Dünyanın en büyük havalimanı sloganıyla ihale edilen 3. havalimanı ya da kendilerine verdikleri isimle İGA (Istanbul Grand Airport) inşaatı devam ediyor. Havalimanının ilk fazı 2018 yılında hizmete alınacak ve 90 milyon yolcu kapasiteli olacak. Aslında diğer fazlara geçmeseler de olur ! Sebebini aşağıda anlatacağım.
Yer seçimi konusu çok konuşuldu. Şimdi ben de resmi ÇED(Çevre Etki Değerlendirme) raporundan bir iki alıntı yapayım da, ileride nasıl bir çevre felaketi ile karşılaşacağımız daha iyi anlaşılsın.
“ÖLEN KÖPEĞİNİZİN YERİNE AYNI CİNSTEN BİR KÖPEK VERELİM.”
Aslında felaket daha inşaat aşamasında başladı. 600 binden fazla ağaç kesildi. Gerçi böyle durumlarda iki savunma hemen devreye giriyor. Birincisi “ağaçları kesmiyoruz, söküp naklediyoruz! Burada da kesilenlerin dışında 1,8 milyon ağacın nakledilmesi öngörülmüş…” Yahu birader, On yıllardır o toprağa tutunmuş bir ağacı kökünden söküp nereye götürüyorsun? O ağaç gittiği yerde “hiçbir şey olmamış gibi” yaşamını devam ettirebilir mi? Ağaç bu, devlet memuru değil ki, oradan oraya tayin edesin? İkinci savunma çok daha pragmatik…”Kestiğimiz her ağaca karşı yeni ağaç dikiyoruz…” Bu söz, bana fi tarihinde THY Tanıtma ve Halkla İlişkiler Başkanının bir sözünü hatırlattı. Yolculuk sırasında Kargo bölümüne hava verilmemesi nedeniyle ölen köpeği için isyan eden yolcuya bakın Başkan ne demişti:”Yolcumuzun mağduriyetini gidereceğiz. Kendisine ölen köpeğin yerine aynı cins bir köpek hediye edeceğiz !” Nasıl ama? Dâhiyane… Ameliyat sırasında çocuğunu öldürüyorlar, hastane sana diyor ki “Fazla gürültü yapma, senin oğlan gibi, 12 yaşında, sarışın mavi gözlü bir çocuk vereceğiz. Ölçüleri bile aynı olacak, böylece rahmetli çocuğun kıyafetleri de boşa gitmeyecek, yani giyim-kuşam için de masraf yapmayacaksın !” Zekâ budur, çözüm odaklı yaklaşım budur…
İşte bizim devletlularımız da aynı yöntemi benimsemişler. Hatta daha ileri gitmişler. 400.000 ağaca karşı 2 milyon ağaç dikmişler! Yani bir çocuğu ölen babaya 5 çocuk verilmesi gibi… Bir çocuğu kendi çocuğunun yerine kabul edersin, diğerlerine de Bonus adını koyarsın !
NAKLEDİLEN AĞAÇLARI NEREYE DİKTİNİZ?
Bu arada aklıma gelmişken sorayım. Bu “nakledilen” ağaçları nereye diktiniz acaba? Ya yeni diktiğiniz ağaçlar? 2 milyon diyorsunuz da, nasıl bileceğiz bu rakam doğru mu, yanlış mı? Noter huzurunda mı diktiniz? Peki, yeni diktiğiniz bu ağaçlar, kaç on yılda “naklettiğiniz veya kestiğiniz” ağaçların boşluğunu dolduracak?
- Havalimanının yapıldığı yer İstanbul’un en önemli sulak alanı ve İstanbul’un su ihtiyacının büyük bölümünün karşılayan Terkos, Sazlıdere ve Alibeyköy gölleri içme suyu havzaları burada bulunuyor. Havaalanının yapılmasıyla beraber bölgedeki göl, gölcük ve göletler “sulak vasfını yitirecek ve içerisindeki canlı yaşamı yok olacak… Havalimanının inşaatı ile başlayan kirlilik faaliyete geçtiğinde artan araç trafiği nedeniyle akarsuları etkileyecek. Bunun sonucunda da içme suyunun sağlandığı barajların suları kirlenecek ve seviyeleri düşecek. Üçüncü havaalanı, uluslararası sivil havacılık kurallarına aykırı şekilde, Gaziosmanpaşa Rüzgâr Santrali proje sahası içinde yer alıyor. Ayrıca, bölgede çok sayıda rüzgâr santrali ruhsatı bulunuyor.
ÇÖPLÜĞÜN KENARINDAKİ HAVALİMANI
- Havalimanı bölgesinin sadece 6 km uzağında İSTAÇ bertaraf tesisleri bulunuyor. Uluslararası standartlara göre ise, bir havalimanı yapılacak yerin 13,5 kilometrelik civarında kuşları kendine çeken çöp arıtma tesislerinin bulunmaması gerekiyor.
Ayrıca bölge, kuş hareketliliğinin en yoğun olduğu bölgelerden birinin tam ortasında yer alıyor, Göç dönemlerinde her hafta yaklaşık 50 bin leylek bu bölgeden geçiyor.
BOL BOL “UÇAĞA KUŞ ÇARPTI” HABERLERİNE HAZIR OLUN.
İstanbul’un hâkim rüzgârları yılın neredeyse 10 aylık bölümünde Karadeniz’den güneye doğru esiyor ve iklim koşulları çok daha sert olduğu biliniyor. Bölge, senenin 107 günü fırtınalı, 65 günü ise yoğun bulutlu. Kısaca, havaalanının yapıldığı gerek ekolojik ve gerekse uçuş güvenliği açılarından uygun değil. Yani hem kuş çarpmaları hem de hava şartlarından dolayı kazalara davetiye çıkaracak gibi görünüyor. Umarım haklı çıkmayız !
İşin yapılaşma boyutunu da es geçmeyelim. Merak etmeyin daha ihaleye çıkılmadan havalimanının çevresindeki araziler çoktaaaan birileri tarafından toplanmıştır. Ufaktan başlayan inşaatlar, sonunda bir Hava kenti doğurur. Bu yapılaşma da, ekolojik dengeyi daha da bozar. Ormanlar daha da küçülür, binalar hızla artar…
UÇMAYAN VATANDAŞTAN UÇANLARA KIYAK
Bir de işin finansal boyutuna gelirsek…
25 yıllık işletme karşılığı, işi üstlenen 5 şirketlik konsorsiyum 22 milyar Euro ödeyecek. Yani yılda 880 milyon Euro… Yaklaşık 10 milyar Euro maliyeti olan havalimanı başlangıçta finansal sorunlarını çözememişti. Devreye kamu bankaları girdi ve finansman sorunu kısmen de olsa aşıldı. Yetmedi. Bu iş için hazine garantisi verildi. Yani konsorsiyum aldığı kredileri ödeyemezse veya borçlarını ödemekte zorlanırsa Hazine devreye girecek, borçları üstlenecek.
Yine yetmedi.Peki, bu işi alanlara ne sözü verildi? İlk 12 yılda 6.3 milyar euro yolcu garantisi verildi. Garanti tutarı, Yolcu başına dış hat giden yolcu için 20 euro, dış hattan gelip dış hata giden transit yolcu için 5 euro ve iç hattan gelip dış hata giden transit yolcu için 3 euro servis ücreti üzerinden hesaplanacak. Dikkat buyurun, gelir üzerinden bir garanti verilmiyor. Oysa Ofis, dükkan, banko, kontuar, otopark kiralamalarından belki dünyanın parasını kazanacak İGA… Bunlar hesaba dahil değil. Yolcu sayısı esas alınıyor. Yolcu sayısı belli bir sınırın altında kaldığında, devlet İGA’yı 12 yıl boyunca finanse edecek. 3. Havalimanını kullanmayan Niğdeli çiftçi Osman vergisi ile havalimanına destek sağlayacak.
Nasıl iyi değil mi? Bakın aynı olayı Avrasya Tünelinde, Osman Gazi ve Yavuz Selim Köprülerinde yaşıyoruz. Geçenden 2 akçe, geçmeyenden 1 akçe formülü ile işler yürüyor. Bakıyorlar ki, yine olmadı başka önlemler devreye giriyor. Gidiş-Dönüş para alınan Avrasya Tünelinde beklenen geçiş sayısı yakalanamayınca ne yaptı iş bilir yöneticilerimiz? Boğaz Köprüsünün sabah ve akşam saatlerinde yapılan ek şerit uygulamasını kaldırdı. Karşı yakaya geçiş 1 saate ulaştı. “Beklemek istemiyorsan bak orada Avrasya Tüneli var” dediler.
“3. HAVALİMANI İŞ YAPMIYOR,SABİHAYI KAPATSAK MI?”
İster misiniz, 3. Havalimanı beklenen yolcu sayısına ulaşamayınca işbilir yönetim devreye girsin. “Bundan sonra tüm dış hat seferleri 3. Havalimanından yapılacak.” desin, Sabiha’yı güdükleştirsin… Diyeceksiniz ki, olur mu öyle şey, hukuk var, üstelik Sabiha Gökçen Havalimanı daha yeni Malezyalılara satıldı. Ona bakarsanız, Atatürk Havalimanının işletmecisi TAV’ın da Ocak 2021’e kadar işletme hakkı var. Takan var mı?
Ne diyorlar? “3. Havalimanı açılınca Atatürk Havalimanı tarifeli seferlere kapatılacak” Bu kararla, 3 yılda TAV’ın ödeyeceği 520 milyon Euro gelirden devlet mahrum kalacak. Ama en çok garibime giden de, öyle ya da böyle kapatılacak olan Atatürk Havalimanına 112 milyon Euro yatırımla yeni Terminal yapılması kararı…Bu maliyeti doğrudan DHMİ üstlenecek..Mantığa bakın…Yıkım kararı alınan apartmandaki dairenize tadilat ve dekorasyon yaptırıyor, her tarafı yeniliyorsunuz…
90 MİLYON YOLCUYU NEREDEN BULACAĞIZ ?
Gelelim işin kapasite boyutuna… Bakın dünyanın en yoğun yolcu trafiğine sahip Atlanta Havalimanı 1625 hektar üzerine kurulmuş. Geçen yıl 100 milyon yolcuya ev sahipliği yapmış. Bizim 3. Havalimanı ise, Atlanta’nın neredeyse 4 misli ve 7650 hektar üzerine inşa ediliyor. Basit bir hesapla 20.000 futbol sahası büyüklüğünde… Kapasitesi de yılda 150 milyon yolcu olarak belirlenmiş. Güzel de, 2015 ve 2016 yılı verilerine baktığınızda, İstanbul’daki iki havalimanının toplam yolcu sayısı 90 milyon… Sabiha’yı çıkın, geriye kaldı 60 milyon yolcu… Yani Atatürk Havalimanından 3. Havalimanına kayacak yolcu sayısı… Peki kapasite kaç?2018’de İlk etabı bittiğinde 90 milyon…2025’ e geldiğimizde 200 milyona çıkacak diyenler ve deyim uygunsa açılmamış havalimanından “uçanlar“ da var… Peki, 90 milyon kapasitenin 60 milyonunu Atatürk Havalimanından sağladık. Geri kalan 30 milyon yolcuyu nereden bulacağız? Yolcu mu yaratacağız? Yolcuları “dolly” misali klonlayacak mıyız?
BİZİ KISKANAN ALMANLAR ANTALYA HAVALİMANI’NDA BİZE ORTAK !
İşin özü, ciddi bir kaynak israfı ile karşı karşıyayız. Atatürk Havalimanına 2 milyar dolarlık bir yatırımla bir paralel pist daha yaparak çözeceğimiz sorunu, sıfırdan bir havalimanı yaparak halletmeye çalışıyoruz. Niye ?“Dünyanın en büyük havalimanı bizde olsun” muhabbeti ile… Bir de “Almanlar bizi kıskanıyor” geyiği var ki, insan gülmeden edemiyor. Yahu birader, Alman seni kıskanacak olsa, seni çelmelemek istese Sunexpress’te ne işi var? Antalya Havalimanında Alman firması Fraport’un niye ortaklığı var? Vallahi, bu işlere aklım sırrım ermiyor… Neyse, Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ekim 2017’ye yetiştirilmesini istediği, Başbakan Binali Yıldırım’ın ise 26 Şubat 2018 tarihinde açılacağını söylediği 3. Havalimanını yine yazarız. Bakalım haklı mı çıkacağız yoksa matematik ve ülkenin genel gidişatı bizi yanıltacak mı?