ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Wess Mitchell, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alması ve teslimatın hayata geçirilmesi halinde Ankara’ya yaptırım uygulayacaklarını açıkladı.
Mitchell, Türkiye’ye özellikle hapisteki Amerikan vatandaşları ve Rusya’dan S-400 satın alım planları noktasında sert eleştiriler yöneltti ve bu iki konunun Türk-Amerikan ilişkilerinin gidişatını ciddi şekilde değiştirebileceği uyarısında bulundu.
ABD Dışişleri yetkilisi, Ankara’nın S-400 satın alım planını terketmediği takdirde, Türkiye’ye F-35 uçaklarının transferini durdurabileceklerini de belirtti.
Mitchell Senato Dış İlişkiler Komisyonu’na bağlı Avrupa ve Bölgesel İşbirliği Alt Komisyonu’nun “Amerika’nın Avrupa Politikası” başlıklı oturumunda senatörlerin sorularını yanıtladı.
Mitchell oturumdaki açılış konuşmasında Türkiye’ye değinerek, hem Türkiye’yi iyi bir müttefik olarak övdü hem de demokrasinin güçlendirilmesi konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulundu. Dışişleri yetkilisi, Türkiye’yle ilişkilerde Amerika’nın öncelikleri olarak da rahip Andrew Brunson’ın serbest bırakılması, Türkiye’nin S-400 füzelerinin alımının engellenmesini sıraladı.
Dışişleri yetkilisi, Erdoğan’a, söz verdiği gibi OHAL’i bir an önce kaldırması, Türkiye’deki tüm farklı kesimleri temsil etmesi ve Türk demokrasisini güçlendirmesi çağrısında bulundu.
Mitchell, oturumda şunları söyledi: “Türkiye, hem içerde hem de dışarıda çok ciddi sorunlarla karşı karşıya. Türkiye, IŞİD’le mücadelede, mülteci krizinde ve İran’a karşı denge unsuru oluşturulmasında en önemli müttefiklerimizden biri. Yeniden seçilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bu konularda ve ikili ilişkilerde mevcut sorunların çözümü için birlikte çalışmayı umuyoruz. Amerika olarak önceliğimiz, Rahip Andrew Brunson ve haksız biçimde tutuklanan diğer Amerikan vatandaşlarıyla yerel diplomatik çalışanlarımızın serbest bırakılmasını sağlamak, Türkiye’nin Rus yapımı S-400 sistemi almasını engellemek, Suriye’nin kuzeyine IŞİD’in geri dönmesini engellemek amacıyla bölgedeki güçlerimizle yerel ortaklarımızı da içeren şekilde bir işbirliği yolu geliştirmek.”
ABD Türkiye’ye yaptırım mı uygulayacak?
Oturumda Demokrat Senatör Jeanne Shaheen, Türkiye’nin S-400 ısrarı hakkındaki endişesini dile getirerek, bu satışın Amerika’nın Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası’nı (CAATSA) ihlal ettiğini belirtti ve yönetimin bu konuda ne adımlar attığını, teslimatın yapılması halinde “CAATSA altında yaptırımların ne zaman uygulanacağını” sordu.
Kısa adıyla CAATSA olarak bilinen, Başkan Trump’ın geçen yaz imzaladığı yasa, Rus savunma sanayiiyle iş yapan firmaların cezalandırılmasını öngörüyor.
Amerikalı diplomat, Türk yetkililerle bu konuda sıkı temaslar yürüttüğünü ve bunun çok ciddi bir mesele olduğunu kaydetti.
Türk hükümetiyle tüm temaslarında, bu satışın fiziken hayata geçirilmesi halinde bunun “sonuçlarının olacağını” net biçimde ortaya koyduklarını ifade eden Mitchell, “Öncelikle, CAATSA’nın 231’inci maddesinde belirtilenlere uyacağız ve bir işlemin yapıldığını tespit ettiğimiz zaman bu maddeye göre yaptırımlar uygulayacağız” dedi.
Mitchell, S-400 sisteminin satın alınmasının, F-35’lerin satışı dahil Türkiye’nin ABD’yle askeri sanayi işbirliği üzerinde de kaçınılmaz biçimde etkilerinin olacağı mesajını da çok net vurguladıklarını söyledi.
“İlişkileri tamiri çok zor olacak şekilde değiştirecek”
Amerikalı diplomat, “Türkiye önemli bir müttefik ve ortak. IŞİD’i yenilgiye uğratmada bizim için ve bizimle yaptıkları işler kesinlikle çok önemli. İstihbarat ve diğer alanlarda onlarla çok yakın çalışıyoruz ama bu konu (S-400) işleri karmaşıklaştırma potansiyeline sahip. Hem özel ortamlarda hem de kamuoyu önünde, S-400 konusunda alınacak kararın Türk-Amerikan ilişkilerinde tamiri çok zor olacak niteliksel bir değişime neden olacağını defalarca söyledik” diye konuştu.
Senatör Shaheen de, Senato’da geçen hafta kabul edilen Ulusal Savunma Yetki Yasası’nda Türkiye’ye F-35 uçaklarının satışını yasaklayan düzenlemenin eklendiğini hatırlattı ve 21 Haziran’da Lockheed Martin’in ev sahipliğinde düzenlenen teslim törenine ABD Dışişleri Bakanlığı’nın temsilci göndermemesini takdir ettiğini söyledi. Shaheen, uçakların Türkiye’ye teslim edilip edilmediği noktasında bir kafa karışıklığı yaşandığına değinerek, Mitchell’dan bu hususa açıklık getirmesini istedi.
“F-35’lerin transferini durdurma hakkına sahibiz”
Mitchell, F-35’ler için tören düzenlenmiş olsa da bu uçakların hala Amerika’da olduğuna dikkat çekti ve normalde fiziki transferin uzun bir eğitim sürecinin ardından yapıldığını anlattı.
Bu zamanın Türkiye’ye mesajlar vermeyi devam ettirme açısından kendileri için faydalı olduğunu belirten Mitchell, “Şu anda süreç eğitim aşamasında. Kongre’deki gelişmeleri de izledik. F-35’ler konusunda üzerinde düşünülen unsurların bir kısmını biliyoruz. Ulusal güvenlik kaygıları dahil belli koşullar altında transferi durdurmamıza imkan tanıyabilecek hukuki yetkilere sahip olduğumuzu düşünüyoruz. F-35 konusunda bir karar almadan önce, Türkiye’nin S-400 konusunda adım atmadığından emin olmak için zaman ve kabiliyete sahip olmayı sürdürdüğümüze inanıyoruz. Türklere şu mesajı çok net veriyoruz: Bunun sonuçları olacak” dedi.
“Türkiye’de iki düzine civarında Amerikalı tutuklu var”
Senatör Shaheen’in Türkiye’de şu anda hapiste kaç tane Amerikalı tutuklu bulunduğunu sorması üzerine Mitchell, “OHAL’in başlamasından bu yana gözaltına alınan ya da sınır dışı edilen, çoğunluğu çifte vatandaş düzinelerce Amerikan vatandaşı bulunduğunu doğrulayabilirim” ifadesini kullandı.
Şu anda hapiste iki düzine civarında tutuklunun olduğunu, bunların çoğunun cezai kovuşturma ya da yabancı terörist suçlamalarıyla tutuklandığını, tutuklular arasında üç tane de Amerikan misyonlarında görev yapan yerel çalışanlar olduğunu söyledi.
Bu konuyu da Türkiye’yle en üst düzeye kadar tüm görüşmelerinde gündemin en üst sırasına aldıklarını vurgulayan Mitchell, “Türkiye’nin ele alınması gereken meşru güvenlik kaygıları var. Suriye’de de dahil bu konularda yardımcı olmaya çalıştık. Buna paralel olarak da, Türklerin şu noktayı anlamasına yardımcı olmaya çalışmaktayız: Amerikan vatandaşlarını adil olmayan biçimde hapiste tutmaya devam ederlerse, bu, ilişkilerimizin gidişatını önemli ölçüde değiştirecek” diye konuştu.
“Brunson’ın dosyasını inceledik, hiçbir şey yok”
Türkiye’de 1,5 yılı aşkın süredir hapiste olan rahip Andrew Brunson’ın durumuna özellikle değinen Mitchell, “Eşiyle ve ailesiyle yakın temas halindeyim. Kendisine yöneltilen suçlamalar ve dava dosyasını hem Türkçe hem İngilizce olarak inceledik. Ortada hiçbir şey yok. Bu adil olmayan bir tutuklama. Herhangi bir müttefik ya da ülke nezdinde ne kadar ileri gidebileceğimizin ve hareket kabiliyetimizin sınırları var ama her seçeneği gözden geçirmekteyiz ve en üst düzeylerde bu konudaki mesajlarımızı ortaya koyuyoruz” dedi.
“Erdoğan’dan OHAL’i kaldırma sözünü tutmasını bekliyoruz”
Mitchell, en acil konu olarak da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan seçim kampanyası döneminde verdiği OHAL’i kaldırma sözünü yerine getirdiğini görmeyi arzuladıklarını ve beklediklerini belirtti. Mitchell, bu konuyu da çok yakından takip ettiklerini söyledi.
Senatör Shaheen’in, “Geçmişte, seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye’yle ilişkilerin daha kolay olacağını hep varsaydık. Ama bu olmadı. Şimdi Erdoğan’ın daha duyarlı olabileceğine inanmak için bir neden var mı?” sorusunu da Mitchell şöyle yanıtladı:
“Türk halkının demokratik arzularına saygı gösterdiğimizi sürekli olarak dile getirdik. Bu seçimde bazı düzensizlikler hakkında kaygılıydık. İnsan haklarının durumu konusunda kaygılıyız. Seçimlerden sonraki dönemde yaklaşımımız da, işbirliği yapabileceğimiz ve ilişkileri güçlendirebileceğimiz alanları bulmaya devam etmek olacak. Söylediğim gibi, Türkiye meşru güvenlik kaygılarına sahip güçlü bir müttefik ve ortak. Dolayısıyla bu dengeyi sağlama çabasını sürdüreceğiz. Elimde kristal küre yok. Sadece şunu söyleyebilirim: Bence Cumhurbaşkanı Erdoğan da bizim halkımız konusunda, silah sistemleri konusunda, bölgedeki diğer müttefiklerle ilişkilerin tüm boyutları hakkında beklentilerimizi biliyor. Bu konulardaki mesajları vermek için elimizdeki her açılımı kullanacağız ama aynı zamanda da bu ilişkiyi daha iyi bir düzleme sokmaya çalışacağız. Türkiye’yi sadece siyasi olarak değil jeostratejik olarak da Batı yörüngesinde tutmaya devam etmek, Amerika’nın bölgedeki stratejisinin ana hedefi olmalı.”