featured

SHGM SEKTÖRDEN ALDIĞINI SEKTÖRE VERMELİ

Bu başlığı okuyan biri, “saçma” diyerek yazının tamamını okumadan geçebilir. Başlıktaki ifadede, SHGM sektörden aldığını madem sektöre geri verecek o halde hiç almasın dermiş gibi bir anlam oluşuyor. Ancak anlatmak istediğim konu bu değil.
SHGM mizin devlet dairesi mantığında kazanç amaçlı değil hizmet amaçlı faaliyetler içerisinde bulunması gerekliliğine rağmen kazancın hizmetten daha önemli hale gelmesini ve kar etmesi gerekmeyen bu kurumun adeta para makinası gibi kazanç sağlar hale gelmesini eleştireceğim.
Bir şirketin, kurum veya kuruluşun sene içinde ne yaptığını, nerelere para harcadığını ve gelecekteki planlarını ve bu planlara ne kadar bütçe ayırdığını o şirketin altı ayda veya senede bir yaptığı mali durum ve beklentiler raporlarından anlamak mümkün. Ancak, bu tür raporların ve bilançoların uzun ve anlaşılması zor olması bu tür önemli parametrelerin okunup takip edilmesini zorlaştırıyor. Ben bu haftaki köşe yazımda SHGM’nin bu raporunu okuyup önemli yerleri sizlerle paylaşıp her zaman yaptığım gibi konulara vakıf arkadaşların yorumlarını almaya çalışacağım.
SHGM’nin 2012 kurumsal mali durum ve beklentiler raporunu okuduğunuzda bakalım benim gibi düşünecek misiniz merak ediyorum. SHGM’NİN RAPORUNU OKUMAK İÇİN TIKLA
Öncelikle SHGM’nin Devlet tarafından hiçbir ödenek almaksınız tamamen sektörden beslendiğini ve bu beslenmenin sadece 2012 Yılı sonu itibarı ile tüm yatırımlar, personel maaşları, vergiler, temsil tanıtım harcamaları, yurt dışına yapılan transferler, hizmet alımları, görev giderleri, yolluklar, malzeme alımları, maaşlar (sözleşmeliler dâhil) vs. çıktıktan sonra 63 milyon TL (eski para ile 63 trilyon) kâr beklediğini söylemek isterim.
Bu müthiş gelire rağmen SHGM sektöre yönelik denetim ve gözetim dışında ne yapıyor?
Bu konuyu iyice irdeleyelim…
Bu sene uygulanmaya başlayan 6260 sayılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’na göre, SHGM’nin şu anda kasasında bulunan nakit paranın yarısı, yani 81.858.865 TL hazineye aktarılmış.
Devletten hiçbir yardım ve ödenek almayan bu kurumumuz her sene kasasına indirdiği milyonları sektörün eğitimine, uçuş emniyetine harcasaydı sanırım AB standartlarının üstünde sorunsuz bir havacılığımız olurdu diye düşünüyorum.
Harcamayanın veya harcayamayanın parasını yerler misali devlet de bakmış ki bunlar paraları harcayamıyorlar bari şimdilik yarısını alıvereyim diyerek 81 milyonlarını almış. Dikkat ederseniz yarısını almış. Yarısı hala kasada.
Şimdi de bu kadar para devlet desteği olmadan nerelerden geliyor bakalım:
Türkiye’de 2012 Haziran ayı itibarı ile 174 hava taşıma işletmeciliği, 35 bakım organizasyonu, 16 uçuş eğitim organizasyonu ve 14 Tip eğitim organizasyonu var.
2012 Haziran verilerine göre Ülkemiz ’e kayıtlı 1117 hava aracı mevcut.
Bunların dağılımı şöyle: Havayollarında 3 tanesi kargo olmak üzere 15, hava takside 61, genel havacılıkta 43, balon işletmeciliğinde 16, zirai işletmecilikte ise 39 şirket var.
Hava aracı sayılarına gelindiğinde ise:
Havayolu işletmelerinde 366, hava takside 207, genel havacılıkta 231, balon işletmeciliğinde 146, ziraat işletmelerinde 69 ve özel Jet olarak da 98 hava aracımız var.
Havalimanı sayıları olarak, dış ve iç hat 24, sadece iç hat 31, ve özel statülü olmak üzere 67 havalimanınız Haziran 2012 verilerine göre mevcut.
Yer hizmetleri firmaları olarak, A Grubu 4 adet, B grubu 13 adet ve C grubu 28 adet olmak üzere toplam 45 adet şirket mevcut.
Bu şirketlerden alınan hizmet ücretleri ile kasa dolup taşıyor. Bunların yanı sıra şüphesiz sektörde çalışanlardan alınan bir takım ücretler de var. Ancak, bu rakamlar yüzlerce havayolu şirketinden alınan ücretlerin yanında devede kulak kalır.
İşte Türkiye’nin en kârlı devlet kurumlarından biri olan ve tüm masraflarının dışında kendine gelir sağlayabilen bu kurum, sektörün gelişimine istenilen düzeyde maalesef katkı sağlayamıyor. Yani sektörden aldığının en azından bir kısmını sektöre iade etmiyor ve görevi olmamasına rağmen adeta bir vergi dairesi gibi çalışıyor.
Eğitim kurumlarımızın bir çok alt yapı eksiklikleri mevcut. Şimdiye kadar ziyaretine gittiğim birçok okulumuz kuru bir bina ve dersliklerden müteşekkil. Okullarımızda akademisyen ve öğretim görevlisi eksikliği had safhada yaşanırken, alet-edevat, laboratuvar vb. Gibi eksiklikler anında gözlemlenebiliyor. SHGM en azından devlet okullarının alt yapı ihtiyaçlarına bir fon ayıracak bir düzenlemeyi hayata geçirebilse sektörün eğitim bacağına büyük bir katkı sağlayabilir.
Bunun yanı sıra uçuş emniyeti ile ilgili çalışmalar, sempozyumlar, paneller, konferanslarla konularında uzmanlaşmış yerli ve yabancı konuşmacıların katılımlarını sağlayıp sektörün çalışan kesimiyle, yani mutfağı ile buluştursa fena mı olur? SHGM’nin kazandığı bu paraların en azından bir bölümün bu yolda kullanılması sektörümüzün istenilen seviyeye gelmesinde büyük katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.
Sonuçta her şeyin başı para oluyor. Geçmişteki SHGM yönetimleri sektörün içinden deneyimli ve bilgili elemanları maddi nedenlerle transfer yapamadığından, denetimleri sadece sözde ve sayısal olarak yapabiliyordu. Ancak şimdi bu sorun çözüldü ve SHGM sektör paralelinde ücret verebilmesi ile daha kaliteli denetim yapabiliyor.
Denetimlerde önemli olan ne kadar çok denetim yapıldığı değil ne kadar kaliteli denetim yapıldığıdır.
Tabi ki bu nedenle eski kadroları suçlamak olmaz. Bugünkü mevcut yönetim bu sorunu yenmiş ve şu anda SHGM’nin denetim kadrosu, kadrosuna dâhil ettiği sektör deneyimli teknisyenlerle eskiye nazaran daha güçlü hale gelmiş vaziyette olup hala ilanlarla sektörden eleman takviyesine devam ediyor. Tabii ki, Deneyimli bir kadro kurma adına sözleşmeli kadrosuna sektör bazında ücretler verilebilmesi kayda değer gelişmeler olarak memnuniyet verici.
SHGM sektörün en büyük sorunu kaliteli eğitim ve lisan sorununun çözümüne katkı sağlayabilir mi?
Bir zamanlar SHGM Havak isimli bir vakıf marifetinde bu eğitim işini çözmeye odaklanmıştı.
Türk Sivil Havacılığı’nı Geliştirme Vakfı, 1994 Yılı’nda Türk Sivil Havacılığı’nın gelişmesine ve güçlenmesine katkıda bulunmak amacıyla kurulmuştur.
Vakıf kurulduğu günden beri Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün bütçe sıkıntıları nedeniyle temininde güçlük çektiği, başta bilgisayar yazılım ve donanımı olmak
üzere her türlü teknik ekipman teminine yardımcı olmuştur.
Ancak bu günkü durum o günkü durum gibi değil. Artık Havak’ın SHGM yi değil SHGM nin Havak ı ve bilhassa devlet okullarını desteklemesi gerekiyor.
Şu anda SHGM’nin elinde şu anda bile 82 milyon TL olduğuna göre Havak’ın vereceği yardımlara ihtiyacı olmadığı aşikâr. Öyleyse Havak JAA Training öğretmenlerinin İngilizce (tercümansız olarak) regülasyon eğitimlerini hala neden fahiş fiyatla satar anlayabilmek güç.
Havak veya bir başka kurum fark etmez. Önemli olan kasadaki paranın sektörün eğitimine dönmesidir.
Ayrıca, sektörde çalışanlara yönelik uygun fiyatla İngilizce eğitimi verilip sınav yapılabilir ve bu sınav sonuçları da SHGM tarafından resmen tanınabilir.
Yukarıda yazdıklarım birer örnek olup bunlara başka eğitimlerde eklenebilir.
Örneğin; Sektörde, kal’e (hurdaya) ayrılan komponentler ve parçalar kural gereği tekrar kullanılmaz hale getirilip hurdacılara satılmaktadır. Bu uçak parçaları tahrip edilmeden hurda fiyatına satın alınıp kayıtları tutularak teknisyen yetiştiren sivil havacılık yüksek okullarına ve havacılık meslek liselerine hibe edilebilir. Bu okullarda eğitim gören gençler mezun olmadan önce gerçek uçak komponent ve parçalarını görüp üzerinde çalışarak deneyim sahibi olmaları sağlanabilir.
Sonuç olarak; SHGM, mevcut yasalar buna müsait değil diyerek savunmaya geçebilir. Ancak sektör paralelinde ücret verebilmek de düne kadar mümkün değildi. Bu ücret konusu nasıl aşıldıysa bu da aşılabilir ve sektör eğitim açısından desteklenebilir. Bu da Türk Sivil Havacılığına müspet olarak geri döner.
NOT/ Sivil havacılık akademisi olarak çalışma hayatımızın kâbusu olan yorgunluk içerikli bir anket düzenledik. Pilot-Uçak teknisyeni-Hava trafik kontrolörleri ve kabin memurlarının katılımını rica ediyoruz.ANKETE KATIL

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir