featured

GREV YASAĞININ TÜM SEKTÖRE ETKİLERİ…

Bu hafta sizlere, “yaz süresince yazamayacağım” diye bir mesaj yazayım, diye düşündüm ama yapamadım. 2005 senesinin Eylül ayından bu yana bu sayfalarda her hafta sizlere, beğenin veya beğenmeyin bir şeyler yazarım. Bu sorumluluk ve özveri gerektiren bir iştir… Bu sorumluluk nedeniyle, yaz aylarındaki kişisel işlerimin yoğunluğuna rağmen, bu köşeyi boş bırakmamaya çalışıyorum.
THY’de yaşanan eylem ve grev yasağının etkileri hala gündemi korurken, yaşananların ve grev yasağının sadece THY’yi ilgilendirmediğini, aslında tüm sektör çalışanlarının ücret değerlendirmelerini altüst edeceğini belirtmek istiyorum.
Nasıl mı?
Sektörümüzde, çalışanların sadece THY’de örgütlü sendikal yapı içerisinde diğerlerinin ise olmamasının yanlışlarını yıllardır yazdım, yazıyorum ve bunda en büyük suçun özel havayolları ve bakım merkezlerinde örgütlenmeyi becerememiş sendika yönetimi olduğunu belirtmiştim. Bu nedenle THY’den başka sendikalı çalışanın bulunmadığı sektörümüzde, havacılık dalında denilerek tüm sektöre genelleştirilen Grev yasağından sadece THY’nin etkileneceği şüphesizken, nasıl oluyor da sendikal yapılanmaya geçememiş özel havayolları ve bakım merkezleri etkilenecek diye düşünebilirsiniz?
Sektörün amiral gemisi olan THY’de çalışanların sendikal yapılanma sayesinde kazandığı ücret ve sosyal haklar, özel sektörü de etkilemiş ve özel havayolları ister istemez çalışanların ücretlendirmelerinde THY’deki ücret ve sosyal hakları gözlemlemek ve ona göre kendi personel politikalarını düzenlemek zorunda kalmışlardır.
Örneğin özel havayolları, THY’de çalışan bir pilot ve teknisyenin aldığı tüm ücret ve sosyal hakların senelik ortalamasını alıp, rekabet ortamında açığa düşmemek ve elindeki deneyimli personeli kaybetmemek için kendi ücret skalalarını oluşturmuşlardır.
Buna rağmen, THY’nin verdiği ortalama yıllık ücretler ve sosyal haklar, birçok mesleki branşta özellerden fazla olmuştur. THY bu kozunu, özellikle yabancı pilotların rahatlıkla getirilememekte olduğu zamanlarda sıklıkla kullanmış ve özel havayollarının pilot ve kaptanlarını kendine kaydırmayı becermiştir.
Bu durumlar, sadece uçucu ekiplerde değil, özellikle teknik ekiplerde de sıklıkla yaşanmaktadır.
Aslına bakacak olursak, bu grev yasağı bu günden itibaren sadece THY’yi değil, tüm sektörün personel giderlerini bir kez daha değerlendirmesine yol açacaktır. Kabin ekiplerinde başlatılan part time eleman alımı uygulaması; çok yakında bu mesleği yapanların aldığı ücretleri biri birine yakın hale getirmek amaçlı yapılan bir operasyondu ve çoktandır üzerinde çalışılıyordu. Bunun böyle olacağını, Sendika yönetimi dışında sağır sultan bile duymuştu. Geçen haftalarda yazdığım ve bu eylem en son kabinden başlamalıydı dediğim, sendikanın bu akılsızca başlattığı eyleminin başlangıç noktası neden kabin diyerek eleştirdiğim, yoksa karşımızda yine bir işveren-sendika oyunumu var? Diyerek işkillendiğim konu buydu. Sonuçta, körün istediği bir göz, Allah verir iki göz misali, bu eylem sonucunda THY bilhassa kabinden personel çıkartmalarına kılıf bulmuş oldu.
TGS ve daha sonra HABOM ve taşeron uygulamalar son sürat ilerlerken, sendika bu uygulamalara cılız bir sesle ve sadece sözde karşı çıkabildi. Hâlbuki bu gün yaşananların ayak sesleri ilk TGS ile duyulmuş ve ardından Habom ve kabinde yaşanan, part time olup full time’lı (!) yeni çalışma sistemi gümbür, gümbür gelmişti.
Hatta bu o kadar sistemli ve uzun vadeye yayılmış bir saldırı ki, THY ve Teknik AŞ’nin toplu iş sözleşmelerinin ayrı zamanlara yayılıp, olası bir grevde birlik olunmaması bile planlanıp gerçekleştirilmişti. Sırada kabin var diye bas bar bağırmamıza rağmen, sendika kış uykusundan bir türlü uyanmak istemiyordu. Ta ki grev yasağının gelebileceğini duyana kadar.
Sendika, Grev hakkının yasaklanabilme olasılığını, 2 ay önce duymasına rağmen, etkili adımlar atmadı. Sanırım bu olasılık pek ciddiye alınmamış olsa gerek ki grev yasağı TBMM alt komisyonundan geçip TBMM’de onaylanacağı duyulduğu an, sendika bir anda çıldırdı ve ön hazırlığı yapılmamış rezalet bir eyleme karar verdi. Hâlbuki o zamanlar tüm THY personeli olarak örgütlenip kanunsuz eylemden ziyade kimseyi direk riske atmadan iş yavaşlatma yapmak mümkündü.
Sonuçta; bu eylem, aslında sendikanın kendi gücünü koruyabilmek amacıyla, çalışanları riske ederek yapmış olduğu ve başarısız olunan bir uygulama olarak THY tarihindeki yerini aldı.
THY ve sendika bu sürtüşme(!) den zarar görmedi. Kısaca; her iki kurum da yara almadan bu işten kurtuldu. Olan her zaman olduğu gibi eyleme katılan veya katıldığı iddia edilerek kurunun yanında yaşın da yandığı çalışanlara oldu. Sendika şu anda dernekleşti, ama ne fark eder ki? Yine aidatlar alınacak, sistem yürüyecek. Unutmayın ki kimsenin işçiyi falan düşündüğü yok. Herkes önce kendi çıkarı peşinde…( Bu eylemden alınan ders bu olmalı)
THY hiç bir zaman sendikanın karşısında yer almamıştır. (Seneler önce pilot ve kaptanlar THY tarafından zorla sendikalı yapılmışlardır) THY’nin istediği, sendikasızlaştırma değil, etkisiz, yetkisiz, yıpranmış ve tabii ki beceriksiz bir sendika yönetimidir. Bu nedenle THY ve Hava-İş arasındaki sıcak ilişkiler yine devam edecek, sistem aynı kaldığı yerden devam edecektir. Bundan kimse şüphe bile duymasın. Hatta ilk sendika seçiminde, şimdiki yönetim aday olmaya cesaret edebilirse, işveren bu sendika yönetimini mutlaka destekleyecektir. Çünkü işveren için yıpranmış bir sendika yönetimi kadar cazip hiçbir yapılanma olamaz.
Sendika aidat almaya yine devam edecek ve sendikadan istifa etmek isteyenler, aidatın 3/2’si nispetinde aidat vermek zorunda kalacaklar, bundan dolayı istifa etmek cazip değildir. Diyelim ki; Sendikadan istifa etmek istiyorsunuz. Aidatın 3/2’ sini ödemezseniz, sizi toplu iş sözleşmesinde alınabilecek haklardan istifade ettirtmeyebiliyorlar. Hadi çıkın işin içinden:)
Bu cümleyi sendikadan ayrılın diye yazmıyorum, sadece bu işveren-sendika ilişkisinin boyutunu gözler önüne sermek istiyorum. Unutmamak gerekir ki en kötü sendika,sendikasızlıktan iyidir.
Kısaca; THY ve Hava-İş arasında yaşam aynen devam ediyor. Olan atılanlara oldu…
Bu arada,sendika,sadece üyeleri ile vardır. Üye desteği alınmadan,bilhassa ÖDP-SDP-TKP gibi marjinal partilerin desteğini almak bugün için neye yarayacak gerçekten merak ediyorum. Bu tür desteklerin faydasından çok zararı da dokunabilir. THY çalışanlarının her görüşten insanlar olduğu düşünüldüğünde tepki çekebilirsiniz. Bu konular çok hassastır dikkat edin. Ayrıca; Uluslararası platformlarda THY’nin uçuş güvenliği konusunu dile getirip THY yi yıpratmaya çalıştığınızı söylüyorsunuz. Bu doğru olabilir ama zamanlaması her nedense Grev yasağı zamanına gelmiş. Şu anda grev yasağı konusu gündemdeyken sizin bu söyleminiz tersine sizin aleyhinize dönüşür bilesiniz. THY’ grev yasağından ve eylemden sonra mı uçuş güvenliği riski yarattı:) Siz daha önce neredeydiniz derlerse ne cevap vereceksiniz merak ediyorum.
Bu arada Hava-İş in Gökkuşağı isimli bir muhalif grubu var. Bu arkadaşlar Hava-iş’ in son seçiminde kazandılar ama bildim bileli sendikanın avukatlık hizmetlerini yürüten Abdi Pesok’ un hukuk bilgisi üstünlüğüne(!) mahkûm olarak, şaibeli ve tartışmalı bir oy ve mahkeme(!) kararı ile kaybettiler.
Tabii bu seçimi delege çokluğuna rağmen kaybetmenin birçok yanlış uygulanan stratejik boyutları da var ama yazı uzamasın, daha sonra onlardan da bahsederim. Benim merak ettiğim konu kimin kaç oyla neyi kazanıp neyi kaybettiği falan değil. Benim merak ettiğim; Gökkuşağı’nın THY-Sendika eylem ilişkilerinde nerede durduğu. Ankara’daki istasyonda bir damacana su için fırtınalar koparan Gökkuşağı hareketi, bu grev yasağının kesin karşısındadır ama yapılan eylem konusunda her nedense pek seslerini duyamadım.
Gökkuşağı, eylemin normal olduğunu savunuyor mu? Bunu hala anlayamadım. Eylemi illegal görüp grev yasağını mı eleştiriyor bunu açıkça belirtmesi lazım. Kısaca bu eylem ve grev yasağı konusunda ne diyorlar. Sendika seçimlerine iki sene olmayıp ta iki ay kalsaydı yine aynı sessiz kalma stratejisini uygularlar mıydı?
Sonuç olarak; her ne kadar bu grev yasağı THY’yi ilgilendiriyor gibi görünse de, ilerleyen zamanda tüm sektörü ücret ve sosyal haklar açısından nasıl etkilediğini birlikte göreceğiz. Grev yasağı nedeniyle elinde silahı alınmış bir sendika başarılı olabilir mi derseniz. Kesinlikle olur derim. Bunun için ilk önce tüm çalışanların gerçekten güvendiği ve havacılığı bilen bir sendika yönetimi şart.
“Ah, vah grev yasağı olmasa biz bakın neler yapardık, neler…” Dönemi geçti. Şimdi oyunu bu kurallara göre nasıl oynarız bunun hesabı yapılmalı ve sarı sendikacılığa dökülmek istenen sisteme mutlaka müdahale edilmeli…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir