featured

Havacılık Hukukunda Uçak Kaçırma Suçu ( Bölüm-2 )

Havacılık Hukukunda Uçak Kaçırma Suçu ( Bölüm-2 )
(Pekin Sözleşmesi ve Pekin Protokolü)
23.08.2018 tarihli yazımda havacılık hukukunda uçak kaçırma suçunu ele alarak tarihteki bazı uçak kaçırma hadiselerinden bahsetmiş ve bu konudaki mevzuat çalışmalarını aktarmıştım. Yazımda da aktarmış olduğum üzere 16 Aralık 1970 tarihli Lahey Sözleşmesi uyarınca Akit Devletler işbu suçu şiddetli cezalarla cezalandırmayı taahhüt etmişlerdir. Türkiye de bu sözleşmenin tarafı olarak bu taahhütünü yerine getirmiş ve de iç hukukumuzda uçak kaçırma suçunu düzenlemiştir.
765 sayılı Mülga Türk Ceza Kanunu’nun 384. maddesinde “Nakliye ve Muhabere Vasıtaları Aleyhinde Cürümler” düzenlenmiş ve kara, deniz ve hava araçlarının kaçırılması halinde failin hapis cezası ile cezalandırılacağı düzenlenmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda da benzer şekilde düzenleme yapılarak; “Ulaşım Araçlarına Veya Sabit Platformlara Karşı Suçlar” başlıklı altıncı bölümün 223. maddesinde; “Ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması” düzenlenmiş ve yine farklı ulaşım araçlarının kaçırılması ile ilgili müeyyideler tanzim edilmiştir. Uçak kaçırma suçunun cezası ise beş yıldan on yıla kadar hapis cezasıdır ve bu ceza da suçun işlenmesi sırasında hürriyeti tahdit, yaralama veya başka suçlar işlenmesi hainde bu ceza daha da arttırılacaktır.
1970 Lahey Sözleşmesi’ni takiben 23 Eylül 1971’de Montreal’de imzalanan ve 23 Ocak 1973’te yürürlüğe giren “Sivil Havacılığın Güvenliğine Karşı Kanun Dışı Eylemlerin Önlenmesine İlişkin Sözleşme” (Montreal Sözleşmesi) ise devletimiz tarafından 17 Nisan 1975 tarihli ve 1888 sayılı Kanunla onaylanmıştır.
Bu Sözleşme uyarınca da uçağın tahrip edilmesi, uçak içindeki şahsa karşı uçağın emniyetini tehlikeye düşürmesi muhtemel şiddet hareketinde bulunulması, uçuş halinde emniyeti tehlikeye düşürmesi muhtemel hasar verilmesi vb. eylemlerin ve bu eylemlere teşebbüs etmenin suç teşkil ettiği düzenlenmiştir. Söz konusu suçlar Akit Devletler arasında suçluların iadesi antlaşmasında iadeyi gerektiren suçlar arasında addolunacaktır.
Ayrıca işbu Sözleşme’de; sanığın ülkesinde yakalandığı akit devletin, bu kişiyi iade etmemesi halinde herhangi bir istisna tanımadan ve suç kendi ülkesinde işlenmiş olsun veya olmasın olayı ceza kovuşturması yapılması maksadıyla yetkili makamlarına intikal ettirmek zorunda olacağı düzenlenmiştir.
Lahey Sözleşmesi’ne benzer şekilde Montreal Sözleşmesi’nde de Akit Devletler’in belirtilen suçların işlenmesini önlemek amacıyla, uluslararası ve milli hukuka göre her türlü tedbiri almaya çalışacakları tanzim olunmuştur.  1988 yılında yapılmış olan Montreal Protokolü ile de Montreal Sözleşmesi’nin kapsamı havalimanlarındaki olası saldırıları da içerecek şekilde geliştirilmiştir.
11 Eylül 2001 tarihinde A.B.D.’de gerçekleşen ve 2996 kişinin ölümüne yol açan saldırıları takiben ICAO Genel Kurulu’nun A33-1 sayılı kararı ile sivil havacılığa yönelik yeni tehditlerin nazara alınarak havacılık emniyetine müteallik sözleşmelerin; Ek 17’nin ve ilgili diğer eklerin yeniden gözden geçirilmesi ICAO Konseyi ve Genel Sekreteri’nden talep edildi.
Yapılan değerlendirme ve çalışmaların neticesinde  Montreal Sözleşmesi(1971)’nin ve Montreal Protokolü(1988)’nün  yerine geçmek üzere Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşme ( Pekin Konvansiyonu / Pekin Sözleşmesi) ve 1970 tarihli Lahey Sözleşmesi’ni tadil eden Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşme’ye Ek Protokol ( Pekin Protokolü) hazırlanarak 10 Eylül 2010 tarihinde Havacılık Emniyeti Üzerine Diplomatik Konferans’ta imzalandı. Sözleşme ve Protokol terör eylemlerine karşı kapsamlı düzenlemeleriyle aynı zamanda 8 Eylül 2006 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun kabul etmiş olduğu Küresel Terörizm’le Mücadele Stratejisi’ne de katkıda bulunacaktır.
Pekin Sözleşmesi’nde çok sayıda yeni suç tanımlanmıştır.  Örneğin; hizmette olan bir uçağı ölüme, ciddi bedensel yaralanmaya veya mal ve mülke veya çevreye ciddi zarar vermek amacıyla kullanmanın suç teşkil edeceği düzenlenmiştir. Sarihtir ki; bu düzenleme ile amaçlanan şey 11 Eylül saldırılarındaki gibi hava aracının başlı başına kendisinin silah olarak kullanılmasının müeyyidelendirilmesini sağlamaktır.
Ayrıca; hizmette olan bir uçağa karşı veya böyle bir uçakta, ölüme, ciddi bedensel yaralanmaya veya mal ve mülke veya çevreye ciddi zarara sebebiyet veren veya vermesi muhtemel bir şekilde herhangi bir biyolojik, kimyasal, nükleer (BKN) silah veya patlayıcı, radyoaktif veya benzer maddeler kullanılmasının suç teşkil ettiği de yine ilk kez düzenlendi. Sözleşme’de ayrıca BKN silahları dahil ve fakat bunlarla sınırlı olmamak üzere çok sayıda silah ve maddenin taşınması, taşıtılması veya taşıtılmasının kolaylaştırılması da yine suç olarak düzenlendi.
Havalimanındaki emniyetin tehlikeye atılması, havalimanının ve/veya  havalimanındaki uçakların tahripleri de yine Sözleşme’de düzenlenen suçlar arasında yer alıyor. Akit Devletler işbu suçları işleyeleri ağır cezai müeyyidelerle müeyyidelendirmeyi taahhüt etmektedir. Sözleşme’de ayrıca yargı yetkisi, suçluların iadesi gibi konularda da düzenlemeler mevcut.
Türkiye de işbu Sözleşme’ye taraf olunmasının hiçbir şekilde Türkiye’nin tanımadığı ülkelerle işbu Sözleşme çerçevesinde ilişki kurma yükümlülüğünün üstlenildiği anlamına gelecek şekilde yorumlanmamasını beyan ederek ve Sözleşme’nin yorum veya uygulanmasında müzakere yoluyla çözüme kavuşturulamayan uyuşmazlıklarda tahkime gidileceğine ve tahkim talebinden itibaren altı aylık süre içerisinde tahkimin teşekküllü hususunda mutabakata varılamaması halinde ise taraflardan herhangi birinin uyuşmazlığı Uluslararası Adalet Divanı’na sevk edebileceğine müteallik 20. maddesinin birinci paragrafını kabul etmediğine dair çekince koyarak 02.03.2017 tarihli ve 6899 sayılı Kanun’la işbu Sözleşme’nin onaylanmasını uygun buldu. Türkiye’nin onamasını takiben de Pekin Sözleşmesi 1 Temmuz 2018 itibarıyla yürürlüğe girdi.
Pekin Protokolü’nde de yine Lahey Protokol’ünden farklı olarak suç tanımı daha kapsamlı hale getirildi ve yeni suçlar düzenlendi. İşbu protokol uyarınca; herhangi bir kimse hizmette olduğu sırada bir uçağı kuvvet veya kuvvet kullanma tehdidiyle veya cebren veya herhangi bir korkutma yolu ile veyahut teknolojik imkanlar vasıtasıyla yasa dışı ve kasıtlı olarak ele geçirirse suç işlemiş sayılır.
Ayrıca bu suçları işleme tehdidinde bulunmak veya herhangi bir kimsenin böyle bir tehdidi almasına kanundışı ve kasıtlı olarak sebebiyet vermek de yine suç teşkil eder. Bu suçlara teşebbüs,  bu suçları azmettirmek, bu suçlara iştirak etmek veya bu suçları işlemek için suç örgütü kurmak da yine protokolde suç olarak düzenlenmiştir.
Söz konusu suçları işlemiş olduğu bilinen kişilerin aranmakta olduğunu veya böyle bir suç için kolluk makamları tarafından cezai takibat için aranmakta olduğunu veya böyle bir suç için hüküm giymiş olduğunu bilerek soruşturmadan, kovuşturmadan veya cezalandırmadan kaçmasında hukuka aykırı olarak ve kasten yardım sağlamak da yine protokolde suç olarak düzenlenmiştir.
Protokolde suçlarla ilgili düzenlemelerin yanısıra yargı yetkisi ile ilgili olarak da yeni bazı düzenlemeler yapılmıştır.  02.03.2017 tarihli ve 6900 sayılı Kanunla işbu Protokol de yine devletimiz tarafından Protokol’e taraf olunmasının Türkiye’nin tanımadığı ülkelerle işbu Protokol çerçevesinde ilişki kurmak yükümlülüğünü üstlendiği anlamına gelecek şekilde yorumlanmamalıdır beyanı ile onaylanmıştır.  Pekin Protokolü de Uganda’nın onamasını takiben 1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi.
Herkese saygı sevgi ve selamlarımla;

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir