featured

ORTAK AKIL

Geçen hafta Airporthaber’de sivil havacılık akademisi imzalı bir bildiri yayımlandı. Her haber gibi bu haber de okundu, yorumlandı ve giderek manşetten düştü. Taciz veya dedikodu içeren (!) bir haber kadar olmasa da yine de okuyucuların tercih ettiği haberler arasında yer aldı. Sevindirici olan;
havacılık sektörümüzün sorunlarına ve çözüm önerilerine sektörün mutfağından bir katkı gelmesiydi, sanırım Bakanlık ve ilgili otoritelerce olumlu karşılanmıştır.
 
Mesleklerinde deneyim ve bilgi olarak kendini kanıtlamış, işin mutfağından yetişmiş kişilerin bir araya gelerek bir sivil toplum örgütü yapılanması içersinde tamamen bağımsız ve amatör olarak ülkemizin havacılığına katkı sağlamaya yönelik faaliyetler içersinde olması, kuşkusuz memnuniyet vericidir.
 
Akademi üyelerinin tamamının, sadece ülkemizde değil, yurt dışında da mesleklerini halen sürdürüyor olmaları AB ve ABD deki uygulamaları çözebilmek için son derece faydalı bilgilerin bu kurula akışını sağladı ve ilerde de sağlayacaktır.
 
Akademi; Türk sivil havacılığının daha iyiye gitmesine katkı sağlamaya yönelik çalışmalarını, 4 aylık bir sürede toparlamış, gözlemlediği sorunları ve çözüm önerilerini ana başlıklar altında Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a ve SHGM, DHMI genel müdürlerinin özel e-posta adreslerine yollayarak, bildiri yönelik açıklık getirilme istenirse kendilerine Akademi üyelerince brifing verilebileceği bu e-postalarda iletilmiştir.
 
Sivil havacılığımızın hiç bir sorunu olmadığını söyleyebilmek, ne yazık ki olanaklı değildir. Bu nedenle tüm sektörün düşüncelerini ve sorunlara yönelik çözüm önerilerini alarak bir ortak akıl yaratmak önemli.
 
Bu bildirinin bir çok okurumuz tarafından hala okunmadığı düşüncesiyle köşemde tekrar yayınlayarak en az bir hafta daha gündemde kalmasını sağlamaya çalışıyorum. Akademimiz için bu bildiri hakkındaki değerli yorumlarınız son derece önemlidir.
(Bildiriyi okumak için lütfen tıklayınız.)
 
 
 
Biraz da geçen haftanın diğer gelişmelerine kısaca bir göz atalım;
 
Geçen haftaya damgasını vuran haber, şüphesiz, THY’de görev yapan Semra Dereli Civilekhan isimli bir kabin memuru/amirinin arkadaşlarına yönelik yayınladığı veda mektubu idi. Semra hanım, sosyal yönü çok güçlü bir kabin memurumuzdu. Bu yapısı nedeniyle tüm arkadaşları tarafından sevilmekle beraber TASSA’nın yönetiminde genel sekreter ve TASSA dergisinde ise genel yayın yönetmenliği görevini sürdürmekte idi. Sektörde dergiciliği ilk başlatan biri olarak, kendisi ile dergi çıkartma konusunda çok sohbetlerimiz olmuştu.
 
Semra Dereli Civelekhan arkadaşımızın eften püften bir sebeple saygın olmayan bir biçimde sadece formaliteden alınan bir savunmanın ardından iş akdinin fesh edilmesi, bana 2005 senelerinde THY yönetimince, 30 senelik personele yönelik yapılan “iş veriminiz düşük ya emekli olun yada iş akdiniz tazminatlı Fesh edilecektir” yazılı mektupları hatırlattı. Bu mektupları 30 sene şirketine hizmet eden ve genelde şef düzeyinde görevini sürdüren personellere vermenin yanlışından nasıl dönüldüğünü size anlatmak istiyorum.
 
Hafızam beni yanıltmıyorsa 2005 yılı Haziran ayıydı. THY Genel Müdürlüğü İnsan Kaynakları genel müdür yardımcısı Orhan İkiz (şu anda teftiş kurulu başkanı) imzasıyla, içlerinde benim de bulunduğum yaklaşık 15 kişi(ki, bu iş verimi düşük denen 15 kişi içinde daha birkaç ay önce başarı plaketi almış personel de vardı) bu mektubu almış ve gönüllü emekli olmak istemeyenlerden savunma istenmişti.
 
Şüphesiz, bu dayanaksız ve tek taraflı “iş veriminiz düşük” ifadesini kabul etmem mümkün değildi. Bu nedenle ben, bana gelen yazılı bildiriden sonra gönüllü emekliliği reddederek bir savunma yazmış ve UTED Başkanı olarak o günlerde Maliye Bakanlığı ile olan ve tüm üyelerimizi bağlayacak olan vergi mahkemesindeki davamı hatırlatarak bu yapılan “iş veriminiz düşük” ifadesinin gerçekle bağdaşmadığını ve  zamanlamasının bu dava ile ilintili olarak önümü kesmek adına tezgahlandığını iddia etmiştim. Benim dışımda kalan 14 kişi, emeklilik de kullanacakları ücretsiz bilet hakları yanmasın düşüncesi ile savunma vermeyip emekliliğini güya gönüllü(!) istemiş ve sonucunda emekli olmuştu. Benim ise, verdiğim savunmama 6 ay cevap verilememiş(!) ve dolayısıyla mesaime devam etmiştim.
 
Ben hariç, emekliliğini isteyen arkadaşlar için Temel Kotil ve Orhan İkiz’in beraber düzenlediği ve tüm yöneticilerin hazır olduğu bir törende,bu metazori emekli edilen arkadaşlara yönelik güle,güle anlamında plaket töreni düzenlendi.. Bu plaket törenine ben o zorla ve haksız olarak emekliliği istenen ve kabul eden arkadaşlarla beraber giderek törende onlar adına bir konuşma yapmak istedim. Temel bey bu arkadaşların sözcüsü olarak benim konuşma yapmamı kabul etti. Ve konuşmam başladığında, konuşmamın gidişatını beğenmeyen Orhan İkiz, mikrofonuma resmen saldırarak, aramızda elli kollu bir tartışma başlamıştı. Orhan beyle tüm yönetimin önünde cereyan eden bu mikrofon savaşını Temel beyin, müdahale etmeyin bırakın konuşsun sözü sona erdirerek elli,kollu yapılan mikrofon savaşımız lehime sonuçlandı.
 
Bu konuşmamda, 30 yıllık hizmetlerinden sonra o kişilere, iş verimleriniz düşük denerek emekliliğe zorlanmasının en büyük saygısızlık ve hakaret olduğunu belirtmiş ve THY yönetimini bu uygulamasından ötürü tüm zorla emekli edilen arkadaşlar adına kınamıştım. Ve o günden bu yana, iş veriminin düşüklüğünü dile getiren o çirkin tüm mektuplar rafa kalkmış, daha medeni bir sistem olan emekliliği istenen çalışanlarla görüşülerek (tabii ki bir başka biçimde zorlayarak!) gönüllü olarak belirli bir tarihte emekli olabilmesi için iki tarafın mutabakatıyla anlaşma yoluna gidilmişti.(hala bu sistem devam etmekte)
 
Bu konu ile, Semra Dereli Civelekhan’ın iş akdinin fesh edilmesi arasında ne benzerlik var derseniz;her iki konu da tek taraflı bir yaptırım olup savunma hukuki süreç yerine gelsin diye yapılmaktadır. Bu arkadaşımızın sözleşmeli olması nedeniyle tüm kozların işverenin elinde bulunması, işvereni bu eyleminde gönüllerde haklı kılamaz. İşveren ile, çalışan arasındaki bu tür anlaşmazlıklarda alınan savunmanın, dikkatle incelenmesi ve hemen iş akdinin feshi gibi çok sert kararlara başvurulmaması gerekir. Bu başarılı kabin amirinin bu şekilde işinden olmasının altında yatan sebepler, bu kadar basit olamaz.
 
TASSA yönetiminin genel sekreterine yönelik bu sert yaptırıma, TASSA, diğer mesleki derneklerin de desteği ile sert bir ortak bildiri yayınlayıp tepkisini acilen koymalıdır.
Bugün TASSA genel sekreterine yapılan işten çıkartılmaya kadar gitmemesi gereken bu çok sert yaptırım, yarın başka derneğin başka yöneticisine de yapılacak ve dernekler, aynı sendika gibi sistem dışına atılarak aracı kurum seviyesinde mütalaa edilecektir.
 
İyi haftalar…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir