1919’dan 2021 Yılına…  Havacı Gençlik…

havacı-gençlik

Sayın Okurlarım;

Geçen hafta Eurocontrol tarafından sunulan tahminlerde, Avrupa’da ve dünyada aşı kampanyaları hız kazanmazsa veya salgın kontrol altına alınamazsa, yolcu güveninin zayıflamasıyla hava trafiğinin tamamen normale dönmesi 2029 yılına kadar devam edebilir tezi savunuluyor

Bu yıl Ocak ve Nisan ayları arasında Avrupa hava sahasındaki uçuş sayısının 2019’un aynı dönemine göre yüzde 65 azaldığı bilgisi paylaşıldı.  Bu kötü gidişat en iyi tahminle 2022 sonlarında %72 ye varan bir trafik bekleniyor. Kısaca kısa vadede iyi bir beklenti sunulmuyor.

Bildiğiniz üzere pandemi dönemi tüm dünyamızı etkiledi.  Aşılanmaların tüm dünya ülkelerinde bitirilemediği bir başka gerçek… Hele, hele Hindistan’da vaka sayıları inanılmaz boyutta ve hala hız kesmeden devam etmekte. Aşı maliyetleri nedenli zorlanan Hindistan’a Amerika veya Avrupa gibi maddi gücü yüksek olan ülkeler yardımcı olmazsa bu virüsün küresel havacılık sektörü tarafından, zaman içinde daha çok çeşitli mutasyonlara uğrayarak, aşıları yapılmış diğer ülkeleri de tekrar tehdit edebileceğini düşünüyorum.

Sevgili Gençler;   

Bu hafta yine aynı konular gündemimizi dolduruyor. Yazılabilecek yeni bir konu olmayınca bende birlikte kutladığımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle gençliğimize yönelik bir şeyler yazayım istedim.

19 Mayıs 1919’un üzerinden tam 102 yıl geçti. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayıs aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki en önemli dönüm noktasıdır. Atatürk Millî Mücadele yıllarında bu milleti geleceğe taşıyacakların, köhne fikirlere ve haksızlıklara karşı koyacak gençler olduğunu görmüştü. O’nun sık sık dile getirdiği :“Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.” Bu yaklaşımı bile gençliğin Atatürk nezdinde ne kadar önemini olduğunu gösterir.

Bu millet Birinci Dünya Savaşı ardından ağırlaşan koşullar içinde kurtuluş yolları ararken halkın çaresizliği büyük bir liderin ortaya çıkışına Atatürk’ün Samsun’a ayak basarak “Kurtuluş” yolunu açmasına vesile oldu.

Geçen yüzyılda onlarca havacılık şirketi kuruldu. Havada uçan yüzlerce uçağın, on binlerce çalışanların, onlarca havalimanların olduğu çağlar yaşadık. Sektörümüzle birlikte haksızlıklar, hukuksuzluklar,  işten atılmalar, liyakatsiz ve adaletsiz yönetimlerle çalışma hayatımızı sürdürmenin yanı sıra maalesef, Kafamızı kuma gömmeyi, bize dokunmayan yılan bin yaşasın demeyi de benimsedik.

Bu günlerde kara kara düşünen, kendini umutsuzluğa ve karamsarlığa bırakan, köşeye sıkıştığını iddia eden gençlik kendini, mirasını tükettiği Kurtuluş Savaşının gençliği gibi hissediyor mu? Bence öncelikle bunu sorgulaması gerekir.

Hangarlarda ya da görev uçuşlarında Bitcoini, Dolar, Euro, altın ve borsayı konuştuğunuz kadar geleceğinizi konuşuyor musunuz?

Pandemi yasaklarından dolayı bir araya gelip eğlenmeyi gezmeyi hayal ettiğiniz kadar, bir araya gelip yeni fikirlerle, yeni zihniyetlerle geleceğinizi kurtarmayı, sendikal haklarınıza ve derneklerinize sahip çıkmayı da düşündüğünüz oluyor mu?

Yoksa yine ekip odalarında, sigara içme alanlarında, hangar ve ofis koridorlarında kısık ve korkak seslerle söylenmeye, kendi kendinize homurdanmaya devam mı edeceksiniz? Birbirinize anlattığınız anılarınızda bile birbirinize yapılan haksızlıkları ve korkuları kanıksadığınızın farkında bile değilsiniz.

Atatürk 16 Mayıs 1919 Cuma günü başlayan kurtuluş yolculuğuna gemi kaptanı İsmail Hakkı Durusu hariç sadece 18 kişi ile çıkmıştı. Bir halkın ve milletin kurtuluşunu cesaret ve ferasetle başlattı. Samsun’a çıkışında gördüğü manzara hiç parlak değildi. Şehirde İngiliz işgal askerleri ve Pontusçular kol geziyordu. Halk kendisini koruyacak halde değildi.. Ama O ve O’nun gibi düşünenlerin yanı sıra bu azimle aşılmayacak bir engel, kazanılmayacak cephe yoktu.

İşte bu ruh, Çanakkale’den,  Samsuna kadar her yerde destanlar yazdı. Tarihin seyrini değiştirdi. Yeni bir Cumhuriyetin kurulmasına yeni bir ulusun inşasına neden oldu. Birlikte, birbirine inanan ve güvenen bir topluluğun aşamayacağı hiçbir engellin olmadığını bizlere ispat etti.

Bu ruhun ve inancın yeniden ortaya çıktığı günleri görme ümidiyle Başta GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyorum..

Umarım bu ülkeyi emanet ettiği gençlik uyanıp O’nun bıraktığı değerli emanete sahip çıkar ve çocuklarına da bu emaneti aldığı gibi teslim eder.

Exit mobile version