin sıklıkla kullandığı bir sözü hiç unutmam. “Gazeteciden dost olmaz” derdi. Çok doğru bir tespit. Ben de her zaman bu tespitine katılmışımdır.
THY yönetiminin göreve gelişi siyasi kanallardan olunca doğal olarak her şeyden korkak oluyorlar. Bu nedenle sadece Uğur Bey’e değil diğer medya mensuplarına da ellerinden gelen kolaylıkları gösteriyorlar. Elite Kart taşıyan, kendi biletlerini, anasının babasının biletlerini Business Class’ a Upgrade ettirerek komplekslerini tatmin eden, CIP salonlarından uçağa binen başka gazeteci veya gazeteci bozuntuları yok mu?
THY’nin bilhassa hat açılımlarındaki medya davetlerini kaçırmayan, gidilen yerde THY’nin konuğu olarak yiyip, içen gazeteciler yok mu? İşte Uğur Cebeciyi bir tek onlar kınayamazlar.
Uğur Bey her zaman aynı ihtimamla seyahat ederdi. Hamdi Topçu zamanında hostes kıyafetlerine kadar görüş belirten birini sımartan THY’nin yönetim kurulu başkanı Bay Hamdi değil miydi?
Bu şımartmayı sadece THY Basın Müşaviri Yahya Üstün yapmadı diğerleri de yaptı. Ancak diğerleri, daha farklı bir sistemle sesiz sedasız davrandı ve ilgili birimlere mail atmayıp telefonla bilgilendirdi.
Aslına bakacak olursanız, Suçlu Uğur Cebeci değil THY yönetiminin ta kendisidir.
Neden mi?
THY uçaklarına Do&Co hizmet veriyor. Do&Co zaten Business Class’da uçan veya biletleri Upgrade edilen kişileri listeler ve hepsini yakinen tanıdığından o kişiye veya kişilere özel menüler hazırlar. Bu nedenle,,THY’nin diğer birimlerini devreye sokmasına,ilgi alaka tarzı mesajlar atmaya gerek bile yoktur.
**********
Herkese tüm sevdikleri ile beraber sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir bayram dilerim
ABD YAPTIRIMLARINA YÖNELİK THY’DEN SES YOK…
