Maliye bakanlığının sektörümüze yönelik almak zorunda kaldığı ve 193 sayılı gelir vergisi kanununun 29/2 numaralı maddesi, 6.6.2008 yılında tekrar düzenlenerek değiştirildiği halde tüm şirketlerimiz bu kanunu uygulamadıklarından Maliye ye takılıp çok daha kötü durumla karşı karşıya kaldılar.
Bu kanun yürürlüğe 6.6.2008 de girmiş ve ben bu kanunun hala uygulanmadığını 4.8.2008 de THY KAÇIYOR DEVLET BAKIYOR (Okumak için tıklayın) başlıklı köşe yazımla ayrıntılı yazmış ve Airporthaber ve kişisel bloğumda yer vermiştim. ( Tabii ki dinleyen olmadı yanlışa devam ettiler)
Malumunuz olduğu üzere, Türkiye’de bazı meslek gruplarının gelir vergisi muafiyeti mevcut. Gelir vergisi kanununun 29/2 maddesi bu muafiyeti ve sınırlarını anlatır… Bilhassa havacılık ve denizaltıda çalışanları ihtiva eden bu kanunun, Cumhuriyetimizin tarihi kadar geçmişi var. Çok eskilerden gelme bu kanun maddesi, bu tehlikeli ( o zamanlar tehlikeli idi) mesleği yani uçuş görevini yapanların teşvik edilmesi gerektiğini düşünmüş ve bu madde üzerinde ufak tefek düzeltmelerle bugünlere gelmiş.
Bu kanundaki muafiyetler ve sınırları, ilerleyen zaman diliminde birçok kere değiştirilerek 2008 yılında son halini almıştır.
2008 deki yeni düzenlenen gelir vergisi kanununun 29/2 maddesi bu muafiyetinin kapsamını daraltarak, uçucu ekiplerin “sadece fiili” yani havada kalma sürelerini kapsayacağını net olarak belirtilmesine rağmen, THY dâhil tüm havayolu şirketleri eski uygulamalarına devam etmişlerdi. Bu yanlışın üstüne gitmiş, İstanbul vergi dairesi başkanı Mehmet Koç ve o dönemdeki TÖSHİD başkanıYavuz Çizmeci ile kanunun yanlış yorumlanması nedeniyle tartışmıştık. ( Zaman görüldüğü gibi beni haklı çıkardı)
Linkini verdiğim yazımı okuduğunuzda çok ayrıntılı bir anlatımla THY’yi ve özel havayollarını nasıl uyardığımı göreceksiniz.
Geçen hafta, gündeme bomba gibi düşen ve uçucu personelin uçuş tazminatlarındaki vergi muafiyetinin yeni bir düzenleme ile kısıtlanması haberi gündeme bomba gibi düştü ve yüzlerce yorum aldı. Bu haberde, uçucu personel için Maliye bakanlığımızca yeniden düzenlemeye gidildiği ve bu vergi muafiyetinin şirketlerce kanuna uygun olmayan şekilde yürütüldüğü beyan edilmekle kalmayıp, üstüne üstük bununla yetinilmeyip birde bu muafiyetin, uçuşların tümünü kapsamaması yani belirlenecek bir rakamın üstündeki tazminatlardan vergi alınmasına yönelik bir çalışmanın yapıldığını birlikte okuduk.
Maliye bürokratları, nihayet uyandı ve şirketlerin yaptığı uygulamanın yasaya aykırı olduğunu ve bu yasanın sadece fiili uçuşlardan vergi alınmaması gerektiğini bildirip bundan sonra uçuş tazminatlarının fiili uçuş saati dikkate alınmadan 4-5 bin TL lik bir bölümü dışındaki rakamların mutlaka vergilendirilmesine yönelik bir çalışma yaptıklarını beyan ettiler.
THY,2008 yılından itibaren yani bu kanun maddesi yasalaştıktan itibaren uçuş teknisyenlerinin uçuş ücretlerinde ilgili kanun maddesini aynen uygularken diğer uçucu personeline uygulamaktan her nedense kaçındı. Mevcut durumda THY de uçucu teknisyen olarak görev yapan çalışanlar sadece fiili uçuş saatlerini net alıyor. ( Mevcut kanuna uygun uygulama ve sorun yok)
Gelir Vergisi Kanunu’nda pilot ve hostesler için istisna olduğuna dikkat çeken üst düzey bir bakanlık yetkilisi, kapsamın daraltılması üzerinde durduklarını söyledi. Yetkili, “Uçuş tazminatından faydalanabileceği tutara sınırlama getirebiliriz. Örneğin 4-5 bin lira gibi bir rakam olabilir. Bu rakamın üzerine çıkan gelir ise istisna kapsamında olmaz. Taslağa ilişkin çalışmalar henüz netleşmedi. Meclis sürecinde bazı değişiklikler olabilir. Ancak Maliye olarak bu meslek grubunun da elde ettiği gelir kadar vergi ödemesini hedefliyoruz.” Diyerek bu konuyu pilot ve kabin memurları açısından daha da zora sokmuş oldu.
Maliyenin bu sert tavrı; Türkiye’deki havayolu şirketlerinin bu kanun maddesini, uçucu personelin fiili ( havada kaldıkları süre) uçuş saatini dikkate almadan tüm uçuş tazminatlarını net uygulamalarından kaynaklanmakta. Bu vergi kaçağını önleyemeyen Maliye,” Ben bunlarla uğraşamam ben en iyisi belirli bir muafiyet rakamı koyayım bunun üstündeki her rakamı vergilendireyim” diyerek kanunu uygulamaktan kaçınan şirketlere daha da büyük darbe vurmaya çalışmaktadır.
Sektörün lokomotifi konumunda olan ve bazen devlet şirketi, bazense özel şirket hüviyetine bir bukalemun gibi bürünebilen THY yanlış yaparsa Özel şirketler neden yapmasın ki?
Burada çalışanlar yani uçucular hiçbir zaman suçlanamaz. Sektörümüzde tüm çalışanların vergileri şirketleri tarafından kesilip devlete ödenir. THY ve özel havayolu şirketlerimizin, uçucu ekipleri için havada kalma sürelerini yani fiili uçuş saatlerini net, diğer dondurulmuş veya kredilendirilmiş saatleri kapsayan süreleri, brüt yani vergilendirilmiş olarak vermeleri gerekirdi.
THY uygulamasında çalışanların bordroları Kıdem ücret+ iş/uçuş tazminatı şeklinde belirleniyor.
THY, Uçucu kesim dışında kalanların tümünün kıdem ücreti ve iş tazminatını vergilendirirken, uçucu ekiplerinin sadece kıdem ücretini vergilendiriyor. (Kıdem ücret çok düşük bir rakamdır) Hâlbuki THY bu kanuna göre uçucu ekiplerinin İş/uçuş tazminatları bölümünde, o uçucunun uçtuğu saatleri yani fiili uçuş saatini ayırıp o saate denk gelen bölümü net, diğer bölümü Brüt (Vergili) vererek maliyeye vergi ödemek zorundadır. ( kaçırılan vergi işte buradan kaynaklanmakta)
THY’nin bu bu uygulaması kendi yönetmeliğinde bile var.(Mevcut yasaya aykırı yönetmelik) Uçucu ekipler Dondurulmuş+ Kredilendirilmiş uçuş saatleri olarak kendine o ay içinde programlanmış bir saat uçuşu bile yapsa Pilotlarda 70 Kabin memurlarında 80 saat net uçmuş kabul ediliyor. İşte Maliye’nin takıldığı ve itiraz ettiği nokta budur. Bir saat fiili uçuş yapacaksın ve karşılığında 70 saat uçmuş kabul edilip 70 saati hem de NET alacaksın. ( Bilhassa THY deki uçucu yönetim kadrosu) Yanlış hesap bu sefer Bağdat’tan değil Maliye’den döndü.
Durun daha bitmedi… Uçuş ekiplerindeki kaptan ve pilotlar ayda 70 saatin, kabin ekipleri ise 80 saatin üstünde uçarlarsa bu fazla sürenin saat ücreti %50 fazla olarak ödeniyor. THY’de ki kaptan, pilot ve kabin memurlarının, SHGM nin yayınladığı maksimum saatlere rağmen neden fazla uçuş yaptıkları şimdi daha iyi belli oldu.(THY uçucu ekiplerine doping uygulaması gibi %50 fazla para vaat ederse ne yönetmelik dinlenir ne mevzuat herkes uçar)
Hele, hele uçuşunu günlerden pazara denk getirdiysen,” ohhhh yemede yanında yat…”
Örneğin; THY Genel müdür işletme yardımcısı kaptan pilot Asaf Bora Bey ayda en fazla 6-7 saat uçar ve 70 saat uçmuş gibi net maaş almanın yanında birde makam tazminatı almaktadır. Bu sadece Asaf beyi bağlamıyor. Tüm yönetim kadrolarını da bağlıyor. Sanırım uçuş işletmede pilot ve kabin memurları yönetici kadrolarında bir tek Emine Lim uçuş tazminatı almıyor diye biliyorum.
Ne güzel memleket değil mi?
Durun daha bitmedi… THY bu fiili uçuş yapmakla kazanılması gereken muafiyeti sadece maaşlarda uygulamıyor. Senede alınan 4 ikramiyedeki maaşların uçuş tazminatları bölümü de NET…( Hâlbuki ikramiye veya ilave tediyeler ekstra olup tüm rakam vergilendirilmelidir.)
Uçucular dışındaki diğer çalışanlar %35 lere varan vergi diliminde devamlı maaşları azala, azala sene sonunda en düşük rakama gelsinler, sen uçucu ekiplerinin kıdem ücreti dışındaki tüm alacaklarından vergi kestirtme veya vergilerini ödeme… Yok yaaaaaaaaaaaa…Bu mu sizin adaletiniz…
Maliye bu uygulamaları görünce; “Yuhhh devenin nalı” dememiştir ama sanırım “eeeeee bu kadarına da pes yani” dediğinden eminim.
Maliye bakanlığında yanlış yok. Maliye bakanlığı, THY kurulduğundan bu yana kendinin nasıl kandırdığını nihayet anlayabildi. Anlamakla da kalmadı birde” madem öyle işte böyle diyerek”, fiili uçuş saatlerini bile kısıtlayıp bu vergisiz muafiyetin sınırını çizecek 4-5 bin TL gibi bir rakamın dışındaki tüm ödemelerin vergili olması gerektiği bir düzenleme yapma gereği duydu.
THY’nin üst yönetimi maliye ile anlaşmazsa(!)( Grev yasağını bile tek başına getirebilen THY’den her şey beklenir) Kısaca görülen odur ki, çok yakında THY’nin yanı sıra tüm özel havayollarını ilgilendirecek bir muafiyete sınırlama düzenlemesi yakında kanunlaşacaktır. Buradaki suçlu kesinlikle çalışanlar değildir. Uçucu personel, düne kadar ellerine ne geçiyorsa o rakamın aynen devam etmesini istemekte haklıdır. Ancak bu haklılık THY yönetiminde ne şekilde görülecektir onu birlikte gözlemliyeceğiz..
THY bu vergileri kendi ödemekten imtina eder ve çalışanlara yıkarsa (Ki olabilir) işte o zaman yaptığı bir dolu yanlışa birini daha eklemiş olur. İşlevini kaybetmiş veya kaybettirilmiş sendika bir şey yapamazsa TALPA ve TASSA buna mutlaka itiraz edecektir.
Çalışanlarını, kanunun şu maddesine, bu maddesine göre işten çıkartan THY, bu sefer aynı kanunların kendine verdiği yükümlülüğü olan vergilerini devlete ödemek veya ödettirmek zorundadır. THY ayrıca, Kanunun yayınlandığı 2008 yılından bu güne oluşan geriye dönük vergi borçlarını da ödemelidir.
THY, Eylem yapan çalışanların şirketi 2 milyon dolar zarara uğrattığını beyan ederek bu rakamı eylemcilerden talep ettiğine göre bende bir TC vatandaşı olarak THY’nin bu vergi borcunu devlete ödeme yükümlülüğü olduğunda ısrar ederim.
Çünkü maliye bu vergi açıklarını ve kaçaklarını Tanzanya da yaşayandan değil, bir şekilde dolaylı veya dolaysız vergi olarak bizlerden çıkartmakta.
Sonuç olarak; Maliye’nin bu darbesinden en fazla THY etkilenecektir. Ancak bu maliye darbesi, THY’yi örnek alıp vergi kaçıran tüm özel havayolu şirketlerimizin de belini bükecek kadar yüksek boyuttadır. Ne yapalım; “Şeriatın kestiği parmak acımaz” (mış)…
Bakalım açıyor mu acımıyor mu?
NOT/ Linkini verdiğim yazımı okumadan lütfen yorum yapmayın… Bu kanunla ilgili tüm detaylar verdiğim linkte var.
Bu kanundaki muafiyetler ve sınırları, ilerleyen zaman diliminde birçok kere değiştirilerek 2008 yılında son halini almıştır.
2008 deki yeni düzenlenen gelir vergisi kanununun 29/2 maddesi bu muafiyetinin kapsamını daraltarak, uçucu ekiplerin “sadece fiili” yani havada kalma sürelerini kapsayacağını net olarak belirtilmesine rağmen, THY dâhil tüm havayolu şirketleri eski uygulamalarına devam etmişlerdi. Bu yanlışın üstüne gitmiş, İstanbul vergi dairesi başkanı Mehmet Koç ve o dönemdeki TÖSHİD başkanıYavuz Çizmeci ile kanunun yanlış yorumlanması nedeniyle tartışmıştık. ( Zaman görüldüğü gibi beni haklı çıkardı)
Linkini verdiğim yazımı okuduğunuzda çok ayrıntılı bir anlatımla THY’yi ve özel havayollarını nasıl uyardığımı göreceksiniz.
Geçen hafta, gündeme bomba gibi düşen ve uçucu personelin uçuş tazminatlarındaki vergi muafiyetinin yeni bir düzenleme ile kısıtlanması haberi gündeme bomba gibi düştü ve yüzlerce yorum aldı. Bu haberde, uçucu personel için Maliye bakanlığımızca yeniden düzenlemeye gidildiği ve bu vergi muafiyetinin şirketlerce kanuna uygun olmayan şekilde yürütüldüğü beyan edilmekle kalmayıp, üstüne üstük bununla yetinilmeyip birde bu muafiyetin, uçuşların tümünü kapsamaması yani belirlenecek bir rakamın üstündeki tazminatlardan vergi alınmasına yönelik bir çalışmanın yapıldığını birlikte okuduk.
Maliye bürokratları, nihayet uyandı ve şirketlerin yaptığı uygulamanın yasaya aykırı olduğunu ve bu yasanın sadece fiili uçuşlardan vergi alınmaması gerektiğini bildirip bundan sonra uçuş tazminatlarının fiili uçuş saati dikkate alınmadan 4-5 bin TL lik bir bölümü dışındaki rakamların mutlaka vergilendirilmesine yönelik bir çalışma yaptıklarını beyan ettiler.
THY,2008 yılından itibaren yani bu kanun maddesi yasalaştıktan itibaren uçuş teknisyenlerinin uçuş ücretlerinde ilgili kanun maddesini aynen uygularken diğer uçucu personeline uygulamaktan her nedense kaçındı. Mevcut durumda THY de uçucu teknisyen olarak görev yapan çalışanlar sadece fiili uçuş saatlerini net alıyor. ( Mevcut kanuna uygun uygulama ve sorun yok)
Gelir Vergisi Kanunu’nda pilot ve hostesler için istisna olduğuna dikkat çeken üst düzey bir bakanlık yetkilisi, kapsamın daraltılması üzerinde durduklarını söyledi. Yetkili, “Uçuş tazminatından faydalanabileceği tutara sınırlama getirebiliriz. Örneğin 4-5 bin lira gibi bir rakam olabilir. Bu rakamın üzerine çıkan gelir ise istisna kapsamında olmaz. Taslağa ilişkin çalışmalar henüz netleşmedi. Meclis sürecinde bazı değişiklikler olabilir. Ancak Maliye olarak bu meslek grubunun da elde ettiği gelir kadar vergi ödemesini hedefliyoruz.” Diyerek bu konuyu pilot ve kabin memurları açısından daha da zora sokmuş oldu.
Maliyenin bu sert tavrı; Türkiye’deki havayolu şirketlerinin bu kanun maddesini, uçucu personelin fiili ( havada kaldıkları süre) uçuş saatini dikkate almadan tüm uçuş tazminatlarını net uygulamalarından kaynaklanmakta. Bu vergi kaçağını önleyemeyen Maliye,” Ben bunlarla uğraşamam ben en iyisi belirli bir muafiyet rakamı koyayım bunun üstündeki her rakamı vergilendireyim” diyerek kanunu uygulamaktan kaçınan şirketlere daha da büyük darbe vurmaya çalışmaktadır.
Sektörün lokomotifi konumunda olan ve bazen devlet şirketi, bazense özel şirket hüviyetine bir bukalemun gibi bürünebilen THY yanlış yaparsa Özel şirketler neden yapmasın ki?
Burada çalışanlar yani uçucular hiçbir zaman suçlanamaz. Sektörümüzde tüm çalışanların vergileri şirketleri tarafından kesilip devlete ödenir. THY ve özel havayolu şirketlerimizin, uçucu ekipleri için havada kalma sürelerini yani fiili uçuş saatlerini net, diğer dondurulmuş veya kredilendirilmiş saatleri kapsayan süreleri, brüt yani vergilendirilmiş olarak vermeleri gerekirdi.
THY uygulamasında çalışanların bordroları Kıdem ücret+ iş/uçuş tazminatı şeklinde belirleniyor.
THY, Uçucu kesim dışında kalanların tümünün kıdem ücreti ve iş tazminatını vergilendirirken, uçucu ekiplerinin sadece kıdem ücretini vergilendiriyor. (Kıdem ücret çok düşük bir rakamdır) Hâlbuki THY bu kanuna göre uçucu ekiplerinin İş/uçuş tazminatları bölümünde, o uçucunun uçtuğu saatleri yani fiili uçuş saatini ayırıp o saate denk gelen bölümü net, diğer bölümü Brüt (Vergili) vererek maliyeye vergi ödemek zorundadır. ( kaçırılan vergi işte buradan kaynaklanmakta)
THY’nin bu bu uygulaması kendi yönetmeliğinde bile var.(Mevcut yasaya aykırı yönetmelik) Uçucu ekipler Dondurulmuş+ Kredilendirilmiş uçuş saatleri olarak kendine o ay içinde programlanmış bir saat uçuşu bile yapsa Pilotlarda 70 Kabin memurlarında 80 saat net uçmuş kabul ediliyor. İşte Maliye’nin takıldığı ve itiraz ettiği nokta budur. Bir saat fiili uçuş yapacaksın ve karşılığında 70 saat uçmuş kabul edilip 70 saati hem de NET alacaksın. ( Bilhassa THY deki uçucu yönetim kadrosu) Yanlış hesap bu sefer Bağdat’tan değil Maliye’den döndü.
Durun daha bitmedi… Uçuş ekiplerindeki kaptan ve pilotlar ayda 70 saatin, kabin ekipleri ise 80 saatin üstünde uçarlarsa bu fazla sürenin saat ücreti %50 fazla olarak ödeniyor. THY’de ki kaptan, pilot ve kabin memurlarının, SHGM nin yayınladığı maksimum saatlere rağmen neden fazla uçuş yaptıkları şimdi daha iyi belli oldu.(THY uçucu ekiplerine doping uygulaması gibi %50 fazla para vaat ederse ne yönetmelik dinlenir ne mevzuat herkes uçar)
Hele, hele uçuşunu günlerden pazara denk getirdiysen,” ohhhh yemede yanında yat…”
Örneğin; THY Genel müdür işletme yardımcısı kaptan pilot Asaf Bora Bey ayda en fazla 6-7 saat uçar ve 70 saat uçmuş gibi net maaş almanın yanında birde makam tazminatı almaktadır. Bu sadece Asaf beyi bağlamıyor. Tüm yönetim kadrolarını da bağlıyor. Sanırım uçuş işletmede pilot ve kabin memurları yönetici kadrolarında bir tek Emine Lim uçuş tazminatı almıyor diye biliyorum.
Ne güzel memleket değil mi?
Durun daha bitmedi… THY bu fiili uçuş yapmakla kazanılması gereken muafiyeti sadece maaşlarda uygulamıyor. Senede alınan 4 ikramiyedeki maaşların uçuş tazminatları bölümü de NET…( Hâlbuki ikramiye veya ilave tediyeler ekstra olup tüm rakam vergilendirilmelidir.)
Uçucular dışındaki diğer çalışanlar %35 lere varan vergi diliminde devamlı maaşları azala, azala sene sonunda en düşük rakama gelsinler, sen uçucu ekiplerinin kıdem ücreti dışındaki tüm alacaklarından vergi kestirtme veya vergilerini ödeme… Yok yaaaaaaaaaaaa…Bu mu sizin adaletiniz…
Maliye bu uygulamaları görünce; “Yuhhh devenin nalı” dememiştir ama sanırım “eeeeee bu kadarına da pes yani” dediğinden eminim.
Maliye bakanlığında yanlış yok. Maliye bakanlığı, THY kurulduğundan bu yana kendinin nasıl kandırdığını nihayet anlayabildi. Anlamakla da kalmadı birde” madem öyle işte böyle diyerek”, fiili uçuş saatlerini bile kısıtlayıp bu vergisiz muafiyetin sınırını çizecek 4-5 bin TL gibi bir rakamın dışındaki tüm ödemelerin vergili olması gerektiği bir düzenleme yapma gereği duydu.
THY’nin üst yönetimi maliye ile anlaşmazsa(!)( Grev yasağını bile tek başına getirebilen THY’den her şey beklenir) Kısaca görülen odur ki, çok yakında THY’nin yanı sıra tüm özel havayollarını ilgilendirecek bir muafiyete sınırlama düzenlemesi yakında kanunlaşacaktır. Buradaki suçlu kesinlikle çalışanlar değildir. Uçucu personel, düne kadar ellerine ne geçiyorsa o rakamın aynen devam etmesini istemekte haklıdır. Ancak bu haklılık THY yönetiminde ne şekilde görülecektir onu birlikte gözlemliyeceğiz..
THY bu vergileri kendi ödemekten imtina eder ve çalışanlara yıkarsa (Ki olabilir) işte o zaman yaptığı bir dolu yanlışa birini daha eklemiş olur. İşlevini kaybetmiş veya kaybettirilmiş sendika bir şey yapamazsa TALPA ve TASSA buna mutlaka itiraz edecektir.
Çalışanlarını, kanunun şu maddesine, bu maddesine göre işten çıkartan THY, bu sefer aynı kanunların kendine verdiği yükümlülüğü olan vergilerini devlete ödemek veya ödettirmek zorundadır. THY ayrıca, Kanunun yayınlandığı 2008 yılından bu güne oluşan geriye dönük vergi borçlarını da ödemelidir.
THY, Eylem yapan çalışanların şirketi 2 milyon dolar zarara uğrattığını beyan ederek bu rakamı eylemcilerden talep ettiğine göre bende bir TC vatandaşı olarak THY’nin bu vergi borcunu devlete ödeme yükümlülüğü olduğunda ısrar ederim.
Çünkü maliye bu vergi açıklarını ve kaçaklarını Tanzanya da yaşayandan değil, bir şekilde dolaylı veya dolaysız vergi olarak bizlerden çıkartmakta.
Sonuç olarak; Maliye’nin bu darbesinden en fazla THY etkilenecektir. Ancak bu maliye darbesi, THY’yi örnek alıp vergi kaçıran tüm özel havayolu şirketlerimizin de belini bükecek kadar yüksek boyuttadır. Ne yapalım; “Şeriatın kestiği parmak acımaz” (mış)…
Bakalım açıyor mu acımıyor mu?
NOT/ Linkini verdiğim yazımı okumadan lütfen yorum yapmayın… Bu kanunla ilgili tüm detaylar verdiğim linkte var.