5 AY BOYUNCA YA BENİMSİN YA DA KARA TOPRAĞIN !

Hatırlarsınız, geçen yıl 1 Nisan günü SHGM günün anlam ve önemine uygun şekilde “Şaka gibi” bir transfer yasağı başlatmış, bu tarihten 31 Ağustos tarihine kadar uçuş personelinin çalıştıkları şirketten ayrılıp başka bir şirkete geçmesini yasaklamıştı. Anayasanın çalışma hürriyeti ilkesine açıkça aykırılık oluşturan genelge aynı zamanda sözleşme hürriyetine de bağdaşmıyordu. Genelgeye göre amaç yoğun sezonda işletmelerin ayrılmalar dolayısı ile yaşayacağı personel sıkıntısının önüne geçmek olarak belirlenmişti. Gerekçe olarak da, yoğun sezondaki ayrılmaların işletmelerin elinde kalan ekipleri daha yoğun şekilde kullanması ile çözülebildiği ve bunun da uçuş emniyetine zarar vereceği kaygısı gösterilmişti. Genelge o kadar çalakalem hazırlanmıştı ki, bir havayolunun işten çıkarttığı pilot veya kabin memurunun başka bir şirkete geçmesi de yasaklanmıştı. Yani Nisan-Ağustos devresinde istifa da etsen, işten de atılsan açlığa mahkumdun.
MART KEDİSİ GİBİLER…
Bu katı kural, belirtilen devrede personelin çalıştığı şirkette adeta köle gibi çalışması sonucunu doğuruyordu. “Nasıl olsa gidecek yeri yok, binin sırtına anlayışı“ insani değildi. Düşünebiliyor musunuz, insanlık dışı şartlarda uçuyorsunuz ama şirketiniz maaşınızı kırparak veriyor. Bacak paralarını, uçuş primlerini hiç yatırmıyor. “Paramı ver” dediğinizde de “kapı orada, gidebiliyorsan git bakalım. Başka şirkete nasıl olsa geçemezsin, SHGM!ye şikayet ederim.” Deniliyordu. Tipik Mart Kedisi tavrı ! Hem öpüyor, hem de bağırıyor ! Üstüne üstlük geçen Mayıs ayından itibaren de işler kötüleşince işverenlerin eli daha da kuvvetlendi. Yukarıdaki tavra “Gitsen nereye gideceksin ki? Bütün şirketler pilot çıkartıyor.” Gerekçesi eklendi. Ama güzel ülkemizde en iyi türkü 6 ay söylenir ya, bu Kural da zamanla gevşedi. Başlangıçta “şirketinden ayrılan pilotu alan şirket yöneticisinin Form 4’ünü iptal etmeye varan cezalarla terbiye etmeye çalışan SHGM, transferleri para cezası ile geçiştirmeye başladı. Zaten mantıksız bir yasaktı. Delindi, kevgire döndü.
YA YURT DIŞINA GİT YA DA EVDE OTUR !
Özetle bu işi uzatmanın anlamı yok. Gelin şu yasağı akla mantığa uygun bir şekle sokun. Sadece keyfinden dolayı, daha yüksek maaş beklentisi ile istifa eden pilot ve kabin memurları ile sınırlayın. İşveren beni işten atıyor sonra da başka şirkete geçmemem için elinden geleni yapıyor. Benim ne kabahatim var kardeşim?   Şirket beni işten atarak zaten cezalandırmış, bir ceza da SHGM’den geliyor. Sonuç ne? Ya yurt dışına gideceksin ya da transfer yasağı bitene kadar (1 Eylül) evde oturacaksın… Ayıp değil mi? Haaa, istifa dediysek de neden istifa ettiğini araştıracaksın. Sen adamın maaşını primini verme, mesai talimatlarına aykırı biçimde uçur, adamın canına tak etsin “al atını ver tımarımı” deyip istifa etmek zorunda kalsın, sen de “Gördünüz mü sayın SHGM, istifa etti, başka şirkete geçirmeyin” deyip adamı ihbar et ! Var mı öyle yağma…
UYANIK ŞİRKETLERİN İHBAR SÜRESİ OYUNU
Başka çözümler de var.. Transfer yasağı döneminde ayrılmak isteyene daha farklı ihbar bedeli belirlersin. Ekim-Nisan döneminde istifa ettiğinde 1 maaş ceza veya 1 ay çalışma zorunluluğu bulunan pilota Transfer yasağı döneminde bunu % 50 artırımlı uygularsın. Tabii ki, aynı ihbar bedeli senin için de geçerli olmalı. Yani sen pilot veya kabin memurunu transfer yasağı döneminde işten çıkarırsan aynı artırımlı ihbar parasını ödersin. Bunu niye yazdım. Duyuyoruz, bazı uyanık şirketler ihbar sürelerini farklı uyguluyormuş. Pilot ayrılmak isterse “2 aylık para getir” diyormuş ama kendisi çıkardığında 1 aylık para ödüyormuş. Tamamen kanunsuz bir uygulama.
ÖPTÜM AMA Bİ SOR BAKALIM, NİYE ÖPTÜM?
İstifa edene SHGM engel olsun derken yanlış anlaşılmasın. Adam istifa etmiş de sebebi ne? Hani Banker üBilo filminde Şener Şen’in meşhur repliği vardı: “Öptüm ama bi sor bakalım niye öptüm?”… O hesap…Şirketinden istifa edip başka şirkete geçmek isteyenden yazılı bilgi istersin. Al sana şirketlerin kirli çamaşırlarını ilk ağızdan öğrenme olanağı… Böylece de o şirket kurallara uygun uçuyor mu, mesai talimatına uyuyor mu, çalışanların hakedişlerini zamanında ödüyor mu, hepsini öğrenirsin… Bu arada, genelgenin iptali için parmağını bile kıpırdatmayan, sorunu görmezden gelen TALPA’yı da bu tavrından dolayı gönülden kutluyorum ! Şu pilotlar, şu şirketler, şu SHGM olmasa ne de güzel dernekçilik yapacaklar !
Sözün özü, bu gerçekten çağdışı, uçuş ekiplerini zorla şirkette tutma ve çalıştırma genelgesine SHGM bir an önce ya son vermeli ya da genelgeyi elden geçirerek, kabul edilebilir bir hale getirmeli.
ŞİMDİ DE KÖRFEZ KRİZİ BAŞLADI.
Rus savaş uçağını düşürmemizin bedelini tarım, sanayii, tekstil, inşaat, turizm ve havacılık başta olmak üzere ağır şekilde ödedik. Sorun hala tam olarak çözülebilmiş değil. Arkasından gelen Hollanda ve Almanya krizlerinin etkileri ise devam ediyor. Derken başımıza şimdi bir de Körfez ve Katar krizi çıktı. Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’a karşı Katar’ın yanında saf tuttuk. Bundan sonra bu ülkelerden bize kolay kolay turist gelmez. Turistten vazgeçtik, bu ülkelerde yaşayan, çalışan ve iş yapan yurttaşlarımıza karşı düşmanca bir tavır sergilenmeye başlamış. Bu ülkelerde çalışan pilotlarımız da var. Gulf Air, Etihad, Emirates gibi havayollarında görev yapan pilotlar da, devletin tercihini Katar’dan yana kullanmasının ceremesini çekmeye başlamışlar. BAE’de çalışan bir pilot arkadaşım “Adamlar 180 derece döndüler. Neredeyse su vermeyecekler.” diye özetledi yaşadıklarını. Esas tehlike ise Suudi Arabistan’da… Yaklaşık 2 ay sonra Hac sezonu başlıyor. İster misiniz Suud, Türkiye’den kiraladığı uçakların sözleşmesini iptal etsin? Hatta daha ileri gidip Türk Hacılarına tanınan kotayı düşürsün? İşte o zaman Türk Sivil Havacılığı yeni bir darbe daha yer. Toparlanmaya çalışırken tekrar yere kapaklanır…Bekleyelim bakalım, neler olacak?
 

Exit mobile version