16 Temmuz 1969 hayata gözlerini yuman Türk havacılığının duayen ismi Hürkuş, vefatının 52. yılında anılıyor.
Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Başkanı Bahadır Gürer, başta yerli uçak olmak üzere kabinli uçak ve sivil Türk havacılık okulu gibi döneminde birçok ilklere imza atan Hürkuş’un Türk havacılığının gelişmesinde çok büyük katkılar sağladığını belirtti.
Amcasının fotoğraf arşivinde ona ait fotoğraf ve yazıları bularak, araştırmalara başlayan Gürer, önce Hürkuş’un kızlarına daha sonra da diğer ipuçlarına ulaştı.
2007 yılında kurdukları dernek çalışmalarıyla 30 bine yakın veriye ulaşan, Hürkuş uçaklarını birebir yapabilmek için müze üzerinde çalışmaya devam eden Gürer, açıklamalarda bulundu.
Birçok uçak üretti
Gürer, Vecihi Hürkuş’un ilk yerli uçağının yanı sıra birçok girişimde bulunduğunu, uçaklarının iniş takımlarını değiştirerek, onları deniz uçağı olarak kullandığını söyledi.
Hürkuş’un denizde kullanılabilecek su kızağı araçları, planörler ve kabinli yolcu uçakları gibi projelerini hayata geçirdiğini dile getiren Gürer, Hürkuş’un 1923’te Yunanlılardan kalan uçak malzemelerinin parçalarıyla ilk uçağı Vecihi K-VI’yı yaptıktan sonra birçok uçak ürettiğini bildirdi.
Gürer, Hürkuş’un, 1933’de iş insanı Nuri Demirağ’ın da yardımıyla üstü açık şekilde tasarlandığı bir dönemde kabinli uçak yaptığını belirterek, “Vecihi Bey, ‘Vecihi XVI’ tayyaresini kabinli olarak yapıyor. Nuri Demirağ’ın havacılıkla ilgisi yok ama Vecihi Bey ile tanışıyor. Vecihi Bey, ona bir yandan yolcu uçağı olarak kullanabilen kabinli uçak projesinden bahsediyor. Nuri Demirağ, Hürkuş’un neye ihtiyacı olduğunu soruyor. Vecihi Bey, ‘5 bin liraya ihtiyacım var’ deyince Demirağ da ‘Tamam, ben 5 bin lirayı karşılıyorum’ diyor.” ifadelerini kullandı.
Hürkuş’un hidrogliser tip su kızağı projesi olduğunu kaydeden Gürer, bunu yapmak için 1930’da ihtira beratı (patent) aldığını belirtti.
Hürkuş’un, botunun üzerine 160 beygirlik motor koyduğunu ifade eden Gürer, bunun il yardım hizmetleri ve acil işlerde suyun üzerinde yüksek hızla hareket ettiğini dile getirdi.
“Vecihi Hürkuş ilk sivil havacılık okulunu açıyor”
Hürkuş’un planör projesinden de bahseden Gürer, şöyle devam etti:
“İlk sivil Türk uçağının, ilk uçuşunun 2. yıl dönümünde, yani 27 Eylül 1932’de ilk sivil Türk havacılık okulu olan ‘Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’ni açıyor. Orada öğrenciler yetiştirmeye başlıyor. Uçak mühendisi, makinist, pilot, gazeteci, yazar desek yetmiyor. Biz ona ‘Tayyareci Vecihi Hürkuş’ diyoruz. Vecihi Bey, 102 tip uçak kullanmış. Aslında daha fazla tip uçak kullandı ama bu 102, listesini tutabildiği uçaklar.”
Hürkuş’un Kurtuluş Savaşı’ndan itibaren ajanda tuttuğunu ifade eden Gürer, Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşlarındaki anılarını 1942 yılında yazdığı kitapta anlattığını, vefatına kadar da yazmaya devam ettiğini söyledi.
Gürer, Hürkuş’un anılarına ilişkin, “1932 yılının sonlarında ‘Ankara’dan çağırdılar, uçağıma atlayıp gittim’ diyor. O tarihte böyle bir imkanı düşünün. O dönem İstanbul’da kaç tane otomobil var? Ama Vecihi Bey’in evinin bahçesinde kendi yaptığı 3 tane uçak var.” dedi.
Türkiye’nin önemli girişimcilerinden birisi
Vecihi Hürkuş’un tayyare ile yurt turunda, Karadeniz, Marmara, İç Anadolu, Ege ve Akdeniz’e uçtuğuna dikkati çeken Gürer, “O tarihte insanlar, havada değil uçağı görmek, sesini bile çok ender duyuyorlar. O tarihte Vecihi Bey birçok yere uçuş yapıyor. Bir fotoğraf karesi var. Vecihi Bey’in uçağının etrafında yüzlerce insan toplanmış. Kimi iskemleye, tabureye oturmuş uçağı seyrediyorlar. Çünkü havada bile göremedikleri uçak, onların kasabasına gelmiş.” diye konuştu.
Gürer, Türkiye’de ilk yerli otomobilin 1961 yılında yapıldığını anlatarak, “Fakat Vecihi Bey, ondan 37 sene önce uçak yaptı ve onunla uçtu. O dönemde uçabilmek bir mucize. Uçunca da tekrar yere inebilmek ayrı bir mucize sayılırdı. Türkiye’nin en önemli girişimcilerinden birisi.” değerlendirmesinde bulundu.
Bahadır Gürer, Vecihi Hürkuş’un Türkiye’de havacılığın doğuşuna, gelişmesine ve toplum tarafından benimsenmesine çok büyük katkıları olduğunu söyledi.
Hürkuş’u, vefat yıl dönümlerinde Ankara’daki mezarı başında andıklarını dile getiren Gürer, “Ancak onun anıları önünde sadece saygı duymak yetmiyor. Değer vermek nasıl olur? Eğer onu çok seviyorsak, sayıyorsak onun için neler yaptığımız, neler yapabildiğimiz önemli. Öncü havacımız Vecihi Hürkuş, kendisini, ‘Türk havacılığının çalışmak için çırpınan bir hizmetkarı’ olarak tanımlayan en önemli girişimcimizdir. Ölüm yıl dönümünde onu saygıyla, özlemle anıyoruz.” şeklinde konuştu.
VECİHİ HÜRKUŞ, İstiklal madalyalı kahraman, büyük bir adam. Kendisini 1961 yılında şahsen tanıma şansım oldu. Askerliğimi Yd. Sb. olarak (KİM) Kayseri Hava İkmal Merkezi’nde (eski adıyla Kayseri Tayyare Fabrikası) yapıyordum. O, ilk Türk uçağı olan Vecihi K IV üretmiş, Türk Havacılık Tarihinin en önemli insanlardan birisi, Uçak Teknisyeni, Pilot ve Uçak Mühendisi ve yılmayan bir mucit. 401’lı yılların sonlarında THY’nın filo dışına aldığı 3 uçağı satın alarak İstanbul’da basılan gazeteleri Ankara, İzmir gibi yerlere taşımak için kullanıyordu. İşte 1961 yılında o uçaklardan birisini periyodik bakım için KİM’ne getirmişti, kendisini ve pilotunu 2-3 gün misafirhanemizde misafir etmiştik. KİM restoranında bazı subay ve assubaylarla bir akşam yemeğinde bir masa etrafında beraber olduk. Soru üzerine Kurtuluş Savaşında Kafkasya’da uçağının düştüğünü, yaralı kurtulduğunu, tedavi sonrası savaş esiri olarak Hazar Denizindeki bir adada bulunan esir kampında tutulduğunu, Azeri bir görevli sayesinde sandal benzeri ağaç hamur teknesiyle adadan kaçıp karaya çıktıktan sonra günlerce yürüyerek Türkiye’ye geldiğini anlatmıştı. Ömrü boyunca bürokrasiden destek yerine sürekli köstek görmüş, değeri bilinmemiş havacılık aşığı büyük büyük bir insan. Allahın Rahmeti devamlı üzerine olsun İnşallah.