100 YILLIK HAYAL

Çocukken 23 Nisan’ı kutlamak ayrıydı. En sevdiğim bayram olmasının sebebi, çocukluk anılarımın hiç solmayan hikâyesinde gizli…
Her 23 Nisan’da süslenen sınıflar, söylenen şarkılar, neredeyse her bayram yağan yağmur altında rap rap diyerek sokağı inleten küçük ayaklarımızın sesi, bando eşliğinde bizi coşkuyla alkışlayanlar, gururlanan kalplerimizin daha hızlı çarpması, heyecandan titreyip, gözünden akan birkaç damla yaşın, yağmurun ılık suyuna karışması bile o anki hislerimi tam olarak açıklayamaz. Çocukken hissedilen hisler, hiçbir şeyle kıyaslanamaz, kurulan hayaller unutulmaz. Siyah önlüklerimizde beliren ıslak lekelerle çekilen fotoğraflar hiç eskimez…
Tören bittiğinde sabırsızlanan bedenim hızlanır, koşarak eve giderdim. Tören bittiği için değildi elbet, eve gidip televizyonu açmak, dünyanın her yerinden coşkumuzu paylaşmaya gelen çocuklardı görmek istediğim. Öncesinde o çocukları misafir eden ailelerin birlikte geçirdikleri zamanı, kurulan dostlukları, bayramın önemi anlatılırdı. O zamanlar, ‘’Keşke Ankara ‘da yaşasak, o çocuklardan biri de bizde kalsa ve onunla arkadaş olabilsem’’ derdim.‘’Onunla nasıl anlaşırdık acaba?’’ diye düşünürken heyecanlanırdım. Adını duymadığım dilleri konuşan çocukların dilini nasıl öğrenebilir, nasıl arkadaşlık kurabilirdim ki? O zaman beden dilimi kullanır, annemin yaptığı keki küçük ellerimle ikram ederken sevgimi gösterir, hissettiklerimi bir kelime bile etmeden gözlerimle anlatabilir, arkadaş olabilirdim belki de…
Öyle olmasaydı ülkemize gelen bu çocuklar, nasıl hissettirebilirdi duygularını? Öyle olmasaydı, yılın en çok beklediğim anı 23 Nisan olur muydu?’’diyerek kendimi kendime kanıtlardım.
Sanırım o zamanlar anlamıştım müziğin, dansın evrensel dilini konuşan her insanın dili ortaktı. Sevgiyi anlamak için dil bilmek gerekmezdi.
Hiç o şanslı ailelerden ve bu hayallerini gerçekleştiren çocuklardan olamadım. Ama o çocukların sahneye çıkma zamanı, Halit Kıvanç’ın sesi, alkışlarla anons edilen her ülkenin ismi, çocukların renkli, farklı, göz alıcı elbiseleri, hiç duymadığımız müzikleri, dansları, ağzımızı açık bırakan lastik kızların yaptıkları, tüm dillerin birleştiği o ortak anlar, beni sihirli bir dünyaya götürür, gerçek bir bayram coşkusu yaşatırdı. Sahneye en son Türk ekibi çıkardı. Bu yıl hangi yöreyi oynayacaklar diye beklediğim an geldiğinde, yüreğimi sızlatan sazın ve salonu çınlatan zurnanın eşlik ettiği davulun sesiyle başlayan ata danslarımızı hayranlıkla izlerdim. Dansın ‘’Heyyy’’ diyerek bitirilişi, ellerin havada gururla uzatılırken, başların mağrur duruşu karşısında kendimden geçer, o anı yaşar, alkışlar bana yapılıyor gibi ağlardım.
Ve sonunda, tüm ülke çocukları sahneye koştuğunda, tek yürek olan küçük kalplerin bayramı gerçekten kutlanmış olurdu. Yüz yıldan fazla zaman önce doğan bir çocuğun hayali, yüz yıl sonra başka çocukları hayallerin dünyasına götürüyor, hayallerinin gerçekleşmesini sağlıyorsa bunun adı ancak sihir olabilirdi. Bizim en büyük ilham kaynağımızın en etkili sihriydi…
 Büyüdüm ama çocuk ruhumda 23 Nisan coşkusu hiç dinmedi. Şimdi göklerde uçarken, siyah önlüklü çocuktan, lacivert üniforması ve onu tamamlayan fularıyla dünyanın tüm çocuklarıyla aynı kabinde diyardan diyara uçuyor, sohbet ediyor, misafirperverliğimizi gösteriyor, seviyor, eğleniyorum.
Uçuşun sonunda aileler yanımıza gelip çocuklarıyla fotoğrafınızı çekerken teşekkür ediyor, dillerini hiç bilmediğiniz insanlarla, evrensel dilimizle dostluklar kurulmaya devam ediliyor.
Hangi dili bilirseniz bilin bedeninizin ve ruhunuzun yansıması, insanlığın ortak dili sevgiyi anlıyordu. Şimdi gökyüzünde, her renkten, her dilden çocukla arkadaş olduğumuz, diyar diyar gezdiğimiz uçağımızla, 23 Nisan ruhunu hala sihirli bir dünyadaymışız gibi yaşıyoruz. Hayallerimizin ilham kaynağı; sayende o çocuklar büyüyüp başka çocuklara ilham verdi, vermeye devam ediyor. Atam, bize verdiğin sihirli armağana, aklın, sevginin, bilimin dilini hem kendi hem dünya çocuklarıyla paylaştığın, hayallerimizi kanatlandırdığın ve sayende özgür bir kadın olarak yaşadığım bu güzel hayat için teşekkür ediyor, seni tüm kalbimle şükranla, saygıyla anıyorum…
Sen olmasan hayatlarımız, en önemlisi de hayallerimiz kanatsız kalacaktı. Daha nice hayallere ve yüz yıllara…

Exit mobile version