Değerli okurlarım, hem memleket sathında hem de komşu ülkeler nezdinde 2016 yılı gözyaşı ve kanın oluk oluk aktığı bir sene oldu. Türkiye ve sınırlarındaki terör belası bu topraklarda yaşayanları fazlasıyla korku, infial ve dehşete sürükledi; diken üstünde olan bir insan topluluğuna çevirdi.
Ne yazık ki; 2016 yılını 2017’ye bağlayan gecede de yine kan aktı; terör o kirli ve iğrenç yüzünü bir kez daha gösterdi. Ulusça yaşadığımız bu acıların tarifi imkânsız; birisinin yaralarını sarmaya çalışırken yenileriyle mücadele etmeye çalışıyoruz. 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren azıtan FETÖ/PDY belasının izleri bu saldırıda da belirmeye başladı. Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı mücadelesi ise katlanarak önem kazanıyor.
Hiçbir canlı, birilerinin kirli oyunlarında bu denli aşağılıkça ve kahpece katledilemez; bu iş dinle, mezheple ve siyasetle ilişkilendirilemez. Milletçe çok dikkatli olmamız icap eder; birilerinin dolduruşuna ve provokasyonuna gelmemeliyiz; bir arada ve diri olmalıyız. Çünkü şer odaklarının amacı bizleri ayrıştırmak, bölmek ve parçalamak; ancak böylelikle Türkiye’yi bir felakete sürükleyeceklerinin hesabını yapıyorlar.
Sansasyonel eylem peşinde koşan FETÖ/PDY, DAEŞ ve PKK terör örgütlerinin öncelikleri halkımızın yoğun şekilde kullandığı ulaştırma sistemleri olacaktır. Özellikle havalimanlarımızın güvenliği çok önemli; bunu şehirlerarası demiryolu, şehir içi raylı sistemler ve özellikle kara ulaşımının başlangıç noktaları olan otogarlar izlemektedir. İnsan popülasyonun yoğunlukta olduğu bu tip alanlar potansiyel tehlikenin merkezindeler.
11 Eylül saldırılarında kullanılan uçak argümanının ne derece tehlikeli bir silaha dönüştüğünü bilmeyenimiz yoktur. Bu nedenledir ki; Milli Sivil Havacılık Güvenlik Programı kapsamında Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü güvenlik birimleri ve havalimanlarımızdaki Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatlanması kritik ve hayati öneme haizdir.
Gelelim FETÖ/PDY’nin Türkiye içerisinde sirayet ettiği yapılara; çok ciddi bir mesai, kararlılık ve dirayet gerektiren bir temizlenme sürecinden bahsediyoruz. Eski rektör, eski milletvekili, kurum başkanı, yöneticisi demeden sempati duymuş, şirin görünmüş, irtibat kurmuş, ortamlarında bulunmuş, savunmuş, bilfiil yardım yataklık yapmış ve hatta bu yönde suçsuz insanlara iftira atmış kim varsa öncelikle bulundukları koltuklardan kaldırılmalı sonrasında ise adalet önünde hesap verdirilmeli; kimseye müsamaha gösterilmemelidir. Ancak böylelikle şehitlerimizin, yitip giden canlarımızın, katledilen insanlarımızın ruhları huzura erecek; ancak böylelikle kanları yerde kalmayacaktır.
Türkiye’deki herkesin malumu havacılık cemiyeti ve ilgili eğitim kurumunda olup bitenler de ciddi manada akla ziyan mevzular olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle askeri vesayetin ve pili bitmiş siyasetin temsilcileri ile kim neyi elde etmeye çalışıyor; etrafındakiler neden hala haksızlığın ve adaletsizliğin savunuculuğunu yapıyor anlamak mümkün değil. Koltuk sevdası böyle bir şey olsa gerek.
Şöyle ki; malum havacılık cemiyetinin başkanı bir televizyon kanalında katıldığı canlı yayın programında suçsuz, günahsız, masum insanları da katıp karıştırarak kendi yönetim döneminde işten attığı çalışanları “terör örgütü mensubu” yaptı. Haddini öyle bir aştı ki; Emniyet Genel Müdürlüğü’nü gerçek dışı iftiralarına malzeme yaptı ve oluşturdukları talep sonrasında çalışanlarının terör örgütü mensubu olduklarını kendilerine Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yazıyla bildirdiğini canlı yayında söyledi. Türkiye’ye mal olmuş bir organizasyonun tepesinde oturacaksın, göz göre göre yalan söyleyeceksin ve haksız-hukuksuz şekilde işten çıkardığın insanları terörist olarak ilan edeceksin; yazıklar olsun. Bu istismar için Cumhuriyet Savcılarımızı göreve davet ediyorum.
Değerli okurlarım, ilgili şahıs canlı yayında iftira atıp; malum havacılık cemiyeti ve ilgili eğitim kurumunun sayfalarında bu yalanını video olarak manşetten yayınlata dursun; ben size işin doğrusunu söyleyeyim. Emniyet Genel Müdürlüğü kendilerine cevaben gönderdikleri yazıda böyle bir sorgulama ve talebi yapmaya yetkili olmadıkları gerekçesiyle başvurularını geri çevirmiş ve personele ait kimlik suretlerini iade etmiştir. Hal böyleyken malum havacılık cemiyeti başkanının televizyon kanalında anlattıkları nasıl bir çaresizliğin eseridir?
2017 yılı bu ve bunun gibi ucuz numaraların bittiği bir yıl olur inşallah. Ayrıca şunun da unutulmaması gerekir; yapılan ucuz numaraların foyası er ya da geç ortaya çıkar ve yapanları adalet önünde hesaba çektirir. Peki, Allah katında nasıl hesap verecekler? Son olarak kendisine bir uyarıda bulunalım; en büyük yarayı en çok güvendiğin, en çok inandığın, en çok beraber vakit geçirdiğin, en yakınındakilerden alacaksın Bay Cemiyet Başkanı.