featured

EĞİTİM SİSTEMİMİZİ ÇÖKTÜREN NEDENLERİN UZMAN GÖZÜYLE ANALİZİ

Giriş Notu: Bu analiz, 1990’ların başında Amerikan havacılığına taze kan olacak yeni nesil havacıların eğitimini, küçük yaşlardan itibaren belli bir stratejik havacılık eğitim altyapısı çerçevesinde düzenlemek amacıyla, NASA ve FAA tarafından oluşturulan “Aerospace Education Task Force” tarafından Amerika’da okuduğum üniversitede akademik yüksek lisans dersi olarak, yine NASA eğitmenlerinden almış olduğum Havacılık ve Uzay Eğitim Danişmanlığı eğitimimdeki bilgi birikimim ve havacılığın hem teknik, hem temel tasarım, hem de uçuş eğitimi branşlarında verdiğim dersleri kapsayan akademik havacılık eğitimciliği tecrübelerim ışığında hazırlanmıştır.
Boeing firmasının 2013 Sonbahar döneminde yayınladığı ve havacılık sektöründe önümüzdeki 20 yıl içinde gelişmesi beklenen ihtiyaçlara işaret edilen tahminlere göre, 2032 yılına kadar dünyadaki havayolu pilotu ve teknisyeni ihtiyacının, toplamda 1.000.000 yeni personel daha gerektirecek kadar artacağı öngörülmektedir  (kaynak: BOEING 2013 Pilot and Technician Outlook)
Görünüşte, ülkemizde uçak mühendisi yetiştiren fakülteler, pilot yetiştirmek için fakülte ve özel uçuş eğitim organizasyonları ve teknik bakim eğitimi için de bakim elemanları yetiştiren fakülte ve yüksek okullar bulunmaktadır. Ne var ki, son 30 yılda, hem Türkiye’deki, hem de havacılık eğitiminin dünyadaki en gelişmiş olduğu ülkelerden olan A.B.D.’deki havacılık eğitimi gerçeği, akademik eğitim ve tecrübe donanımlı profesyonel bir bakışla kıyaslanmak suretiyle değerlendirildiğinde, Türkiye’deki durumun aslında hiç de iç açıcı olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Çünkü ülkemizdeki havacılık eğitiminin, yetersiz birkaç küçük istisna dışında, genellikle sürdürülebilir fonksiyonel bir vizyondan uzak, sadece şekilci gereksinimleri yerine getirmeye yönelik, düşük kaliteli ve kırık dökük bir şekilde yürütüldüğü, ancak, sektörün de, bu durumdan rahatsızlığını, her nedense, pek de fazla ifade etmediği, maalesef üzüntü verici bir gerçektir.
Bugün, Türkiye’de hızla geliştiği iddia edilen havacılık sektörü, genellikle havayolu ve havaalanı işletmeciliğindeki atılım, büyüme ve gelişmeler ölçüsünde değerlendirilmektedir. Diğer bir deyişle, “ne kadar yüksek kaliteli uçak tasarımcıları, teknik bakım elemanları ve pilotlar yetiştirebildiğimiz” gibi GERÇEK havacılık mesleklerinin eğitimindeki başarılarımızı ve havacılık sektörünün çarklarını çeviren bu söz konusu REEL branşların eğitimindeki altyapı gelişmelerimizi değil, sadece havacılık işletmeciliğini alkışlamaktayız.
Kaldı ki, bu saydığımız reel branşlar olmazsa, havacılık işletmeciliğinin bırakın çarklarının dönmesini, döndürülecek çarkları bile olmaz. Yani, her ne kadar ‘HAVACILIK İŞLETMECİLİĞİ’ bile kendine göre uzmanlık isteyen özgün bir dal olsa da, sonuçta, 1990’ların ortalarından itibaren Türk havacılık sektöründe alkışlanmakta olan iş, SADECE ve SADECE kısır bir havayolu ve havalimanı işletmeciliğidir.
Havacılık işletmeciliği, kısa ve orta vadede büyük maddi kazançlar getirebilse de, orta ve uzun vadede ne ülkemize, ne havacılık teknolojimize ve ne de dünya çapında kabul görebilecek düzeyde kaliteli yeni nesil havacıları yetiştirmemize katkıda bulunabilecek çok köklü bir havacılık eğitim alt yapısı kazandırmayacağı anlaşılmalıdır. Köklü bir havacılık eğitim alt yapısı olmadan geliştirilen havacılık, havayolu ve havaalanı işletmeciliği, insanimizin bunca işsizlik sorununa rağmen, yeterli sayıda yetişmiş kalifiye havacı eleman bulunamayacağından, sonuçta Türk havacılık sektörümüz, kendi insanımız yerine, yine birçok yabancı havacı için istihdam cennetine dönüşecektir. İşletmecilik konusunda dünya birincisi bile olsak, sadece havacılık işletmeciliğindeki başarılarımızın bizi, havacılık konusunda dünyanın en ileri ve gelişmiş ülkeleri arasına katmayacağının ivedilikle farkına varılması gerekmektedir.
A.B.D., Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya ve Brezilya gibi, dünyanın havacılık alt yapısı en gelişmiş ülkelerine baktığımızda, belki birkaç küçük istisna hariç, hiç birinin havayolu işletmeciliği konusunda özellikle başarılı veya iddialı işletmecilik örnekleri sergileyemediği çok dikkat çekici bir noktadır. Çünkü bu ülkelerde havacılık denilince, devlet yöneticilerinin ve strateji belirleyicilerin aklına ilk gelen şey, katma değeri çok yüksek olan hava aracı tasarımı ve imalatı, havacılık ve uzay sanayi ve bunların hepsinin de gerçekleşmesi için en temel ihtiyaç olan kalifiye teknik işgücünü yetiştirecek havacılık eğitim alt yapısını çok güçlü tutmaktır. Diğer bir deyişle, bu adamların kafası, havacılık sektöründe “kısa ve kolay yoldan” para kazanmanın tek yolu olan havacılık işletmeciliğine, her ne hikmet ise, pek basmamaktadır; belki de, kalıcı hiçbir değer üretmeden, kısa yoldan para kazanmayı önemli bir halt zanneden “Şark Kurnazlığını” bilemeyecek kadar Batılı olduklarındandır!
Bu konuya en güzel örnek, Emirates ve Etihad gibi dünyanın en prestijli havayollarına ve bir o kadar da büyük ve işlek havalimanlarına sahip Birleşik Arap Emirliklerinin, havayolu ve havalimanı işletmeciliğindeki bu imrenilen başarılarının, halen B.A.E.’ni, her nasılsa, A.B.D., Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya ve Brezilya gibi dünyanın havacılık konusundaki en gelişmiş teknolojilerine sahip ülkeleri arasına katmaya yetmemiş olmasıdır. Ayrıca, söz konusu Birleşik Arap Emirliklerinin, aynen bizim gibi havacılık konusunda yetişmiş yeterli kalitede kalifiye iş gücü bulunmadığı için, kendi vatandaşları yerine, dünyanın havacılık konusunda gelişmiş bütün diğer ülkelerinin vatandaşları için bir istihdam cennetine dönüşmüş olmasına da ayrıca dikkat çekmek isterim.
15 Temmuz sonrası iç ve dış baskılarla oluşturulan kriz benzeri durum hariç, zaten, hâlihazırda havacılık sektörümüzde büyük bir pilot ve uçak bakım teknisyeni açığı söz konusu idi. Milli havayolumuz THY bile, maalesef, THY’nin dünya çapındaki ismine ve prestijine utanç getiren politikalarla, sırf bazı ‘soyguncu simsarların’ cebine yabancı personel alımından komisyon dolsun diye, bizzat kendi bünyesindeki THY Uçuş Akademisini ve Teknik Eğitim altyapısını çok uzun yıllardır resmen atıl durumda tutarak, ülkemizi yabancı pilot ve teknisyenler için adeta bir istihdam cennetine dönüştürmekte hiç bir sakınca görmemiştir.
Dünyanın en büyük havalimanı olmasını hedeflediğimiz, İstanbul’daki 3. Havalimanı’nın da açılması ile, Türkiye’nin var olan, şu anki berbat SHGM mevzuatlarıyla iyice iş göremez hale getirilmiş aciz ve zavallı havacılık eğitim kapasitesinin, bu çok ani ve büyük ihtiyaç patlamasını karşılayamayacağı açıktır.
Dip Not: SHGM havacılık eğitim mevzuatlarına niye berbat dediğimi merak edip, bundan gocunarak açıklamamı isteyenler olursa, Türkiye’deki havacılık eğitimini resmen vatan hainliği diyebileceğimiz menfaatperest emellerle yok etmiş olan bu rezalet mevzuatları hazırlayan çapsız insanlar veya bu mevzuatları savunanlar ile, basının ve Türk halkının önündeki akademik her platformda bu konuyu memnuniyetle masaya yatırmaya hazırım. 
Benim, ne pahasına olursa olsun ülkesine ve ülkesinin menfaatlerine hizmet etmek için kendini paralayan birisi olduğum ve global düzeydeki kaliteli teknik havacılık bilgisini, tabana yaymak konusundaki kararlı çabalarım ve hiç gizlemeden sektördeki birçok kişiye dağıttığım “TÜRKİYE’NİN ŞARTLARINA ÖZGÜN BİR MİLLİ HAVACILIK EĞİTİM STRATEJİSİ OLUŞTURULMASINA YÖNELİK İKİZ PROJE ÖNERİSİ” konulu proje teklifimin serbestçe elden ele dolaştığı, aslında biraz araştırırsanız, bütün sektörce çok iyi bilinmektedir. Türkiye’de, hem teknik, hem de uçuş eğitiminde, kaliteli akademik havacılık eğitimini yok eden bu SHGM eğitim mevzuatlarını dayatanlar, ülke menfaatlerine değil, sadece ceplerine para akmasını sağlayan havacılık eğitim işletmecilerinin menfaatleri için çalışan sözde mevzuat ve yetkilendirme komisyonları ile, Türk havacılığına kaliteli taze kan getirecek yeni nesil havacıların yetiştirilmesini zorlaştırarak, işleri küçük bir zümrenin tekelinde bırakmanın, KİME veya NERELERE HİZMET ETTİĞİNİ, bu konuda son derece öfkeli olan bana ve bütün Türk halkına açıklamak durumundadırlar!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 Yorum

  1. 8 yıl önce

    Ben çözümleri 2011 yılından beri devletin ust kademelerine ve Ulaştırma Bakanı da dahil havacılık la ilgili her birime ulaştırmaya çalıştım. Ama heyhat! Bazı danışmanlar ve bürokratlat tarafından resmen yüzüme karşı ve utanilmadan. “Milyon dolar projeler varken, bu senin, zaten maliyetini çok düşük tutmakla övündüğün çözüm projelerin kime ve ne kadar kazandırsın ki? Hadi şimdi sen git ve bunları biraz değiştirip biraz cep dolduracak hale getir. O zaman bizi de ortak edeceksin tabii ve biz de seni istediğin devlet veya hukumet büyüğü ile gorusturecegiz” denildi bana. Ben de “Yakarım bu projeleri, ama böyle simsar tiplere para kazandırmam!” diyerek çektim kendimi geriye. İnsan yaptığı işten emegi ile para kazanir. Simsarlarin ve aracıların kazancı bana hiç de helal gelmemiştir.

    Cevapla
  2. 8 yıl önce

    Kamil Bey, yazımın sonunda elden ele ortalıkta dolaşıyor dediğim ve Cumhurbaşkanlığı DDK 2011/2 sayılı Havacılığın Mevcut Durumu konulu rapora binaen yazdığım bu ikiz proje önerisinde sizin bahsetmiş olduğunuz konuları aynen önermiştim. 9 yaşından 18 yaşına kadar çocuk ve gençleri yetiştirebileceğim temel planör ve havacılık eğitim kampları teklif etmiştim. Bu kamplarda kullanılacak düşük maliyetli ve basit planörleri de bizzat sahip olduğum bir ultralight imalat yetkisine binaen yine Türkiyede kendim imal edecektim. Amacım, kesinlikle zengin bir işadamı olmak değildi. 2023 hedefim olarak, Türkiye’yi 10-15 yıl içinde tüm dünyaya en kaliteli uçak tasarımcıları, mühendisler, pilotlar ve teknisyenler yetiştiren ve ihraç eden bir havacılık eğitim üssü haline getirmekti. Bu kampları devlet eliyle 7 bölgemizde açıp, maliyeti çok çok düşük olan bir hafta veya 10 günlük eğitimler vererek maddi durumu elvermeyen birçok zeki Anadolu çocuğumuzu oralarda yetistirmekti. O kamplardan çıkan cocukların havacılığı öğrenmek azmini artık durduramazsınız; kendi başlarına her bilgiyi sünger gibi emmeye başlarlar. Bundan daha etkili, ama düşük maliyetli eğitim sistemi yoktur dünyada. Eğer dilerseniz, beni facebooktan ekleyip mail adresinizi mesaj olarak atarsanız, bu proje tanıtımının bir kopyasını size de gönderebilirim. Facebook profilim, “Mehmet Feza”.

    Cevapla
  3. 8 yıl önce

    Şu ana kadar havacılık konusunda okuduğum en aklı başında yazı.

    Cevapla
  4. 8 yıl önce

    2002 de havacılık üzerine bir kitap yazmıştım ve bu kitabımı çok milletvekillerine verdim hiç biride gel bu konuyu masaya yatıralım demedi hepsi bu işlerden anlamadıkları için bence kaçtılar. Havacılık eğitimi sabah uçak üzerinde öğleden sonrada okulda eğitim olarak verilmesinden taraftarım. Hem pratik hem teorik olunca daha uzman uçak teknisyeni yetişir diyorum. Oysa ülkemizde son zamanlarda bazı eyyamcı çıkarcı diyeyim kişiler tarafından kafa yorucu uçakla ilgisi olmayan metotlar üretilerek çizginin dışına çıkılmıştır. Bir an önce şartların iyileştirilmesi ve dünyadaki uçak teknisyeni ihtiyacını karşılar duruma gelmeliyiz çünkü yurt dışında çalışan bir uçak teknisyeninin maaşı 7000-10000 dolar arasındadır. İmkanlar daha da elverişlidir. Neden kendi ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra yurt dışına teknisyen ihraç etmeyelim?. Boeingde Türk uçak teknisyeninin çalıştığını zannetmiyorum ama Kuveytli, Hindistanlıların çalıştığını gördüm. Bu konularda tecrübeli 3-5 arkadaşın fikirlerini bir araya toplayıp ulaştırma bakanlığı ile irtibata geçmeleri ülkemiz adına hayırlı olur diye düşünüyorum.

    Cevapla
    • 8 yıl önce

      Kamil Bey, yazımın sonunda elden ele ortalıkta dolaşıyor dediğim ve Cumhurbaşkanlığı DDK 2011/2 sayılı Havacılığın Mevcut Durumu konulu rapora binaen yazdığım bu ikiz proje önerisinde sizin bahsetmiş olduğunuz konuları aynen önermiştim. 9 yaşından 18 yaşına kadar çocuk ve gençleri yetiştirebileceğim temel planör ve havacılık eğitim kampları teklif etmiştim. Bu kamplarda kullanılacak düşük maliyetli ve basit planörleri de bizzat sahip olduğum bir ultralight imalat yetkisine binaen yine Türkiyede kendim imal edecektim. Amacım, kesinlikle zengin bir işadamı olmak değildi. 2023 hedefim olarak, Türkiye’yi 10-15 yıl içinde tüm dünyaya en kaliteli uçak tasarımcıları, mühendisler, pilotlar ve teknisyenler yetiştiren ve ihraç eden bir havacılık eğitim üssü haline getirmekti. Bu kampları devlet eliyle 7 bölgemizde açıp, maliyeti çok çok düşük olan bir hafta veya 10 günlük eğitimler vererek maddi durumu elvermeyen birçok zeki Anadolu çocuğumuzu oralarda yetistirmekti. O kamplardan çıkan cocukların havacılığı öğrenmek azmini artık durduramazsınız; kendi başlarına her bilgiyi sünger gibi emmeye başlarlar. Bundan daha etkili, ama düşük maliyetli eğitim sistemi yoktur dünyada.

      Cevapla
  5. 8 yıl önce

    yazini ilgi ile okudum feza hocam….soyle bir bakalim ben ingilterede yasiyorum biliyorsun.. ve biz ucak uretmiyoruz burada…UCAK PARCASI,KANAT, MOTOR VS URETIYORUZ..UCAK URETMIYORUZ ARTIK…dunyanin butun havayollarinin kullandigi yedek parca havuzu da burada…..kriz mriz vardi size dokunmadi teget gecti…biliyorsun….. o zamanlarda bizim hukumet bir karar aldi…havacilik uzerine imalat yapan her kim var ise yanina cirak alirsa onun parasini ben verecegim dedi. buna 3.5 milyar paind butce ayirdi.. senelik butcesi 120 milyar olan bir ulke icin bu para sikintili donemde iyi bir para…SALDI GITTI ORTALIGA…sonuc. 16 yasinda kendi yaptigi ucak ile dunya turuna hazirlanan cocuklar…diyecegim. bende eski bir kaptan olarak tabiiki cocuklarimi hangara 5 yasinda soktum..simdi buyuduler. biktilar. )))

    Cevapla
  6. 8 yıl önce

    Hem teknisyen hem pilot hem eğitmen olmanız nedeniyle elimde olsa sizi anında shgm genel müdürü yapardım. Ancak bu ülkede liyakat önemli olmadığından bu iş olmuyor. Hadi bakalım alın size bu ülkenin çocuğu. Hadi bakalım havacılığın iyi yere gelmesini isteyenler. Mümkün mü bu HAYIR Çünkü burası Türkiye

    Cevapla
  7. 8 yıl önce

    Nediyor Hadiste, Kuranda; isi ehline verin ve ehline
    sorun…Turkiyede bu isleri layigiylan yonetip,
    Kabiliyetli bir Jenerasyonun yetismesini sagliyabilecek
    Beyine sahip olan insanlar var, ama dedigim gibi
    sadece var…..

    Cevapla