soL’un edindiği son bilgiye göre 3. havalimanı şantiyesinde ve yönetim düzeyinde tartışmalar sürüyor çünkü kimse Erdoğan’a gerçekçi açılış tarihini kabul ettiremiyor. Yani işçileri Eylül ayında isyan ettiren koşulların altında, şirketlerin işçilerin koşullarını hiçe sayan yaklaşımı kadar, Erdoğan’ın inadı da yatıyor. Ve yöneticiler topu birbirine atarak ‘Bu işi bu tarihe kadar yapamazsan reise sen açıklarsın’ gerginliğiyle işçilere yükleniyorlar, sonu geldi denilen şantiyede hafta sonu izinleri kaldırıldı, yeni personel takviyesi yapılıyor.
Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA) Türkiye İrtibat Ofisi tarafından, IATA merkezine aktarılan bilgiye göre 29 Ekim tarihinde İstanbul Yeni Havalimanı’nda sadece şov amaçlı “yumuşak bir açılış” yapılacağı, asıl açılışınsa 31 Aralık’ta olacağı ortaya çıkmıştı. Üstelik bilginin kaynağı DHMİ’den yani Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nden, yani iktidarın yönetimindeki bir kurumdan geliyordu.
soL’un edindiği son bilgiye göre şantiye ve yönetimdeki tartışma sürüyor çünkü temel sorun süreci yöneten çeşitli düzeylerdeki yöneticilerin gerçekçi planı bir türlü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kabul ettirememiş olması. Yani işçileri Eylül ayında isyan ettiren koşulların altında şirketlerin işçilerin koşullarını hiçe sayan yaklaşımı kadar, Erdoğan’ın inadı yatıyor. Ve yöneticiler topu birbirine atarak “Bu işi bu tarihe kadar yapamazsan reise sen açıklarsın” gerginliğiyle işçilere yükleniyorlar, sonu geldi denilen şantiyede hafta sonu izinleri kaldırıldı, yeni personel takviyesi yapılıyor.
KİMSE ‘KRAL ÇIPLAK’ DİYEMİYOR
Havalimanı operasyonu temel olarak üç tane ana bileşen tarafından yürütülüyor ve emrivaki şekilde belirtilen bitiş tarihinde havalimanının hazır olması varsayımına dayanıyor. Bu bileşenler IGA (3. havalimanının inşaat ve işletme ekibi), THY ve DHMİ (Devlet hava meydanları işletmesi). Tayyip Erdoğan’ın korkusuyla bu üç ekip arasında da gerginlik var. Gerçekçi açılış tarihini kimse Erdoğan’a “kral çıplak” diyerek itiraf edemediği için, havalimanındaki çalışma koşulları gün geçtikçe daha da zorlaşıyor.
İşe başlangıç için her gün değişen rotalar, binanın içerisinde gün be gün değişen izin prosedürleri çalışmayı daha da olanaksız hale getirdiği söyleniyor. Zorlu koşullar nedeniyle ortaya çıkan zaman kayıpları zorunlu mesailerle telafi edilmeye çalışıyor. Örneğin IGA konsorsiyumunu oluşturan 5 ana firmadan 3 tanesinin (Cengiz, Limak ve Kolin) ortağı olduğu ve şu anda sahadaki en büyük iki taşeron firmadan biri olan elektrik taşeronu EHA’da açılışa kadar her pazar zorunlu mesai konmuş ve mesaiye kalmayanların iş akdine son verileceği işçilere duyurulmuş durumda. Benzer uygulamalar yaklaşık 750 tane olan irili ufaklı bir çok taşeron firmada da farklı düzeylerde yaşanıyor.
Dolayısıyla şu anda Türkiye’nin en büyük şantiyesi devam ederken, aynı anda ikisi de yarım yamalak işlemeye devam edecek iki havalimanı da uçuş operasyonlarına açılmış olacak.
soL’un ulaştığı bazı şantiye yöneticilerinin aktardığı bilgiye göre şu anda 3. Havalimanı projesinde en çok kullanılan şaka-tehdit karışımı laflardan birisi “Bu işi bu tarihe kadar yapamazsan reise sen açıklarsın”.
SAYI ARTIRIYORLAR
Sahada görüşünü aldığımız mühendislerden birisine göre DHMİ açıklamasında, “Süren testler sebebiyle havalimanın açılışı 2-3 ay sonraya ertelenecek” ibaresi yer alsaydı, şu anki gerçek dışı hedeflere dayanan baskı azalır, daha mantıklı ve planlı bir çalışma ortamı sağlanabilirdi.
Şantiyede çalışan TKP’li işçilerin belirttiğine göre ise şu anda yaratılan ortamda hiç bir netlik olmadığı gibi, kimse ihale üstünde kalsın istemediğinden çok daha baskıcı ve gergin bir çalışma ortamı var. IGA son günleri yaşandığı söylenen şantiyede tüm firmalara adam arttırma talimatı vermiş durumda.
Görünen o ki 3. Havalimanı 29 Ekim’de Erdoğan’ın şovunu yapmasına olanak sağlayacak şekilde açılacak. Ancak gerçekten tüm operasyon ne zaman buradan yürüyecek, o sırada kalan şantiye işleri nasıl devam edecek, iki havalimanı arasındaki organizasyon nasıl sağlanacak soruları ortada duruyor.
Ama çok daha önemli ve medyatik tartışmalarda kendine yer bulamayan asıl kritik konu şantiyede çalışan on binlerce işçinin durumu. Bugüne kadar kaç işçinin 3. Havalimanı şantiyesinde iş cinayetine kurban gittiğinin sayısını tam olarak bilen yok. İşçiler Eylül’deki gibi başkaldırmasalardı burada ne tür bir çalışma cehennemi olduğu kamuoyunun gündemine girmeyecekti. Şimdi artık ambulansların bile siren çalmadan müdahaleye gittiği bir yerden bahsediyoruz. Ortaya çıkan son bilgiler on binlerce işçinin hayatının kimlerin inadı ve para hırsı yüzünden tehlikeye atıldığını gösteriyor.
soL’un edindiği son bilgiye göre şantiye ve yönetimdeki tartışma sürüyor çünkü temel sorun süreci yöneten çeşitli düzeylerdeki yöneticilerin gerçekçi planı bir türlü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kabul ettirememiş olması. Yani işçileri Eylül ayında isyan ettiren koşulların altında şirketlerin işçilerin koşullarını hiçe sayan yaklaşımı kadar, Erdoğan’ın inadı yatıyor. Ve yöneticiler topu birbirine atarak “Bu işi bu tarihe kadar yapamazsan reise sen açıklarsın” gerginliğiyle işçilere yükleniyorlar, sonu geldi denilen şantiyede hafta sonu izinleri kaldırıldı, yeni personel takviyesi yapılıyor.
KİMSE ‘KRAL ÇIPLAK’ DİYEMİYOR
Havalimanı operasyonu temel olarak üç tane ana bileşen tarafından yürütülüyor ve emrivaki şekilde belirtilen bitiş tarihinde havalimanının hazır olması varsayımına dayanıyor. Bu bileşenler IGA (3. havalimanının inşaat ve işletme ekibi), THY ve DHMİ (Devlet hava meydanları işletmesi). Tayyip Erdoğan’ın korkusuyla bu üç ekip arasında da gerginlik var. Gerçekçi açılış tarihini kimse Erdoğan’a “kral çıplak” diyerek itiraf edemediği için, havalimanındaki çalışma koşulları gün geçtikçe daha da zorlaşıyor.
İşe başlangıç için her gün değişen rotalar, binanın içerisinde gün be gün değişen izin prosedürleri çalışmayı daha da olanaksız hale getirdiği söyleniyor. Zorlu koşullar nedeniyle ortaya çıkan zaman kayıpları zorunlu mesailerle telafi edilmeye çalışıyor. Örneğin IGA konsorsiyumunu oluşturan 5 ana firmadan 3 tanesinin (Cengiz, Limak ve Kolin) ortağı olduğu ve şu anda sahadaki en büyük iki taşeron firmadan biri olan elektrik taşeronu EHA’da açılışa kadar her pazar zorunlu mesai konmuş ve mesaiye kalmayanların iş akdine son verileceği işçilere duyurulmuş durumda. Benzer uygulamalar yaklaşık 750 tane olan irili ufaklı bir çok taşeron firmada da farklı düzeylerde yaşanıyor.
Dolayısıyla şu anda Türkiye’nin en büyük şantiyesi devam ederken, aynı anda ikisi de yarım yamalak işlemeye devam edecek iki havalimanı da uçuş operasyonlarına açılmış olacak.
soL’un ulaştığı bazı şantiye yöneticilerinin aktardığı bilgiye göre şu anda 3. Havalimanı projesinde en çok kullanılan şaka-tehdit karışımı laflardan birisi “Bu işi bu tarihe kadar yapamazsan reise sen açıklarsın”.
SAYI ARTIRIYORLAR
Sahada görüşünü aldığımız mühendislerden birisine göre DHMİ açıklamasında, “Süren testler sebebiyle havalimanın açılışı 2-3 ay sonraya ertelenecek” ibaresi yer alsaydı, şu anki gerçek dışı hedeflere dayanan baskı azalır, daha mantıklı ve planlı bir çalışma ortamı sağlanabilirdi.
Şantiyede çalışan TKP’li işçilerin belirttiğine göre ise şu anda yaratılan ortamda hiç bir netlik olmadığı gibi, kimse ihale üstünde kalsın istemediğinden çok daha baskıcı ve gergin bir çalışma ortamı var. IGA son günleri yaşandığı söylenen şantiyede tüm firmalara adam arttırma talimatı vermiş durumda.
Görünen o ki 3. Havalimanı 29 Ekim’de Erdoğan’ın şovunu yapmasına olanak sağlayacak şekilde açılacak. Ancak gerçekten tüm operasyon ne zaman buradan yürüyecek, o sırada kalan şantiye işleri nasıl devam edecek, iki havalimanı arasındaki organizasyon nasıl sağlanacak soruları ortada duruyor.
Ama çok daha önemli ve medyatik tartışmalarda kendine yer bulamayan asıl kritik konu şantiyede çalışan on binlerce işçinin durumu. Bugüne kadar kaç işçinin 3. Havalimanı şantiyesinde iş cinayetine kurban gittiğinin sayısını tam olarak bilen yok. İşçiler Eylül’deki gibi başkaldırmasalardı burada ne tür bir çalışma cehennemi olduğu kamuoyunun gündemine girmeyecekti. Şimdi artık ambulansların bile siren çalmadan müdahaleye gittiği bir yerden bahsediyoruz. Ortaya çıkan son bilgiler on binlerce işçinin hayatının kimlerin inadı ve para hırsı yüzünden tehlikeye atıldığını gösteriyor.