featured

1 TEMMUZ: KIRMIZI PERŞEMBE…

Değerli okurlar, malum gün geldi ve işten çıkartma yasağı sona erdi. Kolombiyalı usta yazar Gabriel García Márquez’in çok satan romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir  cinayetin öyküsünü anlatır.  İşte, yaşadığımız da aynen buna benziyor. Göz göre göre geldi 1 Temmuz Kırmızı Perşembe !

GÖRÜŞME ODASINA BUYURUN…

Yüzbinlerce işçi artık işverenlerin iki dudağının arasında… THY ve diğer havacılık işletmelerimiz boş durur mu? Onlar da düğmeye bastı. İlk etapta, 1 Eylül 2020 tarihli Hava İş-THY ortak yapımı maaş indirimi protokolünü kabul etmeyenler kapıya konuldu. Bir internet sitesine üfürülen 2500 çalışanın işten atıldığı balonu çabuk söndü. THY yaptığı açıklamayla 24 kişiyi işten çıkarttığını duyurdu. Genel Müdür Bilal Bey ise çok hiddetlendi. İbrahim Tatlıses’in arabesk şarkısındaki gibi YALAAAN, YALAN, YALAN diye mesaj paylaştı. Basın müşaviri Yahya Üstün ise konuya açıklık getirdi: “Pandemi sürecinde hem şirketimizi hem de çalışma arkadaşlarımızın istihdamını korumak amacıyla Türk Hava Yolları A.O. ve yetkili sendika arasında bir protokol imzalanmıştır. Bu protokolü kabul etmeyen 24 çalışanın iş akdi 1 Temmuz itibarıyla sonlandırılmıştır.”  Peki bu iş bitti mi? Hepsi bu mu? Tabii ki değil, Bir grup çalışanın yanısıra yabancı pilotlar da bu hafta “görüşme odasına” davet edilmiş. Bakalım, istihdamı korumak gibi erdemli bir ilkeyi sakız gibi çiğneyen milli havayolumuzun muhterem yöneticileri, görüşmeye çağırdıkları personele ne gibi sürprizler(!) hazırlamışlar ? Bekleyip göreceğiz…

ONUR’DA İŞBAŞI MUAMMASI

Atlas’çıların hali malum. Perişanlık dizboyu.  Onur’da ise acayip gelişmeler yaşanıyor. Yönetim ikide bir “işbaşı tarihi” açıklıyor ! İşin garibi bu tarihlerden personelin haberi yok ! Normalde, şirkette bir düzenleme yaptıysan bunu şirket içi iletişim kanalları ile duyurursun. Ayrıca da bir basın açıklaması yaparsın. Onur yönetimi ise, işbaşı tarihini medyaya duyuruyor, çalışanlar da oradan öğreniyor. Gerçekten şaka gibi… Bunları yazarken aklıma “Yem Borusu Hikayesi” geldi. Geçmişte de yazmıştım. (Hatta Hava İş sendikamızın hassas yöneticileri benzetmeden alınmış, sitemizi  mahkemeye vermişlerdi. Sonuçta beraat etmiştik.) Geçelim hikayeye…

Osmanlının son dönemlerinde Libya’daki süvarilerimize at gönderilmektedir. İmparatorluk perişandır, tükenen ekonomi sonucu askere yiyecek bile verilemez. Doğal olarak atlara da vereceği yiyecek yoktur.

İstanbul’da askeri bir tekneye atlar doldurulur ve yola çıkılır, üç-beş saat sonra atlar açlıktan ahşap küpeşteleri kemirmeye başlar. Komutan atların başındaki baş seyisi çağırır ve çözüm bulmasını ister. Tecrübeli seyisin talimatı ile yem borusu çalınır. Yem borusunu duyan eğitimli atlar hemen yan yana gelerek tek sıra dizilir ve yem torbasının takılmasını bekler. Fakat nafile torbalar boş olduğu içinde gelmez. Bir süre sonra sıkılan atlar yine küpeşteyi kemirmeye başlar, yine yem borusu çalınarak atlar avutulur ve sürekli ayni sahne tekrarlanarak Libya’ya ulaşılır.

Teşbihte hata olmaz. Onurcuların durumu da buna benziyor. Başladık, başlıyoruz diye diye kışı bulacaklar galiba…

Şimdi soru şu: Onur’un ve Atlas’ın pilotları işsiz ve maaşsız iken bakalım THY yabancı pilotlar konusunda ne karar verecek?

SUÇ BİZDE…

Şimdi oturup hayıflanmanın alemi yok. İşten çıkartma yasağı bitti. Şirketler henüz fragman gösteriyor. Arkası gelecektir. Önemli olan bu noktaya nasıl gelindi? Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, THY’de operasyon başladı ama yetkili sendika Hava İş ortalarda yok ! Meydanı THY işverene bırakmışlar sanki… Bundan sonraki süreçte de müdahil olacaklarını sanmıyorum. Arkadaşların gündemi yoğun çünkü… Önümüzdeki aydan itibaren Hava İş Genel Kurulu için delege seçimleri ve şube genel kurulları yapılacak. Kasım’da da Hava İş Genel Kurulu var. Arkasından da 27. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri başlayacak. Seni beni düşünecek halde değiller. Aslında herşey geçen sene kaybedilmişti. İşverenin pandemiyi fırsat bilerek kurduğu yoğun baskı sonucu yetkili sendikamız “Valla adam atacaklar, ücretlerde indirime razı olun, işinizi kaybetmeyin.” telkini ile çalışanları protokole fikren hazırlamış ve 30.000 kişiden taş çatlasa 100-150 kişi protokolü imzalamamıştı. Bunların bir kısmı emekliliğini istedi, bir kısmı kendisi fesih yapıp parasını alıp gitti, kalan 20 kadar çalışan da kırmızı perşembede kapıya konuldu. Düşünsenize çalışanların % 99.5’inin kabul etmek zorunda kaldığı bir protokolden bahsediyoruz. Şimdi bir fantezi yapalım, 5000 pilottan 3000’i sendikanın telkinlerine(!) kulak asmayıp protokolü kabul etmeseydi ne olurdu acaba? O protokolde THY ve Hava İş ısrar edebilir miydi? Diyeceksiniz ki, bu işe kim öncülük edecekti? Hava İş mi? Tabii ki hayır…   Yaklaşık 5000 pilot üyesi olan TALPA mı?  Başka kim öncülük edebilirdi?   Telegram grubunda çıkan “Havasen’de birleşme kararı”  hayata geçirilse idi, o gün de bugün de herşey farklı olurdu. Sonuçta açlık ve işsizlikle  korkutulan insanlar, başta dönemin Genel Müdür Yardımcısı Aykut Alpa ve Uçuş İşletme yönetimi kendilerine sahip çıkmayınca ve  örgütlü bir sivil toplum kuruluşunun gücünü arkalarında hissetmeyince tek başlarına kaldılar ve çaresizce protokolü kabul ettiler. Sonuçta çalışanlar bir kez daha kaybettiler. Üstelik bunun telafisi de mümkün değil.

Bugün başımıza gelenler için suçlu aramanın anlamı yok. Suç bizde… Bu sendikayı hala başımızda tuttuğumuz için. Verdiğimiz aidatların hesabını sormadığımız için.  İlker beyin tatlı diline, güleryüzüne(!) inandığımız, “uçuyoruz, kaçıyoruz, zirveye oynuyoruz” masallarına kandığımız için… Sabredin feraha çıkıyoruz vaatlerine güvendiğimiz için…

Meşhur hikayedir… Kanadı Derviş tarafından kırılan kuşa, Hz. Süleyman sorar, Neden kaçmadın? Kuş; “Dervişlik hırkası giymişti, zarar vermez diye kaçmadım.” der. Hz. Süleyman, kısas ile dervişin kolunun kırılmasına karar verir. Kuş itiraz eder… “Kolunu Kırmayın Hırkasını Çıkartın!… Onunla Kandırıyor.”

Evet, içimizden çıkıp bizden bildiğimiz ama bizi yanlış yönlendiren ve tuzağa çeken kişileri de unutmayalım.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

17 Yorum

  1. 3 yıl önce

    Yazıdaki inceliği kaçırmışsınız. Yazar en az 3000 pilottan bahsediyor. Yani şirketi kilitleyecek ve geri adım attıracak bir sayısal büyüklükten.. Havasen’de ise yaklaşık 1000 pilot var. Yani hepsi eylem yapsa da işveren bunu kalanlarla tolere eder. Havaseni itibarsızlaştırmak doğru değil. 2018’de % 50 zam aldıysanız Havasen sayesindedir.

    Cevapla
  2. Onurair için bürün dananın kuyruğu kopuyor. Açamayacaklarsa kapatsınlar. Boşuna insanları oyalamasınlar. En kısa zamanda açıklama bekleniyor. Çalışanlar “çalışamıyor”, yani bir iş yapamıyor ve bir ücret alamıyor; İşkur’a göre “işsiz” değiller; SHGM’ne göre ne durumdalar acaba? Tamamının lisans ve sağlık kontrolleri yenilenmedi, buna bir çözümleri olacak mi?

    Cevapla
  3. Güzel yazı..

    Cevapla
  4. 3 yıl önce

    Ahmet bey güzel bir konuya değinmişsiniz. Hava-Sen üyelerinden beklenirdi bu bence…Örnek olurlardı

    Cevapla
  5. 3 yıl önce

    Havasen üyesi pilotlar imzalamasaydı

    Cevapla
  6. 3 yıl önce

    Devolar da lisansı Yunanistan dan aldı cs olamasada

    Cevapla
  7. 3 yıl önce

    Dovalar her sabah kahvaltısını ihmal etmez.

    Cevapla
  8. 3 yıl önce

    onur airin tek derdi AOC SHGM tarafından askıya alınmadan şirketi birirsine itelemek ama çok zor!! Allah çalışanların yardımcısı olsun

    Cevapla
  9. 3 yıl önce

    Bişeyin ucu pilotlara dokunana kadar kimsenin sesi çıkmıyor pandemi de uçuş ekibine hemen pandemi öncesi verilen zam geri alınırken teknisyenlerin yoksulluk sınırı hatta bazılarımızın açlık sınırı altındaki maaşlarımız pandemi dolayısıyla kalıcı kesinti yapıldıüstelik ücret “düzenleme” maili nin içinde iki form var ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin kararını 10 gün içinde vermezsen senin anandan emdiğin sütü burnundan getiririz ücretsiz izin ve belirsizlik ile teknisyenlere bu muamele yapılırken neredeydiniz ?

    Cevapla
  10. 3 yıl önce

    Türk vatandaşı olan teknisyenleri çıkartıp ya da onları işe almayip Yunan teknisyenleri en az 3-4 (tahminim) katı para vererek çalıştıran da THY teknik değil mi? Yerli milli, çok büyük, en güzel yönetilen şirketimiz…

    Cevapla
  11. 3 yıl önce

    Kalite farkı olmasın….En azından İngilizceleri daha iyi olabilir.

    Cevapla
  12. 3 yıl önce

    Irkçılık değil milliyetçilik. Havacılık sektörü global bir sektördür ve bunu da herkes bilir. Ama bir çok ülkede yabancı pilotların işine son verilirken bizde olmaması zaten garip bir durumdur.

    Cevapla
  13. 3 yıl önce

    Biz bize yeteriz, diye bir söz vardı. Kötü günde söylenen, iyi günde hatırlanıp hatırlanmayacağı merak edilen bir söz. Bir çok işsiz kalmış ve yeni mezun pilot varken, biz bize yeter miyiz?

    Cevapla
  14. 3 yıl önce

    Onur ve Atlasın pilotları boşta gezerken yabancı pilotların işten çıkarılmasını beklemek ırkçılıktır.

    Cevapla
  15. 3 yıl önce

    Onur un yaptığını merdiven altı tekstilci bile yapmaz çalışanına.Editöre not: Bu haber yeni olmasına rağmen ana sayfanızdaki slide’ a konulmamış sanırım.

    Cevapla
  16. 3 yıl önce

    Yapılacak yorum kalmamış ki; yöneticisinden,çalışanına (hakettigimiz gibi yonetildik) çok akıcı ve net anlatmışsınız.Bu saatten sonra ancak “vasıflı” ! bir yöneticinin cevap vermesi gerek ki,onlar da kendi “sitelerinden” bile cevap veremez.Bayram tebriklerini de oraya yazdirsınlar da yorulmasinlar!Bu arada çok ilginç,koyun gudemez denilen adamlar bile uçakçılık yapmis.Neyse haberleri nurdan,mailleri kendi sitelerinden..Sağlıcakla

    Cevapla
  17. 3 yıl önce

    Bizim dervişlerin bişey yapmasına gerek yokki kuşlar zaten inanmış, hırkayı da çıkarsan kolunu da kırsan kuş yine inanmaya devam eder

    Cevapla