İstanbul Havalimanı’nın işletmecisi İGA tarafından kurulan ve terminal güvenlik hizmeti veren İGA Güvenlik, C Ruhsatı almaya hak kazandı. Bu adımla İGA Güvenlik, İstanbul Havalimanı’nda faaliyet gösteren tüm uçakların özel güvenlik ve denetim ihtiyaçları en yüksek standartlarda karşılanabilecek.

Tokyo’da uçak kazasında kabinde ve kokpitte yaşananlar netleşiyor

Japonya Havayolları’na ait uçak ile sahil güvenlik uçağı arasındaki çarpışma sonucu yaşanan kaza sonrası kabinde ve kokpitte neler olduğu ortaya çıkmaya başladı. Pilotların alev alan motorlardan haberdar olmadığı ve yangını kabin görevlisinin uyarısıyla öğrendiği belirtildi. Yolcuların mucizevi bir şekilde tahliye edildiği olayda, kabin içi anons sisteminin bozuk olması nedeniyle kabin görevlilerinin megafon kullanarak yönlendirme yaptığı ifade edildi.

Salı günü Japonya’nın başkenti Tokyo’da Haneda Havalimanı’na inen ve sahil güvenlik uçağıyla çarpışan Japonya Havayolları’na ait uçakta kaza sonrası kabinde ve kokpitte yaşananlar netleşmeye başladı. Sahil güvenlik uçağındaki altı kişiden beşi hayatını kaybetmiş, kısa sürede alevler içinde kalan uçaktaki 379 yolcu ve mürettebatı tahliye edilmişti.

BBC’ye konuşan havayolu şirketi sözcüsü, pilotların jet motorların alev aldığından haberdar olmadığını söyledi.

Sözcü, “İnişin hemen sonrasında pilot ani bir şok hissetti ve uçağı pistte tutmaya çalıştı. Bu sırada yangından haberdar değildi ve kabin görevlisinin uyarısıyla öğrendi” dedi.

Sonrasında ise 516 numaralı uçuşta bulunan 364 yolcuyu kurtaracak “mucize” tahliye operasyonu başladı.

Uçakta üç pilot ve 12 kabin görevlisi vardı. Kaza raporlarına göre, uçak içi anons sistemi bozulmuştu ve kabin görevlileri megafon kullanarak yönlendirme yapmak zorunda kaldı.

Şirket sözcüsü bu anları şöyle anlattı:

“Motorların alev aldığını yolcuların fark etmesi sonrası kabin görevlilerinin yaptığı ilk şey, onları yerlerinde sakin şekilde tutmaya çalışmak oldu. Eğer ayağa kalksalardı uçaktan kaçış çok zorlaşırdı. Anons sistemi bozulmuştu ve yönlendirmelerin sözlü yapılması gerekti.”

Japon medyası tahliye operasyonunu “Mucizevi 18 dakika” olarak tanımlıyor.

Yolcular bagajlarına dokunmadı, acil çıkışlara yöneldi ve kaçış kaydırakları aracılığıyla yanan uçağı terk etti.

Havayolu sözcüsü bu anlarda uygulanan protokolü de BBC’ye anlattı:

“Kabin içine duman dolmaya başlayınca, görevliler yolculara, ‘Eşyalarınızı bırakın, topuklu ayakkabılarınızı çıkarın ve başınızı aşağı eğin’ komutlarını verdi.

“Tüm yolcuların işbirliği, herkesin uçaktan hızlı ve güvenli şekilde çıkmasının anahtarı oldu”

Pilot dışında 5 kişinin hayatını kaybettiği sahil güvenlik uçağına ise kalkış izni verilmediği, pist öncesi son bekleme noktasında kalması gerektiğinin pilota iletildiği açıklandı.

Kule ile pilot arasındaki iletişim kayıtlarına göre, sahil güvenlik uçağının pilotu bu talimatı anladığını ifade ediyor. Bundan sonra ise çarpışma yaşanıyor.

Bu kayıtlar aynı zamanda, piste çıkma izni aldığını iddia eden pilotun ifadeleri ile de çelişiyor.

BBC’nin elde ettiği bir başka önemli bilgi de, piste çıkış rotasında bulunan yönlendirme ışıklandırmalarının bazılarının çalışmadığına işaret ediyor.

Ancak uzmanlar, ışıklı yönlendirmelerin yanında yer çizgileriyle de uçaklara piste çıkmadan önce beklemeleri gereken noktaların belirtildiğini aktarıyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 11 ay önce

    “BBC’nin elde ettiği bir başka önemli bilgi de, piste çıkış rotasında bulunan yönlendirme ışıklandırmalarının bazılarının çalışmadığına işaret ediyor.” denmiş ama bu durumu tam açıklamıyor.Ana pist olan 34R’ye birleşen çok sayıda taksi yolu (hızlı çıkış yolu) var; SG uçağının bekleme yapması gerekirken ana piste çıktığı C5 bunlardan birisi. Bütün bu hızlı çıkış yollarında STOP BAR denilen ve oraya giren uçağın durmasını ihtar eden, üzerinde STOP yazan ışıklı uyarı tabelaları var. Bunlardan hiçbiri faal değil ve bir süre önce de zaten NOTAM’lanmış. Kazaya etki eden çok sayıda faktör var ama SG uçağının ana piste çıkış izni almadan pilotlarının kendi yorumlarına göre piste çıkmaları, çıkmalarını bir kenara koyun bir de (herhalde kalkış izni bekleyip) pistte 45-50 saniye hareketsiz (ama motorları çalışırken) durmaları en büyük faktörler olmuş. Ama Haneda’nın yer radarı da uçağın pistte kalmış olmasını bu süre içinde tesbit edememiş (ya da tesbit etmişse de yer kontrolörü bunu görememiş…). Hiçbir şeyden habersiz ve zaten gece karanlığında iniş yapan ve görüşü çok sınırlı durumdaki JAL uçağı arkadan bu SG uçağına (yarı yüksekliğindeki bir Dash8) resmen bindirmiş ve paramparça etmiş. Gerek çarpışma alanındaki büyük ve uzunca mesafeli yangın (videolarda açıkça görülüyor) bu Dash8’in kopan kanatlarındaki yakıtın parlamasıyla oluşmuş. Ancak aynı yakıt JAL uçağının gövdesine de bulaştığından JAL uçağı da anında, gövdesinin dışından tutuşmuş.