featured

Kayıkçı Kavgası…

Varil başına 200 dolara yaklaşan kerosen fiyatına bağlı olarak havacılık sektöründe baş gösteren yakıt krizi nedeniyle, iflaslar, müthiş zararlar gündeme gelirken; birileri adeta kayıkçı kavgası yapmaya başladı. 
Özel sektörün birlikteliğini sağlamakla görevli TOSHID’den ise bu konuda hiç ses çıkmıyor. 
THY, Anadolu Jet, Sunexpress cephesi bir köşede durmuş, bu kayıkçı kavgasını(*) bıyık altından gülerek seyrediyorlardır sanırım.
Şimdi, yaşanan komediye bir bakalım; Atlas Jet her zaman yaptığı ve ilginç karşılanan, kiminin gülümsediği, kiminin ise ayıp olarak nitelediği “Bizimkisi 77 cm” “Biz ikinciyiz” reklamlarıyla tanınıyor. 
Bence reklamın iyisi kötüsü olmaz. Önemli olan kafalarda kalması ve kitleleri etkilemesi mantığıyla bakıldığında, başarılı bir çalışma olarak bile görülebilir.

Geçtiğimiz Pazar günü gözüme bir billboard reklamı ilişti. 
Başlığı ilgi çekiciydi; “Yalnızca kuşlar bedavaya uçar” yazıyordu.

Atlas Jet’in “yine akıllarda kalacak bir reklamı” diye dikkatle okudum. İnanamadım, bir daha okudum. Bu reklamı hazırlayan PR şirketi veya ajans, bu hataya nasıl düşer? hala anlayamıyorum. Atlas Jet’in sahibi Murat Ersoy, tanıdığım kadarıyla, tarz olarak bu tür karalamalar ve argo deyimleri onaylayıcı bir yapıda değildir. Bu nedenle reklamın içeriğinin onun dikkatinden kaçtığını düşünmek istiyorum. Bu reklamın içeriğindeki sataşmalar, savunulacak bir yanı olmadığından, bir iş kazası olarak görülebilir. Ancak, bu reklamın sektör dışındaki başka hesaplaşmalara(!) müdahil olunarak verilmiş olmaması kaydıyla.
İstisnasız tüm şirketlerimiz (ki; Atlas da bunların içinde,) zaman, zaman 1 YTL, 19 YTL 29 YTL’ye bilet, “hafta sonu alan, bedava uçar” gibi çok promosyonel bir reklam uygulamaları içinde bulundular. Buna en son olarak THY/Anadolu Jet de uydu ve ben, bunların gerçek rakamlar olamayacağını, halkın yanlış anladığını köşemde yazdım. Hatta 1 saatlik uçuşun 102 YTL’nin altında yapılamayacağının hesabını; tek, tek maliyet hesabı yaparak “THY’de Bukalemun dönemi” yazımla da ortaya net olarak koydum. Bunun adına; kimisi pazarlama taktikleri, kimisi promosyon uygulamaları, kimisi de; halkı aldatma diyebilir. 
Bu konu tabii ki tartışılır ve yanlış varsa ilgililerce gereği yapılır ve yapılıyor da.  

Tartışılmayacak tek konu; Birinin reklamına karşı onu kötüleyerek reklam yapmanın doğru olup olmadığıdır. Pegasus’la ilgili yazdığım “Ali Sabancı’nın çelişkileri” isimli köşe yazımda; Ali Sabancı’yı bu promosyon uygulamaları nedeniyle eleştirmiştim. Hatta “yolcular; tavana yapıştırmamaları koşuluyla, çiğ köfte bile yiyebilirler” tanımlamasını çok itici bulduğumu belirtmiş, yine sizlerin de yakından bildiği tarafsızlığımla, bu kez de Murat Ersoy’a veya o anlaşılmaz reklamın içeriğini yazan her kimse, ona; gerekli olduğuna inandığım eleştirilerimi yine kendi tarzıma uygun ve seviyeli bir şekilde yapmak istiyorum.
Türk halkı gerçekten son derece duyarlı, duygusal ve yardımsever. Bundan sizlerin de kuşkunuz yoktur sanırım. Bunu örneklemek gerekirse; Genel seçimlerde, genel kurullarda adaylar yarışır sert şekilde birbirlerini acımasızca eleştirirler. Toplum genelde kibar, karşısındakine fazla laf atmadan onu kötülemeden, mazlumu oynayarak, kendi yapacakları etkinlikleri karşı tarafa bulaşmadan anlatanları seçiyor. Agresif yapılı, ağzından köpükler saçarak konuşan bir adayın kazandığı bir örnek veremezsiniz. Başka ülkelerde nasıl bilemem ama, bizim ülkemizde, kendini anlatırken başkalarını kötüleyen adaylar her zaman kaybediyor. Çünkü, karşı tarafı kötülediğinizde Türk halkının duygusal ve yardım sever yapısına takılıyor haklıyken haksız duruma düşüyorsunuz. (Sanırım ne demek istediğim anlaşılmıştır…)
Uçak yakıtı olan kerosenin (Jet engines fuel) varili 190-200 USD arasında seyrediyorken, TOSHID başkanı Yavuz Çizmeci  “Hepimiz yandık!” diye ifadeler kullanırken, bu kayıkçı kavgasına anlam vermek mümkün değil. Yolcular, şirketleri ikiye ayırmış durumda; bunlardan biri THY, diğeri ise özel havayolları. Durum bu kadar net iken, şimdi kalkıp ta özel şirketlerimizin birbirine karşı daha fazla dayanışma içinde ve toleranslı davranmaları gerektiği bir sırada, özel sektörümüzün iki tanınmış şirketi arasındaki bu anlamsız sataşmaya bir anlam veremedim.
 Şimdi bu reklama karşı, üstüne oynanan Pegasus da Billboard’lara “Düşmeyen havayolunuz” diye yazdırıp misillemede bulunursa ne olur?. Ve buna karşı THY de düşme lafından alınıp, bana da laf atıldı diyerek, tüm olanaklarıyla gazetelere tam sayfa reklamlar vererek, kayıkcı kavgasına müdahil olarak; “ Biz, 75 yıllık dev bir çınarız” başlığı altında, Türkiye’de filosunun uçaklarının ve motorlarının tüm bakımlarını yapabilen tek şirket olduğunu ve diğer havayolu şirketlerinin bakımlarını ne idüğü belli olmayan yerlerde yaptırıyorlar diyerek, konuyu teknik bakım üstünlüğüne ve uluslararası ismine bağdaştırarak kayıkçı kavgasına müdahil olursa; “yandı gülüm keten helva(*)”…
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethi sırasında, şehir kapılarına dayanmış şehir düştü, düşecekken; Bizanslılar hala; meleklerin kanatlarının olup olmadığını tartışıyorlardı. 
Bu gün de; kapımızı zorlayan yakıt sorununa karşı çözüm önerileri örneğin;  uçuş süresince gidilmesi gereken yolun kısaltılması ve buna benzer birçok önlemler bakanlık ve sektör yetkililerinin bir arada tekrar değerlendirilmesini gerektirirken, abesle iştigal(*) etmemek gerekiyor. 

Sonuç olarak; 
Pegasus-Atlas Jet-Onur-THY, hepsi ülkemizin şirketleri. Hepsinde deneyimli, bilgili ve çoğunu tanıdığımız arkadaşlarımız var. 
Şirketler aynı denetimlerden geçiyorlar. Ve birisi ne kadar güvenliyse öbürsü de o kadar güvenli.
Bu yüzden; biri birinden daha güvenli, uçakların tipi ve yeniliğinin hesabına girerek yolcuyu yanlış yönlendirmemeliyiz. Uçağın yeni olması; yakıt tasarrufu sağlayabilir, bakım süresi uzun olduğundan ekonomik olabilir, yolcu konforu açısından üstünlüğü mutlaka vardır. Fakat, hiçbir zaman uçuş güvenliğini etkilemez. Bu tarzda PR yapmak; olsa, olsa yolcunun uçaklardan ürkmesine ve binmemeye gayret etmesine yol açar. Bu son derece sakıncalı ve bindiği dalı kesmek kadar tehlikelidir. 
AKP iktidarı ile Doğan grubu arasında geçen kayıkçı kavgasının sektörümüzde yaşanmaması dileğiyle(!)
İyi haftalar.
     • Kayıkçı kavgası: Hiçbir yere varmayan, kısır çekişmeleri anlatan bir deyiştir.. 
     • Abesle iştigal: Akla ve gerçeğe aykırı işlerle uğraşmak.
     • Yandı gülüm keten helva: iş işten geçti, yapacak bir şey yok anlamlarında kullanılmıştır

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir