featured

SİVİL HAVACILIĞIMIZDA IRKÇI YAKLAŞIMLAR..

THY’nin ve özel havayolu şirketlerimizin; Türk pilotlar dururken yabancı pilot alımlarına başlamasına ilk tepkiyi, AirportHaber sitesinde yayınlanan yazılarım ve Airport TV ekranlarından yaptığım yayınlarla, bu konuyu fazlasiyle irdelediğimi okurlarım anımsayacaklardır.
“Kaptan açığı var” denilerek başlatılan yabancı pilot alım furyası hakkında, Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım ile yaptığım bir TV söyleşisinde; sayın Bakanın kendi sesinden şöyle bir yanıt almıştık: “Havayolu şirketlerimizde kaptan açığı olduğundan, yabancı pilot alımları sadece kaptanlarla sınırlıdır. Bu kararı ikinci pilot alımı için düşünenler, avucunu yalar..!”http://www.sefainan.com/ulastirma_bakani_ile_soylesi.html
Sayın Bakan’ın bu açıklamasından da anlaşılacağı gibi; yabancı kaptan pilot alımları geçici bir süre, sadece kaptan alımları ile sınırlı olmak koşulu ile kabul edilmiştir. Çünkü, çok hızlı büyüme nedeniyle  sivil havacılığımızda kaptan sıkıntısı oluşması son derece doğaldı. Ancak, bu uygulama geçici çözüm olarak ve sadece kaptanlara yönelik olması gerekirken, bir anda Bakanımızın “avucunu yalar” demesine karşın, yabancı pilot alımı, ikinci pilotlara da sıçrayıverdi.
Türk Hava Kuvvetleri-Türk Hava Kurumu-THY Uçuş Akademisi, gereksinimi karşılamadığı için, bir çok özel pilot okulları bu boşluğu doldurulmaya çalıştı. Ancak,  tüm Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetlere eğitim satacağız denmesine karşın ilginçtir ki, kendi havayolu şirketlerimiz özel okullardan eğitim alan bu Forozen ATPL lisanslı gençlerimizin bir çoğunu kapılarından bile sokmayıp, seçimlerini yabancı pilotlardan yana kullanmaya başladılar.
Bir anda,Türkiye yabancı pilot cenneti oldu.Yabancı havayollarının tüm dünyada yaşanan ekonomik krizden etkilenerek iflas etmesi ile açıkta kalan yabancı pilotlar, ülkemize akın etmeye başladılar. Hatta, pilot brokerlığı yapan şirketler bile türedi. THY de içinde olmak üzere, bir çok şirketimiz, yabancı web sitelere pilot alım ilanları vermeye başladılar.
TRTO (Yetkili Tip İntibak Eğitim Organizasyonları) yetkisi olan bir çok şirketimiz (sanırım 15 kadar) bu boşluktan yararlanıp, astronomik rakamlarla  simulatör ve line (type rating) eğitimleri aşamasını ticari çıkarları doğrultusunda şeklillendirmeye başladılar. Pilot okullarından mezun olanlar da iş bulmak için mecburen bu ticari nemalanma merkezlerine düşer oldular. Kısaca, parası olanlar; bu intibak eğitimleri sonucunda kurs aldığı şirketin ikinci koltuğuna oturabilecekti.
Şüphesiz ki; ülkenin tüm pilot kaynakları kullanıldıktan sonra, hala pilot veya kaptan açığı varsa, yurt dışından alabilirsiniz. Ancak, ülkenin tüm pilot kaynakları kullanıldıktan sonra…
Havayolu şirketlerimiz,  yabancı şirketlerin iflasından kaynaklanan bu durumu değerlendirerek, ucuz uçak kiraları eşliğinde, filolarını da büyütmeye başladılar. Ancak, uçak sayısı ile paralel olarak, yapısal sorunlarımız da büyümeye başladı. Havalimanlarımız, pistlerimiz ve seyrüsefer cihazlarımız bu hıza ayak uyduramadı ve müthiş rötarlara sahne olduk. İnsan kaynağı ve alt yapı eksikliklerimiz bu aşamalarda daha çok ortaya çıktı.
Sonuçta doğal olarak, uçak sayısına paralel pilot sorunu ile başbaşa kalındı. Bu sorunu önce; “büyük balık küçük balığı yutar” mantığında  olan güçlü şirketler, güçsüz olanın elinden, iyi koşullar sunarak pilotları kendine çekmeye başladı. Sektörümüzün en büyük oyuncusu THY’nin koşulları diğerlerine göre daha iyi olduğundan, tek taraflı  olarak THY’ye doğru büyük kaçış başladı..
Özel havayolu şirketleri de, pilotlarını ellerinde tutmak için bir takım önlemler almaya başladılar. Ancak, bu önlemler bazen çalışanlarını köle yerine koyma zihniyetine dönüşebilmektedir. Özellikle konu THY olunca, işin rengi değişiyor. THY, özel şirketten ayrılmak isteyeni işe alabilmek için ayrılış belgesi istiyor.Bu istek karşısında şirketinden ayrılmak isteyen pilot astronomik tazminatlara mahkum olabiliyor.
Sektörümüzün adı SİVİL HAVACILIK…Dolayısiyle bu sektörde çalışanların hepsi sivil. Ticari hava taşımacılığı içersinde bu işi zevk olsun diye yapan yok. Şüphesiz, askeri havacılıktan sivile geçen bir çok çalışan var. Bu sadece bizde değil, tüm dünyada da geçerli. Bir çok Türk pilotu, yurt dışında uçmakta olduğu gibi, yabancı pilotlar da bizde uçuyor. Benim yabancı pilotlara karşı olmamın  tek nedeni,; kendi insan kaynaklarımız değerlendirilmeden yabancı kaynaklara yönelmemiz ve kokpitte CRM sağlanmasındaki zorluklardır. Çünkü; beni uçtuğum uçağın pilotunun milliyeti değil, pilotluk yetenekleri ilgilendiriyor.
Türkiye, Cumhuriyet tarihimizde savaşa girmemiş bir ülke. Komşularımızla zaman zaman çıkan tartışmalar her iki ülkenin vatandaşları arasında değil, siyasileri arasında seyrediyor. Yani; benim hiç bir ülkenin vatandaşı ile kişisel bir sorunum yok.
Hal böyleyken; yabancı pilot sorununu; ırkcılık çağrıştıran düşüncelere dönüştürmek ne kadar mantıklıdır? Yabancı pilota hayır derseniz, size tümüyle katılır ve yabancı pilot alımlarının en kısa zamanda bitmesi konusunda sizi her zaman desteklerim.
Ancak siz, Amerikalı-İngiliz-Danimarkalı-Rus pilotlar dost, diğerleri düşman derseniz, “Canım kardeşim, biz savaşa falan gitmiyoruz. Herkes profesyonelce mesleğini yapıyor, siz ikinci dünya harbinden mi kaldınız? derim.  Ve bana tekrar; “Ama onlar Türkleri almıyorlar, biz neden alalım?” diye sorarsanız; “Onların pilot açığı değil, fazlası var” diye yanıt veririm.
Konumuz yabancı pilot istihdamı olduğunda, bunun Yunanlı-İsrail’li-Arap-Rus olup, olmadığı profesyonel meslek hayatında hiçbir önem arz etmez. Kendine güvenerek dünyanın heryerinde uçan Türk pilot ve kaptanlarını unutmayalım lütfen..
Yabancı pilotların ülkemizde uçmaya başladığından bu yana dile getirdiğimiz sorunumuz yabancı düşmanlığı değil, Türk pilotlarının iş bulmakta zorlanmaları ve bu gençlerimizin mezun olduktan sonra ortada bırakılmaları idi. Kısaca, kendi öz kaynaklarımızın neden kullanılmadığını sorguluyorduk.
Şimdi, konuyu saptırıp neredeyse ırkçılığa dönüşecek yorumlarda bulunanlara soralım. Bu Yunanlı pilot, kendisinin de içinde bulunduğu uçağı düşürmek için özel olarak kamikaze uçuş yapmak için mi, yoksa ekmek parası kazanmak için mi ülkemize gelmiştir?. Ayrıca, THY yurt dışından ve özellikle Yunanistan’dan Yunanlı yolcu taşırken, bu Yunanlıların hepsi, biz Türkleri çok sevdikleri için mi THY’ını tercih etmektedirler?
Bizde olduğu gibi, onlar ;da bu paranoyaya uğrayıp “ Ben THY ile uçmam, ya pilot bizi kasıtlı düşürürse…” diye mi düşünmeliler?  Profesyonellikte Dil-Din-Irk olmamalıdır. Mesleki yeterlilik çok önemlidir. Bu, yabancı doktor da olabilir. Sen şimdi Yunanistan’a gittiğinde bir hastalıkla başbaşa kaldığında, “Bu doktor Yunanlıymış, beni tedavi edemez” mi diyeceksin?
Yorumcu arkadaşların, konumuz yabancı pilot istihdamını azaltmak ve Türk pilotlara iş imkanı sağlamak iken, Yunanlı pilota neden taktıklarını anlamak güç. Konu edilen pilot, çalıştığı sürede bir hata veya yanlış yaptıysa mutlaka geldiği ülke göz önüne alınmadan kişi olarak değerlendirilip gereken yapılır. Bu kişinin bireysel hatası, tüm Yunanistanlı pilotlara şamil edilmemelidir.
Siyasilerin, zaman zaman atışmalarını, ben doğduğumdan beri yaşıyor ve doğduğumdan beri de Türk –Yunan savaşının çıkmadığını gözlemliyorum. İt dalaşını ise ben biri birilerine pazularını göstererek ben senden daha güçlüyüm hissini vermek olarak algılıyorum. “Isıracak köpek dişini göstermez”Atasözünü hatırladığımızda it dalaşından bir şey çıkmayacağı ortadadır.
Adeta profesyonel havacılıktan çıkıp ırkcık nevi söylemlerle desteklendiği gözlenen bu düşmanlık son derece yanlıştır. Almanya –Türkiye milli maçında, Mesut Özil Türkiye’ye gol atarak Türkiye’nin 2010 Dünya Kupası şansını neredeyse bitirdi. Tüm ülke vatandaşları olarak buna son derece üzüldük. Şimdi bu durumda Mesut Özil Türkiye’deki bir takıma transfer olduğunda hep beraber bu futbolcuyu yuhalayacak mıyız? “Vay efendim sen nasıl Türkiye’ye gol atarmışsın” diye mi düşüneceğiz?
Mesut Özil profesyonel bir futbolcudur ve giydiği forma için oynamaktadır.  Ve inanıyorum ki, zamanında Türk milli takımı keşfedip forması altına alabilseydi bu sefer Almanya’ya karşı oynayacak ve belki de Almanlara gol atacaktı.
Bu durumda Almanlar bu futbolcuyu “hain, düşman Türk” diye adlandırsa buna kızmayacakmıydık?
Şimdi bu örnekle Yunanlı pilotu karşılaştıralım. Yunanlı pilot zamanında Türk uçakları ile it dalaşı yapmış olabilir. Bu ona ülkesince verilen bir görevdir. Askerlikte hepimiz biliriz ki, “Emir demiri keser”. “At derlerse atarsın”-“Vur derlerse vurursun.” Bu pilot da aynı Türk pilotlarının aldığı emir gibi emir alarak Türk pilotlarıyla it dalaşı yapmış olabilir. Burada ne Türk pilot nede Yunanlı pilot suçlanamaz vegönüllerde bile yargılanamaz. Her iki pilot sonuçta asker ve emir kuludur.
THY’nin ve özel havayollarının mutlaka Yunanlı pilot alalım tarzında bir düşüncesi ne kadar yanlış olursa, Yunanlı almayalım tarzında oluşacak bir düşüncesi de o kadar yanlış olur. Çünkü; ülke olarak,Mustafa Kemal Atatürk ün dediği gibi “Yurtta Sulh Cihanda sulh” tarzında bir dış işleri anlayışımızın olması şarttır. Güçlü ülkeler ve güçlü kimseler “sana taş atana, sen çicek at” tarzında davranmalıdırlar. Bu aslında zayıflık değil, tam tersi önemsememek ve kendine rakip olarak görmemektir. Bu nedenle ben Yunanistanı Türkiye için hiçbir zaman tehdit oluşturacak bir ülke olarak görmedim. Görmem de…
Ayrıca; Konumuz Türk-Yunan ilşkileri de değildir. THY, Star Alliance birlikteliği ile tüm dünyaya açılmış bir şirket iken, kalkıp da ben veya bazı yorumcular söyledi diye Yunanistan’dan yeterliliği belgeli bir pilot almaktan imtina etmez. Etmemelidir de. Bizim dile getirdiğimiz konu; Yunanlı pilot alımı değil, Türk kaynakları tam kullanılamadan yabancı pilotların işe alınmalarıdır…
Şimdi soruyorum; İşe alınmaların profesyonel yanına bakmadan, dostlarımızı işe alalım mantığıyla baktığımızda Türklerin dostu kimdir? Yunandan dost olmaz dediğimizde bize dost olanlarıda belirtmek lazım. Kimdir bu dostlar; ABD’li pilot alsak dost bir ülkenin pilotunu mu almış olacağız? Ruslara ne dersiniz? Fransızları alsak olur mu? Bırakın beyler bu işleri de, hep beraber bu ülkenin pilot kaynaklarını tartışalım,Yabancı pilot istihdamı nedeniyle issiz gezen pilotlarımızı, nasıl sisteme kazandırırız, onu konuşalım.
Abesle iştigal etmeyelim…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir