THY BU SEFER DE KABİNE GÖZÜNÜ DİKTİ…

THY, son zamanlarda zararlarını işletme maliyetlerinden değil, personel giderlerinden karşılamaya çalışıyor. 2003 yılı öncesi, özellikle iç hatlarda rakipsiz olduğundan, bilet fiyatları ile istediği gibi oynayan THY’yi LowCost mantığı çerçevesinde taşımacılık zora soktu.
1970’li senelerde, Amerika’da özellikle Southwest şirketi ile başlayan bu benzer furya, sonra Avrupa’ya sıçradı ve daha sonra Türkiye’de ilk kez 2005’li yıllarda; bu moda akıma Pegasus önderliğinde uyulmaya başlandı.
Pegasus tarafından Türkiye’de başlatılan bu akım karşısında durabilmek mümkün değildi. Çok değişik kampanyalarla desteklenen bu proje; “başkasının yediği yemeği, sen ödeme!” diyerek ikramı ücretli yaptı. Bu proje, diğer rakipler ve yolcular tarafından önceleri yadırgansa da, sonunda bu yola diğer özel havayollarımız da girdiler.
THY’nin bu yeni türden (lowcost) taşımacılık modeline uygun bir yapısı yoktu. Uçaklarının kabin konfigürasyonu ve personel maliyetleri ile bu rekabette açığa düşeceği kesindi. Onlar da düşündü taşındı ve 1990’dan bu yana, THY-Lufthansa ortaklığı olarak faaliyet gösteren Sun Express’ i 2006 yılından itibaren bu piyasaya, özellikle iç hatlara sokuverdi. Yine yetmedi ve bu sefer THY radikal bir karar alarak, aynı Lufthansa’nın Germanwing veya Cityline gibi, kendi içinden bir şirket doğurarak; (Anadolu Jet) 2008 yılında LowCost taşımacılığa başladı.
Ankara merkezli bu lowcost taşımacılık şirketi, THY müşterilerinden çok tepkiler aldı. Ankara’dan Anadolu’ya sefer yapan Anadolu Jet, THY konseptinden çok uzaktı. THY yolcusu; businessclass’ın yanında konfor ve iyi ikrama alıştırılmıştı ve bu yeni uygulamaya oldukça bozulmuşlardı. Ancak her şeyde olduğu gibi, yolcular buna da alıştırıldı ve çılgın bir rekabet başladı. Bu rekabete Onur Air ve Atlas Jet’in yanı sıra, başka şirketler de katılmaya çalıştı, ama, sonları hayal kırıklığı oldu.
Sabiha Gökçen’i kendine ana meydan olarak seçen Pegasus, bu meydana gelip uçuş yapanları; tabiri caizse, resmen dövüyordu. Bu meydana; aslında THY de 2005 yılında girmiş ve Pegasus ile baş edemediğinden vazgeçmişti. İç hatlarda THY zaten kabin konfigürasyonu, ikramı ve personel maliyetleri ile rekabete dayanamayacağını biliyordu ve Pegasus’un bu önlenemez yükselişini; önce Sun Express, sonra Anadolu Jet aracılığı ile durduramayınca, bu kez Anadolu Jet için kendi uçaklarını değil, Sun Express’in uçaklarını kokpit ve kabin ekibi ile kiralayarak, en azından ekip maliyetlerini düşürmeye gitti. Gün itibarı ile 2 tane Sun Express uçağı, şu anda Anadolu Jet’e verilmiş durumda ve bu ekipli kiralama modeli olan wetlease sürecek.
Şimdi, gelelim THY’de, geçen hafta karar verilen uçaklardaki kabin ekibi azaltma sistemine;
THY; “Yumurta kapıya gelmeden” çözüm bulamayan bir şirketimiz. Sürekli uçak alan bu şirketimizi bir kaç kez AHL’ye sığmazsınız, başka yerlerde Hub açmayı neden düşünmezsiniz diye eleştirdikçe, onlar alımlara sanki bir iki sene içinde yeni bir havalimanı açılacakmış gibi devam ettiler. Buna bir de hava trafiğinin gittikçe artan yükü ve hava koşullarının olumsuzluğu girince, rekor rötarlar yaşanmaya başlandı.
Daha önce yazdığım gibi; birçok meydana siyasi sefer açmak zorunda kaldılar. Örneğin; ekonomi bakanı Zafer Çağlayan, %51’ i özel bir havayolu olan THY için; “THY Houston’a sefer başlatacak”diyebiliyorsa ve daha önce de Temel Kotil’den http://haber.gazetevatan.com/alo-temel-acil-sefer-istiyorum/318900/2/Haber aynı isteklerde bulunmuşken, ben THY yönetiminin sadece emirleri uygulamaktan öte bir iş yapmadığını ve her yeni hattın, mutlaka siyasi istekler doğrultusunda açılmasına karar verildiğini anlarım.
Bu nedenle; THY’nin yönetimine bazen kızamıyorum. Sonuçta; Emir, demiri kesiyor!
THY bu zararlarını bir yerden çıkarmalı veya azaltmalıydı. Yakıt fiyatlarına, uçak kiralama ücretlerinde etkin olamayacağına göre, personel giderlerini minimize etmeye karar verdi. Önce Yer İşletme ile başlayan (TGS) bu serüven, daha sonra HABOM projesi kapsamında devam etti. THY’nin en yüksek boyutta personel gideri, uçuş işletme bünyesindedir. Binlerce pilot ve kabin memurunu içerisinde barındıran bu bölümde, bu günün şartlarında pilot ve kaptan maaşlarını minimize edemeyeceğine göre ( yakında ona da formül bulurlar) gözünü kabine dikti.
THY filosunda 
B777 ekibini: 12 kişiden 10’a
A340 kabin ekibini: 10’dan 8’e
B737 ve A320 ekiplerini: 4’den 3’e
A321 ekibini ise: 5’ten 4 ‘e indirdi.
THY’ de 4000’ e yakın kabin memuru olduğunu düşündüğümüzde; 4000’in %20’si 800 kabin memuru bunu rakama vurursak; 800 kişi. Daha basit bir anlatımla; THY yeni yaz tarifesi için 800 kabin memuru daha almış oldu.
THY’deki ortalama kabin memuru maaşı (SSK-Vergi-fazla mesailer-bayram ve Pazar ücretleri ve 4 İkramiye dâhil) abartmayayım 5000 i rahat geçer. (Hakları değil demek istemiyorum sadece uygulanmaya başlayan mantaliteyi anlatmaya çalışıyorum)
THY bu uygulama ile ne kazanacaktır. THY bu uygulama ile 800X5000= 4.000.000 TL ayda, yılda ise;48.000.000 TL tasarruf sağlayacaktır.

Bunlar kurallara uygun uygulamalar, ama THY’miz; “Uçan Restaurant” kategorisinde; ikram, konfor ve yolcu memnuniyeti ile ün yapmış bir havayolumuz olduğundan, kabinde ne gibi aksaklıklar çıkacaktır bunu zaman içinde göreceğiz.
Şimdi THY’mize sormak lazım; Sevgili THY; Madem bu kabin ekibi sayıları, işi kurtarıyordu da şimdiye kadar bunu neden yapmadın?
Hele, hele kış aylarında bu uygulamayı yapman daha mantıklı iken, bula, bula, full sezonumu buluyorsun?
Madem bu uygulama kurallara uygun ki uygulamaya geçmişsin.
O zaman, sana sormazlar mı ki; şimdiye kadar neredeydin? Rekor zararlar açıklarken, içinizden biri çıkıp ta söyleyemedi mi?
Yoksa her zamanki gibi, Yumurtanın kapıya gelmesini bekledin?
Derseniz; “Tüm medya benim elimde kim ne yazabilir ki?”
Bakın, orada haklısınız derim.
Gelelim eskiden yapılan ve sonra vazgeçilen part time eleman olayına; 
Hemen şeytanın avukatlığına soyunayım ve sizin yorumlarınızla bir tartışma başlatayım. Şimdi Anadolu Jet’ in elinde 22 uçak var. Bunlar zaman içinde geriye verilip, bunların yerine wetlease sistemi ile Sun Express’den uçakların alınacağını biliyorsunuz.
Anadolu Jet in ekiplerinin THY ye döndüğünü düşündüğümüzde; Her uçağa 6 ekip gerekiyor desek 132 ekip yapar. Her ekipte 3 kabin memuru olduğunu düşündüğümüzde, 396 kabin memuruna ulaşırsınız.
Bu hesaplamaya takılmayın bunun artısı eksisi olur. Ama sistemi anlatıyorum. Tabii, Anadolu Jet’in uçaklarını geri verip, yerine Sun Express’ in uçak ve ekip sağlama hemen olmayacaktır. Bu bir süreç meselesi olarak karşımızda duruyor.
Peki, biz yaz tarifesi için neden Part –Time elemana ihtiyaç duyuyoruz. Zaten ekiplerin sayıları ile oynayarak 800 kabin memuru sağlamadık mı? Bunlara ek olarak Sun Express ilewetlease yaptıkça devamlı Anadolu Jet ekibi THY’ ye geriye dönecek.
Demek hala yetmiyor ki, bu zamanında yapılan ve kurumsal kimliğe uymadıkları için bitirilen sistem;neden tekrar gündeme geldi? Bunların eğitimi 2 ay sürecek. Bu arada kabin memuru boşluğunu sayı eksilterek tamamlamaya çalışırken, Sun Express’e de “elini çabuk tut, Anadolu Jet’ in ekiplerini bana bırak!” diyeceksin. O da elinden geldiği kadar hızlı hareket ederek, sana Anadolu Jet’ in elemanlarını geriye verecek. Bence zamanla bu sayı yetecektir.
Hala mı yetmiyor? Al sana 1600 lira maaşlı, ikramiyesi, fazla mesaisi olmayan, sendikası olmayan,80 saat’ den az uçarsa, az para alan (ilanda 80 saat uçtukları takdirde deniyor…) dolu kabin memuru bulacaksın. Bunları ayda 5000 TL’ lik kabin memurları ile birlikte çalıştıracaksın. (Aynı Teknik A.Ş Habom personeli gibi.) Bu arada; bol, bol emekliliği gelmiş veya gelmemiş kaşının üstünde gözün var veya kilon biraz artmış vb. diyerek kadrolu, kabin memurlarını eksiltip yerlerine ucuz iş gücü mü sağlayacaksın?
Bu part time ları altı ay çalıştıracak işine geleni devam ettirip işine gelmeyene güle güle diyeceksin. Elinde bol kabin memuru olunca da; hadi bakalım sendikalı ve pahalı kabin memurları kapıya… Yanlış mı düşünüyorum sevgili THY?.
Bu sistem tutar mı? Tutar. Yedik mi? Yemedik. Bir şey yapılabilir mi? Bilmem…
Ya Sizce…

Exit mobile version