11 Eylül Perşembe günü, THY’nin büyük bir konukseverlik örneği göstererek Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür düzeyinde katılım sağlayarak tüm basın mensubu arkadaşlara verdiği iftar yemeğine katıldım. Son derece güzel hazırlanmış zengin menü çeşitleri ile süslenmiş bu yemekte, hiç beklemediğim espri yüklü sohbetler yapıldı.
Öncelikle, THY yönetimine; verdikleri özenle hazırlanmış bu iftar yemeği teşekkür ederim.
Bu esprili yemek sırasında; Candan Bey’in Kayserili olması, Temel Bey’in de Rizeli olması konuşulurken, aklıma bir Kayseri fıkrası geldi. Bu fıkrayı sizlerle paylaşarak, yazımda “kıssadan hisse” vermeye çalışacağım.
Kayseriliye; “İki kere iki kaç eder?” diye sormuşlar. Kayserili gülmüş; “Mal mı alacan, mal mı satacan?”
Sohbetlerimiz sırasında; THY’nin basına açıkladığı harika bilanço ve ileriye dönük büyük beklentiler hakkındaki görüşlerini yeniden dinleme şansı buldum. Candan Bey’den; 2 kere 2’nin altı olarak gösterildiği bu güzel bilançonun açıklamasını dinlerken, bir anda Ocak 2009’da başlayacak Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri aklıma geldi. (Anımsayacaksınız, son toplu sözleşme görüşmelerinde büyük bir kargaşa yaşanmış, grev bile gündeme gelmişti.)
Kendimi bir an sendika yönetiminin yerine koydum ve anlatılan güzel tablodan sonra Toplu İş Sözleşmesinde sendika tarafından istenilen rakamlara hangi gerekçelerle hayır denilebileceğini düşündüm ve 2 kere 2 ye bugün için 6 diyen Candan Bey’in, Toplu İş Sözleşmesinde nasıl bir tutum alacağını düşündüm.
Neredeyse, British Airways’i bile satın alabilirim diyecek kadar iddialı açıklamalar yapabilen THY yönetim kurulu başkanının, konu çalışana geldiği zaman; “Nerden bulayım, nasıl verebilirim ki?” diyeceği günlere az kaldığını düşündüm.
THY yönetiminin bu gün konuştuğu ve basın bültenlerinde sıklıkla tekrarladığı başarılarının, çalışanların hakları verilirken de aynı tebessümle(!) devamını diliyorum.
THY’nin bu başarılı gidişini(!) bizler gibi, adeta kış uykusuna yatmış olan Sendikanın da izlediği bir gerçek. 2009 yılının ocak ayında başlayacak ve Temmuz ayında karşılıklı atışmalar, kesinlikle restleşmelere dönüşecek.
Çünkü; Bu seferki Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri, sendikanın temsilcilerinin atılmasına mani olamayarak kaybettiği prestij kaybının yanı sıra, sözleşmeden hemen sonra gireceği kendi seçimlerine endeksli yürüyecek. Kısaca, Her iki kurum çalışan için değil, öncelikle kendi iktidarı için savaşacak gibi görünüyor.
Değerli okurlarım;
THY’nin son iki senedir genel kurullarına katılıyorum ve kendimce belirlediğim konularda sorular sorarak, kamuoyunun aydınlanmasını sağlamaya çalıştığımı ve aldığım yanıtları da sizlerle paylaştığımı biliyorsunuz. Özellikle son iki genel kurulda bilançoyla ilgili sorduğum sorulara, genelde verilen yanıtın ”Kur farkı“ olarak açıklandığı ve beni bu yanıtın tatmin etmediğini sizlerle bu köşede gerekçeleriyle paylaşmıştım.
THY’nin ilk altı aylık bilançosunu açıkladığı toplantıya; tatilde olmam nedeniyle katılamamama rağmen, “THY’den pembe tablolar” yazımla mantığıma uymayan yerleri yazdım ve THY’nin Avusturya ihalesi için, hatırlarsanız, büyük bir iddiada bulunmuş ve show yapılıyor, alamazlar, eğer alırlarsa, bu köşemden özür dileyeceğimi belirtmiştim. Sonuç ortada; ihaleye katılabilmek için geç kalındığı ifade ediliyor.
26.08.2008 de İMKB’ye THY tarafından Austrian Airlines için teklif yollandığı bilinmekteyken, daha sonra, yani 11.09.2008’de yine İMKB’ye THY tarafından yazı yollanarak; “Pardon, geç kalmışız!” söylemleri ne kadar gerçeği yansıtmakta. Bu durum, Austrian Airlines ihalesine girilecek diye, aldanarak borsada alıma geçen yatırımcıya aldatma olarak algılanazmı? Birisi THY’yi manipülasyon yapmakla suçlasa yanlış mı olur dersiniz.
THY gibi büyük bir şirkette bu tür işleri takip eden departmanlar vardır. Bizler elektrik faturamızı yatırmayı unutmazken, koskoca THY’nin ihale için son başvuru tarihini unutmuş olması olasılığı olabilir mi? Veya geç kalınma varsayımının gerçek olduğunu düşünelim, nasıl bir alt yapıdır ki bu son başvuru tarihini unutabiliyor. Sizlerin takdirine bırakıyorum.
Bu altı aylık bilanço toplantısında, Avusturya Havayolları’nın yanı sıra konuşulan ve alınması istenen Air Bosna’nın %49’unun ihalesi için, “Alamazsınız!” iddiasında bulunmadığımı biliyorsunuz.
Çünkü; THY her ne kadar özel şirket statüsünde olduğunu iddia etse de hükümet tarafından her türlü girişimi izlenen ve yatırımları konusunda hükümetin görüşü dışına çıkamayacak bir şirket.
Hükümetimizin, Bosna Hersek politikası bilindiğine göre, Hükümet tarafından birileri, bu şirketi alın dediyse, THY’nin bu şirket bize uymaz deme şansının olmadığını düşünüyor ve şimdiden alınma olasılığı %100’e yakın olan bu ihale için hayırlısı olsun temennisinde bulunuyorum.
İyi haftalar..