Değerli Okurlar,
28 Şubat, Türkiye’nin yakın tarihinin en karanlık dönemlerinden biri olarak hafızalara kazındı. Postmodern bir darbeyle halkın iradesine karşı baskılar, komplolarla ağır zulümlerin yapıldığı bir utanç dönemi olarak kayıtlara geçti. O dönemde başı kapalı kızlarımızın eğitim haklarının ellerinden alınarak, özgür yaşamlarının engellenmesi her kesimden vicdan sahibi olanları derinden üzmüştü.
Kendilerini batılı modern ve Atatürkçü kesimin temsilcisi olarak gösteren derin güçler, halkı kin, nefret ve ayrışmaya sürüklediler. Anca yıllar sonra toplumsal uzlaşıyla, ön yargıların yıkıldığı ve empatinin hâkim olduğu bir iklimle gerçekleri görebildiler. O yasaklar ve yaratılan korkular, sadece o dönemin ekonomiden ve siyasetten beslendiği bir suni balans kriziydi. Gerçekte, “irtica” ve “rejim tehdidi” gibi kaygılarla ayrışmalar ve çatışmalarla belli bir kesim gücüne güç kattı.
Yine bir gece milyonlarca insan fakirleşirken, bir avuç kan emici kesim yine servetine servet kattı. Adalet yasaların ve kanunların üstünde bir kavramdır. Yasalar ve kanunlar adaleti sağlamak yerine, haksızlığa ve hileye alet ediliyorsa asıl o zaman her şey sorgulanmalıdır. Adalet sadece kanunlardan ibaret değildir. Adalet üstünlerin hukuku korumak için değil, halkın ve haksızlığa uğrayanların hakkını savunmak içindir. Muktedirler ellerindeki gücü, baskı ve hukuksuzluk için kullanırsa yarın roller değişince ne olacak? Dün hukuksuzlukla ikna odalarında mevcut yasa ve kanunlarla baskı görenler, bugün aynı şekilde yapılan haksızlıklara susarsa yarına yine aynı bu kısır döngü devam etmeyecek mi? Eğer herkes kanunları kendi varlığını sürdürmek, gücünü korumak için kullanırsa memlekette adalet nasıl sağlanabilecek.
Bugün yaşananlar bence hepimizin vicdanında derin yaralar açtı. Çünkü dün zulme ve haksızlığa uğrayanlar, bugün ellerindeki gücü ve imkanları aynı biçimde kullanarak geçmişlerine ve çektiklerine ihanet ediyorlar. İnsanlar yıllarca inandıkları değerlerle her türlü zorluğa ve zorbalığa göz yummadan ağır bedel ödeyerek sizi bugünlere taşıdılar. Hak ve adalet için mücadele ederken eğer haksızlığa ve adaletsizliğe tevessül ederseniz, gün gelir o tokmak sizin de kapınızı çalar.
Sırf karşınızdaki potansiyel rakibi yıpratmak için adaleti kullanırsanız, bir gün kullandığınız oklar size de dönebilir… Adaleti ve hukuku kişisel bir hesaplaşma aracı haline getirirseniz, bir gün birileri de bunu intikam aracı olarak görebilir. Gelecekte insanlar, büyük balığın küçük balığı her türlü haksızlık ve zorbalıkla yutacağına inanır ve kanıksarsa asıl o zaman sokaklar karışmaz mı? Herkes nasılsa yaptığım yanıma kar kalıyor, gücü gücüne yetiyorsa aklanıyor demez mi?
Özetle dün nasıl ki muhafazakâr kesime 28 şubatta çok büyük haksızlıklar ve adaletsizlikler yaşatıldıysa… ve nasıl ki hafızalarda utanç dolu sahneler bıraktıysa, bence bugün de olup bitenlere bu çerçeveden tekrardan bakmak lazım. Yarın korkaklıklarından, yıpranmışlıklarından hatta ve hatta kendi ağır ayıp ve kusurlarıyla yargılanmaktan çekindikleri için bunları yaptılar demezler mi? Onca yıl yönetilen yerlerin dönüp hiçbir bağını, ilişkisini sorgulatmayanların, adaleti ve liyakati tanımadığı bir düzende, bugün sorulan sorularında, açılan davalarında samimi bulunması mümkün mü?
Şayet kendi hanelerinizden başlasaydınız sorgulamaya, kesseydiniz kendi hırsızlarınızın bileğini, rezil rüsva etseydiniz içinizdeki hak hukuk çiğneyenleri… bugün herkes sizi safınızı sorgulamaksızın alkışlamak zorunda kalırdı. Ama bugün yaşadıklarımızın anormal olduğunu, kasıtlı olduğunu düşündürüyorsanız, bence attığınız taşın ürküteceğiniz kuşa değip değemeyeceğini sorgulamanız lazım.
Ahmet’e çelme taksanız, yerine alternatif olabilecek Mehmet’in elini güçlendirirsiniz… Nasıl ki dün dövülenlerin bugün eline sopa geçtiyse, yarın o sopa el değiştirince umarım bugün yapılanlardan pişman olunmaz. Ast olan adalettir… Kanunlar ve yasalar bunu sağlamak için koyulur. İlla kader bir gün çiğnediğiniz adalete muhtaç eder. O yüzden memleketi bu kadar germeye bu kadar zorlamaya umarım yapılanlar değer…
Hepinize sağlık, huzur ve adalet dolu bir hafta diliyorum…