YAYGIN AŞILAMA GECİKTİKÇE İŞİMİZ ZORLAŞACAK

rauf-eren

Değerli okurlar, coronavirüs gündemimizin ilk sırasını işgal etmeye devam ediyor. Sağlık Bakanlığının 25 Kasım günü gerçek vaka sayılarını açıklaması ile felaketin boyutları daha iyi anlaşılmıştı. 6.000 lerde seyreden vaka sayısı bir günde 28.000’e fırlamıştı ! Bir süre 30.000’lerin üzerinde seyreden vaka sayısı hafta sonu kısıtlamalarının etkisi ile 6.000 rakamına kadar indi. Bu rakama bakıp sevinelim mi? Pandeminin ülkemizde pik yaptığı 11 Nisan günü 5138 vaka sayısı açıklanmıştı. Düşünün, ülkemizdeki en kötü gününden daha fazlayız hala…

AŞI, HAVACILIKTA BELİRLEYİCİ OLACAK…

Ölüm sayılarında da benzer bir durum var. Pandeminin yükseldiği Nisan ayında görülen en çok olüm sayısı  19 Nisan günü 127 iken bugün bu sayı hala 150’nin biraz altında seyrediyor. Zatürre oranı son on gündür % 3’lerden % 5’e yükselmiş. Tablo iyiye gitmiyor. Aşılama belli bir seviyeye ulaşana kadar sıkıntı devam edecek gibi görünüyor. Gerçi ortada aşı yok ama olsun umut fakirin ekmeği !  Korkum, yarın birgün aşılama sayılarında da tartışma çıkması. Aşı olanların sayısının gerçeği yansıtmadığı aslında açıklananlardan daha az sayıda aşılama yapıldığı iddiaları gündeme gelirse hiç şaşırmam… Geçtiğimiz yıl PCR testlerine endekslenen havayolu taşımacılığı bu yıl aşıya bağlı olacak. Tabii, karşı tarafın kabul ettiği aşıları uygulamanız şartıyla… Bakalım bizim Çin aşısını dünyada kaç ülke kabul edecek? Bilmiyoruz, bu konuda havayolu şirketleri, TÖSHİD, TURSAB ve diğer sivil toplum kuruluşları hükümet nezdinde girişimlerde bulunuyorlar mı? Sonuçta koskoca bir ulaşım ve turizm sektörünün ve bu sektörde çalışan yüzbinlerce insanın geleceği sözkonusu olan. “Du bakali, hükümet ne yapacak?” diye bekleyecek durumda değiliz. Konu bu yönüyle belirsizliğini korurken uçuş ekiplerinin maruz kaldığı riskler hiç konuşulmadı bile.

UÇUŞ EKİPLERİNE AŞI TALEBİ KARŞILIK BULDU.

Aylardır üç kuruş fazla para almak için “ölümüne uçan” uçuş ekiplerinin durumunu 15 gün önce ilk kez HAVASEN gündeme getirdi. Açıklamayı okudum, son derece detaylı yazılmış. Resmi kurumlara da dilekçeler gönderilmiş. Geçtiğimiz aylarda, yabancı pilotların istihdamına son verilmesi için de HAVASEN başvuru yapmış, SHGM talebi yerinde bularak havayolu işletmelerine “pandemi döneminde önceliğin Türk pilotlarına verilmesi” tavsiyesinde bulunmuştu. THY de bu çağrıya uyarak yabancı pilotları ücretsiz izne çıkartmış sonra da tanıdığı tüm ayrıcalıkları kaldırmıştı. HAVASENİN aşı ile ilgili başvurusundan sonra THY’nin 24 Ocak günü bir duyuru yayınladığı ve aşılamanın 8 Şubat günü başlayacağı bilgisi medyaya yansıdı. Bu son derece sevindirici. Ancak diğer havacılık işletmelerinin de kapsama alınması şart. THY bu olanağı devletin ilgili kurumları ile ikili ilişkiler yoluyla mı sağladı yoksa Sağlık Bakanlığı öncelik listesine uçuş ekiplerini dahil ettiği için mi süreç başladı bilmiyoruz. THY bu konuda bir açıklama yapar ve hangi aşının kullanılacağını da duyurursa soru işaretleri ortadan kalkar. Sonuçta bu bize şu gerçeği gösterdi. Kurumları “bizden veya bizden değil” diye ayırmamak, ne söylediğine bakmak lazım. Sendikalar, dernekler sizin düşmanınız değil. Bir dinleyin, sevmeseniz de doğru söylüyor olabilirler. HAVASEN’in bu uyarısı belki de yüzlerce uçuş personelini hastalığa yakalanmaktan hatta ölümden kurtaracak.  

Covid derken atlamayalım. Vaka sayıları düşünce, yeniden bir hareketlenme başladı. Kısıtlamaların kaldırılması konuşuluyor yine. Geçen Mayıs ve Haziran aylarındaki gevşemenin nelere mal olduğunu gördük. Umarız, toplumun önemli bir bölümü aşılanmadan açılma başlatılmaz. Ne demiş filozof Heraklitos? “Aynı suda iki kere yıkanılmaz.” Dere aynı dere ama suyu farklı artık… Bu nedenle, en erken Mayıs ayına kadar dikkat etmek gerekiyor.

BAY TOPÇU DUYMASIN !

Candan Karlıtekin’i bilirsiniz. Hani THY’ye çağ atlatan, hoplatan, zıplatan, havalara fırlatan yönetimin Hamdi Topçu ile birlikte as oyuncusu… Yaptıkları plansız büyüme ile, ülkenin dış borcunu artıran, o borçları  ödemek için pandemi döneminde THY yönetimine tırmalatan… Epeydir merak ediyordum, Karlıtekin nerede diye? Bir de baktım Ali Babacan’ın DEVA partisindeymiş. Parti kurulurken Kurucuları arasında yer almamış ama Genel Merkez Yönetim Kuruluna girmiş. Aralık sonunda yapılan DEVA Genel Kurulunda yerini korumuş. Biliyorsunuz kendileri eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e çok yakındır. Neyse konumuz bu değil. Karlıtekin’in parti sitesine koyduğu özgeçmişi… Özgeçmiş biliyorsunuz kronolojik sırayla yazılır. Şu üniversiteyi bitirdi, şu şirkete girdi, oradan çıktı şu kuruma geçti der, sonu da “halen şurada çalışmaktadır” diye yazar. Beyefendinin özgeçmişi ortadan başlamış ! En başta THY’deki görevinden bahsetmiş. Bakın nasıl başlıyor özgeçmiş?

“Candan Karlıtekin, Nisan 2003-Aralık 2009 arasında Türk Hava Yolları’nda Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı olarak görev yapmıştır. Karlıtekin, teknik bakım şirketi THY-Teknik A.Ş., Anadolu Jet, İkram Şirketi Turkish DO&CO, Türk Yer Hizmetleri şirketi TGS ve Jet Yakıtı Tedarikçisi THY-OPET’in kurucusu olup, THY’nın Star Alliance’a katılmasına öncülük etmiştir. THY’ndaki görevi sırasında Lufthansa ve Türk Hava Yolları’nın iştiraki olan Sun Express’in de Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı sürdürmüştür.”

Özgeçmişte dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Meğer Teknik A.Ş’yi, Anadolu Jet’i (şirket değil alt marka oysa) DoCo’yu, TGS’yi, THY-OPET’i Candan bey kurmuş ! Dikkat buyurun, “kurucularındandır.” demiyor, “kurucusu” ifadesini kullanıyor. Yani başta bay Hamdi olmak üzere bu şirketlerin kuruluşu için karar veren Yönetim Kurulunu da sıfırlıyor. Hamdi bey okumuşsa çılgına dönmüştür herhalde ! İşte zihniyet bu… Herşeyi ben yaptım, ben akıl ettim, ben kurdum… İyi de, bugün yerde yatan uçakları da bu devleti de borca sokarak siz almadınız mı? Onu da yazsaydınız ya. “THY’ye 100 küsur uçak almıştır” deseydiniz … İşte bizim yıllardır ısrarla söylediğimiz “bugün binlerce çalışan yarım paraya çalışıyorsa, gelecek kaygısı taşıyorsa, dünya ortalamasının 3-4 katı büyümenin sonucudur” tezimizin dayanağı budur. Gerekli altyapısı olmadan, artısı eksisi düşünülmeden yapılan bu plansız ve hormonlu büyüme bugün hem çalışanları hem de bayrak taşıyıcı şirketi zora sokmuştur. Sırtında yumurta küfesi olmayanların, hesap verme kültürünün yerleşmediği bir süreçte bayrak taşıyıcı şirketi “büyüme” ambalajı ile nasıl yönettiklerinin resmidir bu. İyi olduğunu düşündüklerini sahiplenip her türlü olumsuzluğu görmezden gelen bir anlayış.

İLKER AYCI REKORA KOŞUYOR AMA…

Bu arada İlkerAycı da emin adımlarla rekora gidiyor. Karlıtekin’in 6 sene 9 ay, Topçu’nun 5 yıl 3 ay görev yaptığı Yönetim Kurulu Başkanlığında 5 yıl 9 ayı doldurdu. Bu gidişle bay Karlıtekin’i de sollayıp rekor kıracak. Ama önemli olan uzun süre görev yapmak değil iz bırakmak, hayırla anılmak… İlker bey, seleflerinden pek de geri kalmadı görev süresince. Personeli hasım gören bir anlayış, zararı personele yüklenerek çözmeye çalışan bir düşünce maalesef 16-17 senedir sürüyor. Çalışanların örgütlenmesine müdahale eden, sendikasını seçme özgürlüğünü en sert şekilde cezalandıran bir yaklaşım İlker Aycı ile zirve yaptı… İlker bey baksa görecek oysa, dünün kralları bay Hamdi ve Karlıtekin’in şimdi esamesi okunmuyor. Ancak CV’lerine yazıp o kudretli günlerini hatırlayıp hüzünleniyorlar şimdi. Etraflarındaki yalakaların, kendilerine muhbirlik yapıp post peşinde koşan karaktersizlerin hiçbiri yok ortada. Eminin bayramlarda, kandillerde bile aramıyorlardır. Eee bu iş böyledir, “Kral öldü, yaşasın yeni kral”… O nedenle, İlker beyi vicdana, insafa davet ediyorum. Pandemi döneminde personelle uğraşmayın, işini, ekmeğini koruyun. Tırışkadan tayyare sebeplerle işten atmaya, ücretsiz izne çıkartmaya çalışmayın. Biraz empati yapın, kendinizi maaşlarını düşürdüğünüz, kelle koltukta çalışan personelin yerine koyun. Öncekilerden bir farkınız olsun…

Exit mobile version