Covid 19 Kimden yana, ”Evde Kal iyi düşün”
Değerli okurlar,
İşçi mücadelesinde en önemli kilometre taşı olan 1 Mayıs işci bayramına bu sene evlerimizde gireceğiz. Kutlu olsun.
Sınır ve kişi ayrımı yapmayan bir ruha sahip virüs(COVİD 19) un yasakları ile karşılıyoruz 1 Mayıs 2020′ yi. Salgının,küresel sermaye ve egemenler tarafından kendilerini sağlama alıp işcilere ve geniş halk kesimlerine doğru gitmesine ”sürü bağışıklığı” tanımlaması ile zemin hazırlanmaktadır.
işçiler ise ilk defa polis ablukası, devlet baskısı, sendikacı kaypaklığı olmadan evlerinde 1 Mayısı kutlayacaklar.Herkese bulaşma kapasitesi bakımından sınır tanımayan COVİD 19 ”kendini yaratanlara” meydan okurken, zaman geçtikçe onu durdurmaya çalışan başta sağlık emekçileri olmak üzere işci sınıfının her kesimine ulaşacak gibi görünüyor.
Oysa virisün adelet anlayışı (COVİD 19) ne para babalarını, ne diktatörleri, ne de din simsarlarını teğet geçmiyordu. Virüs kendi yaratılış hikayesini yazan ve doğanın dengesini alt üst eden kirli beyinlere ders vermeye gelmişti yeryüzüne. Vicdanını kaybetmiş tüm sistem ve inaçları, bügün değilse bile gelecekte ders verecek bir ”VİRÜS” olma ihtimalini tüm insanlığa gösterecekti. Zaman bize bunu öğretecek elbet. Birlikte yaşayıp göreceğiz.
Asıl konumuz dönersek;
İşciler polis korkusu, işverenler ”komünizim” getirecek işci paranoyası, sendikacılar ise işcileri alanlara götürürsek ”Anarşik” fikirlerden etkilenip bizi koltuklarımızdan ederler korkusu yaşamayacak ,1 Mayıs 2020 de.
TÜRK İŞ, Taksimde 1 Mayıs kutlamak isteyen kurum ve işcilere ne diyeceğini,HAK İŞ Konya mı ,Ankara mı ikilemine düşmeyecek.DİSK ve diğer kurumlar Taksime çıkacağız ısrarında bulunmayacaklar, 1 Mayıs 2020 de.
Ve tabiki 1 Mayıs sabahı gelmeden bütün sokakları bariyerlerle kapatılmış,onbinlerce polisin geceden konumlandırıldığı bir İstanbul olmayacak 1 Mayıs 2020 de.
Geceden nöbete başlayan polislere , gündüz alana girmek isteyen işcilere gaz nasıl sıkılacak,”etkili jop” nasıl kullanılacak kursu ve emride verilmeyecek, 1 Mayıs 2020 de.
1 Mayıs’a katılırsam işveren beni işten atarmı korkusu yaşamayacak işciler, 1 Mayıs ”komünist” bayramı, ne işi var Türk ve Müslüman işçilerin orada diyen, işçileri birbirine düşmanlaştıran siyasetçilerde olmayacak, 1 Mayıs 2020 de.
1 Mayıs Bayramına katılan arkadaşlarını işverene ihbar eden işçilerin de vicdanı rahat olacak , 1 Mayıs 2020 de.
1 Mayısı yaratan mücadele anlayışı karşısında, göbekli, mercedesli, özel korumalı Sendikacılarda olmayacak.En önemlisi Bu göbekli ve ”fırıldak” sendikacılarımız 1886 da 8 saatlik iş günü için ölüme yürüyen işci önderlerini hatırlamak zorunda kalmayacaklar, 1 Mayıs 2020 de.
Metrolar,metrobüsler, vapurlar işçiler Taksime gitmesin diye iptal edilmeyecek 1 Mayıs 2020 de.
Velhasıl dünya tarihinde 145 yıldır, Bu topraklarda ise ilk defa 1910 yılında kutlanmaya başlanan işci bayramı;
1 Mayıs 2020 de yasallaşmış hali ile yasak, İçeriği bakımından anlamsız, dönemi bakımından hasta, tarihi açıdan ise COVİD 19 lu 1 Mayıs olarak anılacaktır.
Elbetteki 1 Mayıs 2020 de en çok üzülenler, geçmişde 1 Mayıs meydanlarına gelen işcilere ve katılımcılara simit,su, köfte yağmurluk, şemsiye satan güvencesiz emekçiler olacaktır.
Binlerce güvencesiz işci 1 Mayısı kutlamasa da onlar için 1 Mayıs en büyük bayramdı. Evlerine ekmek götürmek için 1 Mayıslar güvencesiz emekçilerin en bereketli günüdür her zaman.
CORONA 19 tarafsız başladığı bu yolculuğuna parası olanların, devlet kaynaklarından beslenenlerin ve sömürü düzeninin devam etmesini isteyenlerin tarafına geçmek üzere.
İşci sınıfı 1 Mayıs 2020 yi kutlarken örgütlü ve bilinçli olmadığı takdirde,tarafsız virisün eninde sonunda egemenlerin yanına geçeceğini bilmelidir.Sermaye kendini garantiye alıp ”ölen ölsün kalan sağlar bizimdir” anlayışındadır.Bu anlayışa karşı çıkmayan işcilere vürüs bile adaletli davranmaz, davranamaz..
1 Mayıs 2020 de evde kalarak kutladığımız işci bayramında üzerinde düşünerek sormamız gereken önemli sorular var elbette.
1970 li yıllardan başlayarak işci kuruluşlarına ve sosyal devletten yana siyaset yapanlara saldıranlar kim,
1977 1 Mayısında Taksim deki yüzbinlerce işciyi kurşunlayanlar kim,
1980 Darbesinden sonra ”şimdiye kadar hep işciler güldü şimdi sıra bizde” diyenler kim,
Özelleşecek güzelleşecek diyerek kamu kaynaklarını sermayeye peşkeş çekenler kim,
Özelleştirme işçilerin çıkarına olacak ise niye olmasın diyen sendikacılar kim,
Kamunun, yani halkın malı olan büyük kurumları,özel şirketlere peşkeş çekenler kim,
Bu soruların cevabını verdiğimizde dünyamızı saran pandemi döneminde ”ölen ölsün kalan sağlar bizimdir” diyen küresel anlayışın ve onun ülkemizdeki temsilcilerini de bulursunuz.
işte bu küresel ve yerli sermaye gurupları ile onların siyasi temsilcileri yeni çalışma yöntemleri ile virüs sonrası sömürü düzenini inşa ediyorlar. İşverenler salgın durumunu bahane ederek işci çıkarmalara, ücret düşürmelere devam etmektedirler.Komik olan bunu yaparken işçilerin işsizlik fonundan en çok da onlar yararlanmaktadır.
COVİD 19 Bile Sermaye kadar acımasız davranmazken,işci sınıfı hala birlikte mücadele etme koşullarını yaratamıyorsa sözün bittiği yerdeyiz 1 Mayıs 2020 de. Belki Büyük şair Nazım dan seslenmek gerekir yarına dair umutlarımız için…
Demir,
kömür
ve şeker
ve kırmızı bakır
ve mensucat
ve sevda ve zulüm ve hayat
ve bilcümle sanayi kollarının
ve gökyüzü
ve sahra
ve mavi okyanus
ve kederli nehir yollarının,
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir şafak vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarından
onlar ağır ellerini toprağa basıp
doğruldukları zaman.
En bilgin aynalara
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
Asırda onlar yendi, onlar yenildi.
Çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi.
Nazım Hikmet Ran..
saygılarımla.
Not: Ülkemiz de bu salgın sürecinde hayatını kaybeden tüm yurttaşlara rahmet diliyorum.Özellikle Havacılık camiasında tanınan ve benimde çoğunu yakından tanıdığım,hayatını kaybeden pilotlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
3 Yorum
- Yorumların Sıralanışı
- Yeniden Eskiye
- Eskiden Yeniye
Yıllarımızı verdiğimiz ve gurur duyduğumuz şirketimiz maalesef son yıllarda ve her geçen gün artan bir baskıyla hem kazanılmış haklarımızdan bizi mahrum etmekte hem de iş barışını ve huzurunu bozucu uygulamalara başvurmakta. Her ay maaşımızdan nemalanan Hava-İş’ten de kuru gürültü mailler dışında bir icraat görmemekteyiz ne yazık ki. Sanki THY Yönetimi ve güdümündeki sendika el ele vermiş performans ve liyakati ile bu şirketi bu noktaya getiren çalışanlarından kurtulmaya bakıyorlar gibi. Tasarruf tedbirleri bile göstermelik ve komik. Kaç başkan, başkan yardımcısı ve müdür kadrosu açıldı son 5 yılda? Özel zam oranları, sene başında yatan temettüleri, altlarında makam arabaları ve yurtdışı harçlarıyla birlikte pek rahatlar. Çok yazık gerçekten.
2013’den bugüne sendikamız Hava-İş’i sapsarı bir sendika haline getiren ve yazınızdaki tarifin de fazlası; göbekli, lüks makam arabalı, korumaları silahlı eski özel harekat polisleri olan Ali Kemal Yanlıbal yüzünden sivil havacılık emekçileri maalesef 7 senedir tek başlarına ve mağdurdur. Yetkili sendika olarak işveren vekili gibi davranan bu şahıstan ve ekibinden kurtulamadığımız sürece 1 Mayıs kutlamak zaten bizlere haramdır!
Nazım ne güzel özetlemiş her şeyi..
Mücadele etmeden kazanmak mümkün değil.Türkiyefe böyle bir işçi yok malesef.