Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin, 25 Mart 2009’da hayatını kaybettiği helikopter düşmesi olayının ardından, helikopterden GPS cihazlarının sökülmesi ile ilgili 10 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Göksun Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya başka bir soruşturmadan da tutuklu sanıklar Davut Uçum, Aydın Özsıcak ve Yusuf Yiğit ile tutuksuz sanıklar Ebubekir Semih Yüksekkaya, Halil İbrahim Açan, Bekir Çerikçi, Cemal Şahin, Suat Kaplan, Nedim Bakırhan ve Nusret Memiş ile avukatlar katıldı.
Dosyaya eklenmek üzere mahkemeye gönderilen bazı belgelerin okunmasının ardından, tanıkların ifadeleri dinlendi.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden ifade veren kaza kırım ekibinde görevli Kerem Mumcuoğlu, Ankara’da Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünde bulunduğu sırada helikopterin düştüğünü öğrendiğini söyledi.
“Hava şartları nedeniyle sadece havadan fotoğraflama yapabildik”
Helikopterin kırıma uğramasıyla ilgili ekipte bulunması gereken Hamza isimli arkadaşının gitmemesi üzerine kendisinin görevlendirildiğini belirten Mumcuoğlu, kazanın ardından 28 Mart’ta kaza mahalline ulaşmaya çalıştıklarını ancak hava şartlarından dolayı sadece havadan fotoğraflama yapabildiklerini dile getirdi.
Mumcuoğlu, 29 Mart’ta askeri helikopterin sorumlusunun sadece 3 kişiyi götürebileceğini söylediğini, bu nedenle kendisinin ekipte yer almadığını, kaza kırım ekibinden Şıhmehmet Sevdim, Feridun Seren ve esas havacılık teknisyeni Kenan Köksal’ın gittiğini ifade etti. Kerem Mumcuoğlu, “Biz 31 Mart’ta gittiğimizde cihazın yerinde olmadığını gördüğümüzde kazanın herhangi bir kaza olmayıp siyasi ve cinayet yönü olması nedeniyle tutanak tutma ve cumhuriyet savcısına sözlü bildirme lüzumu hissettik.” ifadelerini kullandı.
Argus 5000 CE isimli cihazın yerinde olmadığını iki gün önce çekilen fotoğraflardan anladıklarını ifade eden Mumcuoğlu, “Bir diğer cihaz olan Skymap 3 C isimli cihaz helikopterde bulunması gereken bir cihaz olmadığından, karlar üzerinde olduğunu daha sonra fotoğraflamalarda fark ettik. 31 Mart’ta cihazla ilgili cumhuriyet savcılığına sözlü olarak bilgi verdik. Aynı gün Feridun’un bir tutanak tuttuğunu hatırlıyorum. Ancak bu tutanağı yanlış hatırlamıyorsam, mayıs ayına ait tarih atarak imzaladık. Çünkü cihazın karlar altında bulunması ihtimali vardı.” diye konuştu.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) tarafından hazırlanan raporun sorulması üzerine Mumcuoğlu, “ODTÜ heyetinin yanında ben de vardım. Bizim o gün görerek incelediğimiz tek cihaz ELT cihazıdır. Argus ve Skymap isimli cihazları fiilen görmedik. Malatya savcılığı huzurunda alınan beyanım muhtemelen yanlış geçmiş.” dedi.
Mumcuoğlu, köy muhtarının ahırında helikopterin kapısının bulunduğunu, söküldüğü iddia edilen cihazların muhtarın evinde olmadığını ve söküldüğü iddia edilen cihazların karakutu mahiyetinde olmadığını ileri sürdü.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz, Mumcuoğlu’nun Şıhmehmet Sevdim’in telefon tapelerinde yer alan “(Feridun Seren ile ilgili) ‘Biz ona söylemedik mi, bunları rapora yazalım mı diye? Bize danalar gibi bağırmadı mı?” yönündeki ifadeleri hatırlatarak, bunların ne demek olduğunu sorması üzerine Mumcuoğlu, 31 Mart tarihinde Feridun Seren ile herhangi bir tartışmaları olmadığını ancak daha sonra ilerleyen zamanlarda olaydan sorumlu tutulabilecekleri düşüncesiyle ve kaza olayının şaibe olarak görülmesi nedeniyle cihazın yerinde olmadığı hususunun kaza kırım raporuna alınması konusunda aralarında ihtilaf olduğunu aktardı.
Mumcuoğlu, “Ben Feridun’a cihazdan kara kırım raporunda bulunması gerektiğini söyledim ancak Feridun olayın adli bir vaka olduğunu ve cumhuriyet savcısına bilgi verildiğini, olayın raporda geçmesine gerek olmadığını söyledi.” dedi.
Tanıklardan esas havacılık teknisyeni Kenan Köksal ise helikopter şirketi çalışanı olduğu için olay yerine gittiğini ve burada sadece 20 dakika durabildiklerini, ELT cihazının yerini gösterdiğini ve kendisinden sökmesinin istendiğini söyledi.
ELT cihazını değiştirdiği yönündeki iddiaları kabul etmeyen Köksal, “20 dakika gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde benim bunu yapmam mümkün değildir. ELT cihazının ABD’de testi yapılmıştır, çalıştığı anlaşılmıştır. Ancak cihazın anteni koptuğu için sinyal gönderememiş. Yine ELT cihazının anteninin de bizim tarafımızdan sökülüp atıldığı iddiasını kabul etmiyorum. Bu cihaz Mehmet Aytar isimli kişi tarafından daha önce takılmıştır. Aytar bunu da kabul etmiştir.” diye konuştu.
“Cihazlar ele geçse helikopterin uçaklar tarafından türbülansa düşürüldüğü ortaya çıkacak”
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz, tanıklardan Kenan Köksal’ın olay yerinde bulunmaması gerekmesine karşılık olay yerinde bulunduğunu, olmayan ELT cihazının yerine bir ELT cihazı takarak varmış gibi fotoğrafladığını ifade etti.
ELT cihazının anteninin kaza kırım ekibi tarafından kırılarak atıldığını belirten Yavuz, şunları kaydetti:
“Bu nedenle enkazdan sinyal alınamamıştır, daha doğrusu sinyal alınamama sebebine zemin oluşturmuşlardır. Olayın zayıf halkası Kerem’dir. Diğer kaza kırım üyelerinin baskısı altındadır. Kokpit üzerinde bulunan garmın isimli cihazın hafıza kartı sökülmüştür. Helikopterden sökülen cihazlar yükseklik, konum ve istikamet bilgisine sahip cihazlardır. Bu cihazlar ele geçse helikopterin uçaklar tarafından türbülansa düşürüldüğü ortaya çıkacaktı. Türbülansa alınan helikopter düşmüştür.”
Yavuz, kaza kırım ekibi ile askeri helikopterin kaza kırımına giden sanıkların aynı el tarafından yönlendirildiğini, Skorsky helikopterinin bilerek kaza kırıma uğratıldığını ve cihazları sökenlerin de askerler olduğunu belirtti.
“Örgütlü bir yapıya hizmet etmişlerdir”
Helikopter pilotu Kaya İstektepe’nin “5 kilometre önümü görmezsem uçmam.” dediği yönünde şahitlerinin bulunduğunu ifade eden Yavuz, “Olayın sis ve helikopter şartlarından meydana geldiğini kabul etmiyoruz. Zira pilot Kaya, tecrübeli bir pilottur. Gerek kaza kırım üyeleri, gerekse sanık askerler bilerek veya bilmeyerek örgütlü bir yapıya hizmet etmişlerdir. Özellikle anten kısmında tahribat yapılmıştır.” diye konuştu.
Diğer sanıklar da suçlamaları kabul etmeyerek, beraatlerini istedi.
Olayda yaşamını yitiren İsmail Güneş’in eşi Yasemin Güneş, olayın kaza değil, suikast olduğunu dile getirerek, cihazların çalınmasının bunun en büyük delili olduğunu söyledi. Yasemin Güneş, sanıkların cezalandırılmasını istedi.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun kardeşi Yusuf Yazıcıoğlu ve kız kardeşi Maviş Ocak da sanıkların cezalandırılmasını talep etti.
Duruşma, eksik belgelerin giderilmesi için 19 Eylül’e ertelendi.
Duruşmaya, Muhsin Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ile hayatını kaybedenlerinin yakınları katıldı.