29 Ekim Günlüğü

-Hadi baba, bitti, bunu da as!
Evin bahçeye bakan girişindeki camlı veranda şenlik alayına hazırlanıyordu.
Kırmızı ve beyaz grapon rulolar, maharetle, makasla kesiliyor, iki renkli şeritler katlanarak, renkli zincirler örülüyor. Zincirler, verandada boydan boya sallanıyor, aralarına fenerler asılıyor. Kızlar, köy camisinin karşısındaki ilkokulun sınıf camlarını süslerken, öğretmen Şükran hanımdan kaptıkları maharetle, verandayı şenlendirmeyi her 29 Ekim’de alışkanlık haline getirmişler. Genç adam merdivene çıkıp, hazırlanan zincirleri boydan boya asmakla meşgul ve hiç şikayeti yok. Çocukların yüreğinden kopup gelen  coşku, onu da sarıyor, mutlu ve sarhoş ediyor.
***
Wolfgang Amadeus Mozart’ın  Prag şehri ve halkıyla özel bir ilişkisi olduğu söylenir.
29 Ekim 1787‘de Prag’da Ulusal Estates Tiyatro’sunda Don Giovanni operası gösterime girmiş.
Ağzı bozuk, kadın delisi, hoş ve sevimli halleriyle kadınları büyüleyen Giovanni aslında ünlü İspanyol çapkın Don Juan’ın (Don Huan) yaşamını anlatır.
Don Juan bir kurgu kahramanı. Bir söylentiye göre 1600’lü yıllarda İspanya’da yaşamış. Kazanova, ya da orijinal adı ile Giacomo Giralomo Casanova (Cakamo Ciralomo Kazanova) ise gerçek bir karakter.
17 yy.da Venedik’de yaşamış.
İlk gösterimde ayakta alkışlanan 2 perdelik eserin iki ilginç noktası var. Birincisi; ünlü bestecinin, eserin uvertürünü bir gece önce, sabaha karşı tamamlayabilmiş olması.  Diğeri; Don Giovanni operasına konu olan Kazanova, bu gösterimde Mozart ve liberotto’yu yazan Ponte ile bir araya gelip tanışmış.
***
1901 Ekim’inde, ayın 29’da; Amerika Birleşik Devletleri başkanı William McKinley’in suikastçısı Leon Czolgosz (Zogeş)elektrikli sandalyede idam edilmiş.
William McKinley, Amerika Birleşik Devletleri’nin 25. Başkanı. Leon Czolgosz kim mi?
28 Yaşında Polonya asıllı teröristin amacı;  yayılmacı politika izleyen bir başı ortadan kaldırmak. Amerikan toplumunun eşitlik ve adalet temelinde yükselmediğini düşünüyor.
Leh vatandaş yeni dünyada karnının doyduğuna bakmıyor, aç uyuduğu geceleri unutuyor ve bıçakla cinayet işliyor. İşte Batılıların göçmenlerden ne kadar korktuğunu kanıtlayan bir gerçek!
***
29 Ekim 1914’de Alman Kayser Wilhelm Souchon (Zuşan), komutasındaki 9 Osmanlı savaş gemisinden oluşan bir donanma ile Sivastapol ve Odesa limanlarını ve Rus gemilerini bombalayınca, Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı’na  (1914-18) girmesine sebep olur.
Amiralin iki savaş gemisi Goeben ve Breslau İstanbul’a geldikten sonra Osmanlı sancağını çekip Karadeniz’e açılır, Amiral Osmanlı Donanma Komutanıdır artık.
Ağır kruvazörler “Yavuz” ve “Midilli” adlarını alır. Eskilerin tabiriyle Harb-i Umumi’nin neler getirip, halka ne acılar çektirdiğini ben anlatamam!
Osmanlı’nın yıkılmasından sonra,  işgalci kuvvetlere karşı yapılan Kurtuluş Savaşı (1919-22) başarıya ulaştıktan sonra, Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1923’te Türkiye’de Cumhuriyet ilan edildi.
29 Ekim 1925’den itibaren, ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanıyor.
İşte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı!
***
 29 Ekim 1950’de Pusan’da karaya çıkan Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasındaki Türk Kuvvetleri Kore’de, Türkiye Cumhuriyetinin 27 ci yıldönümünü, Pazar günü harp ederek kutladı.(Milliyet-arşiv)
***
50’li Yıllarda; 29 Ekim’de köyün gençlerinden oluşan  bir alay, meşalelerle sokaklarda marşlar söyleyerek dolaşır, havai fişekler  ve maytaplarla kutlanan bayramda, köyün itfaiye binası önünde çengi oynatılırdı.
Taksim meydanında bir maksem vardı.  Maksemin suları caddeye kadar taşar, rengarenk ışıklandırılır, insanlar 7 den 70’e coşku ile havuzun çevresinde kutlamalara katılırdı.
Taksim maksemi; İstiklal Caddesi ve Taksim Caddesi`nin birleştiği yerdedir. İnşasına III. Ahmed döneminde, Boğaziçi kıyı yerleşimlerinin su sorununu çözmek amacıyla başlanmış ve 1731 yılında Taksim Suyu Tesisleri`yle birlikte tamamlanmış.
Maksemin önünde, şimdi polislerin beklediği, eskiden çiçekçilerin olduğu alanda bir duvar vardır. Bu duvar işte “Taksim Haznesi”dir. Yani su deposuydu. Su kesildiğinde bu depodan su sağlanırdı. Duvarın önüne projektörler yerleştirilmişti, sular rengarenk akardı. 29 Ekim’de, herkes ışıklı suları seyretmeye giderdi. Şimdi hiç biri yok, nedenini bilmiyorum!
Kasabası, köyü, şehiri; al bayraklarla donanmış cadde ve sokaklar  gelincik tarlası gibiydi.
***
1986’da güneşli bir Ekim günü Kabin Hizmetleri Başkanlığı’ndan çağırıldım.  Başbakan Sayın Özal’ın  Orta ve Uzakdoğu’yu kapsayan uzun bir seyahati var.
Bahreyn, Dakka(Bangladeş), Hong-Kong, Seul(Güney Kore), Kuala Lumpur (Malezya)yı  kapsayan 12 günlük VIP gezisi.
Sabah, Saat 09.00’a yaklaşırken Ankara’dan milletvekilleri, işadamları, gazeteciler uçağa gelmeye başladı.  Tüm gazetelerden temsilciler, köşe yazarları, TRT, kimler yok ki!
14.00 de Bahreyn’e indik.  Uçağın pistten çekilişi ve  içindeki çalışmalar derken otele gelmemiz, 17.00 oldu. Eski stewart Mehmet Çilingiroğlu, uçuştan ayrılıp yere geçmiş ve gerekli eğitimleri aldıktan bir süre sonra Bahreyn’e atanmıştı.
Akşam 29 Ekim 1986’da  otelde bir resepsiyon veriliyor.
Giyinip kuşanıp hazırlandık.  Resepsiyonun verileceği  salonda sıralandık.  Sayın Başbakan  iri iri açılmış gözleri ile bir garip bakıyor, “bunlar da kim?” gibisinden.  İyice yaklaşınca:
-Aaaaa bunlar değişmişler…. Bizimkilermiiiiş! dedi.
Üniforma içindeki 12 hanımı şık, abiye kıyafetlerle tanıyamamıştı.  Nasıl tanısın ki, hepimiz moda dergilerinden fırlamış gibiydik!
***
29 Ekim 1998’de; THY’nin Adana-Ankara seferini yapan Boeing 737 tipi uçağı, 33 yolcu ve 6 kişilik ekibiyle kaçırıldı. Uçağı kaçıran Erdal Aksu, ölü ele geçirildi. Aksu’nun Diyarbakır’da 4 öğretmeni katletmekten aranan bir terörist olduğu belirlendi.
***
2000’li Yıllar’da Türk Hava Yolları Ekim ayında; American Airlines ile New York, Miami ve Chicago noktalarından 10 ABD iç hat noktasına bağlantı sağlayan Code Share uçuşlara imzasını attı.
Özel havayolu yolcu programı Miles&Smiles Ekim’de başladı.
29 Ekim 2000’den itibaren Cathay Pasific Havayolları ile İstanbul-Hong Kong-İstanbul hattında Block Space anlaşması, Polonya ve Çek Havayolları ile Code Share anlaşmaları yapıldı.
15 Yıl daha geçti aradan; tarih içinde Ekim’ler devam ediyor. Yaşayanlar görüyor, kimileri veda ediyor.
***
İstihbarat raporlarına göre; terörist  başının emrindeki  “Ölümsüzler Taburu” metropollere saldıracak, ölümcül hastalığı olanlar görevlendirilecekmiş.
Orada biraz duralım.
Bir ülkeyi ele geçirmek, o ülkede yaşayanlara hakim olmak için yeterli değildir. Bir milletin ruhu ele geçirilmedilçe, bir ulusun yaşama isteği gevşeyip kırılmadıkça, o ulusa egemen olma imkanı yoktur.
……….gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz.
Siz, almakta olduğunuz eğitimle, bilgi ile, insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk, O’nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz..”
Engin bir denize yelken açtık gidiyoruz.
***
Radyoda “Kara Gözlüm Efkarlanma Gül Gayri” çalıyor.”Vatan borcu biter bitmez ordayım!”
Geçen yıl kaybettiğimiz Bekir Sıtkı Erdoğan’ın 1963’de bestelediği eserin sözleri Gültekin Çeki’ye ait.
Muhterem, 1973’te Cumhuriyet’in 50. Yılı Şiir Yarışmasını “ Ellinci Yıl Marş”ı ile kazanmıştı, hatırladınız mı?
Allah yolumuzu açık etsin!
Dirlik ve düzenlik içinde, birlik ve beraberlikle Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!
 Meral Döşemeciler ve Turgut Özal 29 Ekim HatırasıBAH
Meral Döşemeciler

Exit mobile version