- Bize bu rezaletler yeterde artar!!!
- Sektörün en büyük 3 düşmanı.
– yetersiz eğitim sistemi,
– pratik gerçeklerden uzak, teorik baskılarla yöneten otoriter bürokrasi
– maliyet odaklı yaklaşımla tecrübe ve iş gücü kaybına neden olan işletmeler.
Sonuç vasıfsız mülakatlar, adaletsiz ve liyakatsiz uygulamalar - Okurun gözünden İşletmeler İnsan odaklı mı? maliyet odaklı mı?
Değerli Okurlar,
Açılan yeni havalimanları, verilen yeni uçak siparişleri, kırılan uçuş ve hizmet ihracatı rekorları ülkemizdeki havacılık sektörünün giderek çok daha fazla büyüme potansiyeli olduğunu gösteriyor. Haliyle sektöre her alanda eğitim veren kurum ve okullarında sayılarının artması, niteliğinin ve kalitesinin giderek yükseltilmesi gerekiyor. Nitelikli iş gücü için nitelikli çalışan yetiştirmediğiniz sürece sektörde asla büyümeniz ya da ayakta durmanız kolay olmayacaktır. Bugün hem yerli savunma sanayisinde hem de sivil havacılık alanında çok önemli gelişmeler yaşıyoruz. Pilotaj alanında bir akademisyen olarak Türk havacılığının baştan aşağı hak ettiği yerde olduğunu düşünmüyorum.
Bunun en önemli nedenleri yetersiz eğitim sistemi, pratik gerçeklerden uzak, teorik baskılarla otoriter bürokrasi ve maliyet odaklı uygulamalarla iş ve tecrübe gücü kaybına neden olan işletmeler…
Eğitim sistemini incelediğimizde; havacılık liseleri hem sayısal olarak yetersiz hem de pratik eğitim hayatından çok uzak. Birkaçı dışında hangarların tozunu dumanını gören bile yok. Bence havacılığın her alanı için çekirdekten yetişme bir eğitim anlayışı sistemine ihtiyaç var. Bakıyorsunuz ülkemizde havacılık liselerinin sayıları maalesef 20’yi bile bulmuyor. Kaldı ki bu sayının içinde tam randımanlı eğitim veren, yeterli hocası ve mesleki eğitim araç ile gereci bulunanları sorgulayamıyorum bile. Ayrıca bu arkadaşlar ne hikmetse liseyi bitirseler bile bugünkü şartlarda kıymetli havacılık şirketlerimizin kapısından geçip, uluslararası kurallara rağmen uçak teknisyeni sayılmıyorlar. Hatta teknisyen olarak da istihdamına olanak sağlanmıyor. Bunlardan sadece birkaçının eğitimini tanıyıp staj desteği sunuyorlar. Şimdi üniversite mezunu arkadaşların bile teknisyen olarak alınamadığı üstelik çok düşük ücret ve unvanlara razı edildiği bir sektörün gelişimini artık siz sorgulayın.
En kabadayısı bir dönem MNG Teknik ve THY Tekniğe işçi olarak alınmış ardından tüm kapılar yüzlerine kapatılmış. Havacılık yönetimi ve sivil hava ulaştırma işletmeciliği okuyan, bagaj taşımak ya da bir bilet kesmek için milletvekili ve bakanların ayaklarına pelesenk olan TGS maaşına çalışmak için kırk takla attırılan garibanları hiç saymıyorum bile… Üniversitelerde Pilotaj bölümü okumayı (ki tam burslu değilseniz ailenizin çok parası olması lazım), verilen eğitimin kalitesi ve üniversitelerin bağlantılarını bir kenara bırakırsak pilot olmak için çok zeki ve başarılı olmanız ya da birtakım aşamaları geçmenizde yetmiyor. Hatırı sayılır bir paranız ve size sponsor olacak zengin tanıdıklarınız da olması lazım ki havacılık şirketlerinin kapılarında ter dökebilesiniz. En iyi uçak mühendisliği bölümünü bile bitirseniz sağlam bir dayınız yahut bir dernek veya parti referansınız yoksa sizi işçi, uzman ya da memur maaşına bile işe alırlar. Özetle lisesinden, meslek yüksekokuluna hatta üniversitesine kadar havacılık sektörü eğitimde hak ettiği yerde değil. Lisans alma ve yetkilendirme süreçleri için sivil havacılıktan yedikleri darbeleri, aldıkları yaraları da cabası. Şimdi çağın yeterli teknolojik alt yapısına ve sektör tecrübeli kaliteli hocalarına muhtaç okullardan mezun edilen gençlerin bir de havacılık otoriteleri ile karşı karşıya bırakıldıkları dertleri var…
Oturdukları klimalı odalardan, bol ikramlı toplantılardan habire yasak baskı ve engel çıkaran otorite kuruluşlarına gelelim. Dünyada eşi benzeri olmayan kurallar koymakta 30 yıllık teknisyeni ilk okul çocuğu gibi imtihana tabii tutmaya çalışmak, yetkisi ve ekmeği ile oynamak mı icraatınız. Yıllardır yaptığı işlerle sektöre emeği, mührü ile para kazandırmış uçakları havalandırmış bir avuç tecrübeli insanı küstürmek, ellerindeki lisansı veya şirket yetkilerini taciz etmek mi kalite anlayışınız. Geçmişinizle çelişkiye düşmek, onlara yaptırdığınız önceki işleri de tartışma konusu yapmak mı yenilik…
Okul müfredatında eğitim sertifikasyon ve mesleki gelişim alanında göstermediğiniz etkiyi, çalışıp pratik tecrübesi ve emeği ile kazananları tehditle mi koruyacaksınız havacılık sektörünü. Havacılık okullarına getirdiğiniz kısıtlama ve yeni dayatmalarla sektörün tamamen tıkanmasına, hangarlara kilit vurulup kendi uçaklarımızı bir dönem yaşadığımız rezaletteki gibi yurtdışına yönlendirmeye mi niyetlisiniz? Anadolu’nun Ahmedi, Mustafa’sı, Kemal’i okuyamıyor iş bulamıyorken, siz yurt dışından yıllarca teknisyen ve pilot ithal ettirdiniz. Bunun için kurulan aracı firmaları komisyoncuları da asla unutmadı bu sektör. Avrupa ve Amerika’da bile sizinki kadar sık yönetmelik ve kurallar değişmiyor. Açıkçası sektörün pratik gerçeklerinden uzak sadece sert ve katı cümlelerle kurallar yayınlayan havacılık alanında hizmet veren şirketlerin geleceğini riske atan bu bürokratların yöntemleri ile nasıl gelişecek sektör.
Hadi okullarınızı bir şekilde bitirdiniz. Hasbelkader uçak gövde motor, uçak teknolojisi, uçak mühendisliği, sivil hava ulaştırma işletmeciliği ve onlarca üniversitede lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde yer aldığı halde doçentlik alanı dahi olmayan Havacılık Yönetimi bölümünü tamamladınız. Amcanız dayınız vardı diyelim, diş sıktınız pilot okullarının masraflarını, tipinizi, uçuş saatlerinizi stajlarınızı da eksiksiz tamamladınız. Belki bir kabin memurluğu ya da kontuarlarda görevli olabilmek için dil okullarının ya da dil kurslarının kapılarında da sabahladınız. Ama yeter mi güzide ülkemde havacılık sektörüne adım atmak için bunca yaptıklarınız? Asıl şimdi binlerce sivil ve askeri uçak filolarıyla övündüğümüz kuruluşlardan herhangi birine asgari ücretten bir tık üstü ücretle işe girmek için sağlam bir lobi çalışması yapmanız lazım. Çok sağlam bir torpil bulmazsanız inanın ne girdiğiniz sonuçları yahut puan sıralamaları açıklanmayan sınavlarla ne de ağzınızla kuş tutsanız CV’nizden çok referansınıza göre muamele gördüğünüz vasıfsız mülakat kapılardan asla geçemezsiniz.
Sizden havacılığın geleceğini omzunda taşıyan, çalıştıkları şirketlere değer katan biri olmanızdan çok bakış açıları ve düşünce yapıları anlaşılmadan parti üyeliği ya da kendilerine yakın bir dünya görüşüne sahip olup olmama olasılığınız araştırılıyorsa nasıl büyüyecek şimdi bu sektör. Peki ya asıl kapılarında çalışan olarak içeri soktuklarından sonra başlıyorsa asıl çileniz. Her gün yeni kafa karıştıran yönetmelikler ya da kendilerinin bile sonuçlarını öngöremediği saçma sapan müdahalelerle ücretlerinize ve sosyal haklarınıza saldıracaklar. Ne yemek ne servis ne de çok basit bir izin konusu bile çözülmeyecek, her toplu sözleşmede ya da icra kurularının toplantılarında can çekişecek ücretleriniz… Mazeretlerini, yıllık izinlerini nasıl kısıtlarım, maaşlarını nasıl düşürürüm, ikramiyelerini nasıl kırparımın peşinde Cin İK’cılarla yahut tepenizden aşağı mobbing ve baskı yağdıran şımarık tecrübesiz yöneticilerle boğuşup duracaksınız. Kiminiz aldığı bir ağrı kesiciden, kimi sosyal medyadaki bir paylaşımından dolayı kapının önüne konacaksınız. Sürekli işinizle tehdit edilip ara kademelerin egolarında yediğiniz dayakla pişerek tecrübe kazanacaksınız. Kiminize garson, kiminize havada şoför, kiminize de sanayii işçisi muamelesi yapacaklar. Sonra her yerde havacılık büyüyor kazanıyoruz filolarımız iki katına çıkacak, dünya devlerinden oluyoruz diye nara atanların verdiği umutlarla avunacaksınız.
Yahu arkadaşlar havacılığı; okulunda iyi yetiştirip, otoritelerde iyi yönetemeyip organize edemediğiniz bir sistemle, adaletsiz ve liyakatsiz istihdamlarla haksızlıklara ve hukuksuzluklara maruz ederek mi büyüteceksiniz. Eski bir MNG çalışanı okurumun mesajını paylaşarak yazıma son vereceğim. Bize bence bu okurun örneğindeki rezaletler yeterde artar…
Kısaca kendimden bahsedeyim.
2005 yılına kadar yaklaşık 10 yıl tabiri caiz ise sağda solda çalışıp MNG Teknik Satın Alma biriminde göreve başladım.
Yıllar geçti ve Şirket HABOM adı altında satıldı. 2015 geçişinde HABOM A.Ş.’den istifa Teknik A.Ş. işbaşı sözleşmesi imzalattılar. Zamanının yöneticileri siz Lise mezunusunuz dediler ve İşçi skalası ile mevcut kazancımı %45 oranında düşürdüler.
Yıllar geçti ve bugünlere geldiğimizde tekrar bir yapılanma oldu. Gelen e-postada eski brüt ve yeni brüt maaşlar var fakat eski üzerine %41 oranında yeni zam hesapladığımda maalesef 1275 TL her ay brüt kaybım var.
Bu durumu İK tarafına defalarca sorduğumda sizin mezuniyetiniz ve şartlarınız tutmadığı için büro destek 5 (son) skalasından ileri gidemezsiniz dediler.
Bende şu soruyu sordum? 1996 yılında liseden çıkmış, 1997 yılında SSK’lı işe başlamış, 2005 yılında havacılık sektöründe devam eden ve bu yıllarda Teknik A.Ş.’de işbaşı yapmış bir lise mezunu kaç tane teknisyen, memur ve yönetici var???
Bunları hiç düşündünüz mü, bu yılların verdiği kıdem ne oldu? Hepsini geçtim artık mağduriyet yaşamak istemiyorum, bana sadece eski brütümün üzerine %41 zam yapın ve bunu verin diyorum.
Ama malumunuz ki biz yaptık oldu tavrı!!!
Yorumu ve değerlendirmeyi size bırakıyorum.
Sektörün en büyük 3 düşmanı çok isabetli olmuş. Açıklayıcı ve kaliteli bir yazı.
Okurun örneği ile paylaşım güzel olmuş. Bir gerçek var ki üniversite mezunu olmak günümüzde olmazsa olmaz bir durum. Ancak bu yüzde 41 in alınmamasına engel bir durum olmamalı sonuçta emektar bir tecrübeden bahsediyoruz. Paylaşımınız isabetli olmuş.
Yahu birakin lise mezununu biz teknisyen istihdam ederken anadolu kayseri kocaeli disindaki cvlere bile bakmiyoruz. Zaten 3 kisi alicaz tecrubesiz. İlana ciktigimiz anda 1000 basvuru oluyor. 3 uniyi secip filtreleyip bir de dil puani filtresi yapinca zaten 50 kisi kaliyor.ben neden ugrasayim liseliyle 2 yillikla. Vakit kaybi